DOSTLUK AHLAKI VE ARKADAŞLIK ADABI
“Allah için sevmek ve yine Allah için buğzetmek” yani insanları Allah’a teslimiyeti, istikameti ve onun dinine hizmeti nispetinde sevip sahiplenmek ve tabi; İslam’a tersliği, hak davaya hıyaneti, zalimleri desteklemesi ve kötü karakteri yüzünden zalim ve hainlerden nefret etmek, imanın hem temel icabı hem de en yüksek makamıdır. Bunun tam aksine; ibadet ve istikamet ehline ve din gayretlisi kimselere düşmanlık beslemek, zındık ve fasık kesimleri de hoş görüp desteklemek ise münafıklıktır. Mahşer dehşetinde Arşın gölgesinde huzur ve emniyet içinde şereflendirilecek 7 sınıf mü’minler içinde “Allah için sevenler ve Allah için buğzedenler” ilk sırada sayılmıştır.
Kimse bu dünyada sadık ve salih dosttan daha üstün bir teselli bulamamıştır. “Gerçek şu ki, Allah (cc) Âdem’i (insanı, kendi) sureti üzerine (ilahi sanat ve sıfatlarının tecellisi şeklinde) yaratmıştır” (Müslim-Ebu Hureyre’den) hadisi şerifi de hakiki ve halis mü’min dostların, sana Cenabı Hakkı hatırlatan ve ruhunu rahatlatan kimseler olduklarına işaret buyurmaktadır. Çünkü “Mü’min mü’minin aynasıdır” (Ebu Davut- Ebu Hureyre’den) Dost dosta bakınca, hem Allah’ın kendine lütfettiği güzellikleri ve iyi özellikleri görüp sevinç duyacak, hem de o aynada çirkin yönlerini görüp temizlemeye çalışacak ve eksikliklerini tamamlayacaktır. “Ruhlar farklı fıtrat ve sıfatlardan oluşan (manevi) askerler gibidir. Onlardan anlayış ve ahlak olarak (ezelde yakın olup) tanışanlar, (dünya hayatında da) hemen uzlaşıp anlaşırlar. (Tabiatları ve kanaatları zıt ve) aykırı olanlar ise, ihtilafa düşüp birbirinden uzaklaşırlar” (Müslim-Buhari) hadisi bu hakikati anlatmaktadır. Asla unutmayalım ki “Her kişi dostunun dini üzerindedir (yani yakın arkadaşının ahlaki değeri, kendisinin ayarını yansıtır).” (Ebu Davud – Tirmizi) Yeryüzünün bütün imkânları elimizde olsa ve onları harcasak yine de ülkenin çok farklı bölgelerindeki bu seçkin ve sıcak kardeşlerimizin kalplerini, aynı dava ve düşünce yolunda kaynaştıramazdık. (Bak: Enfal-63) Bu nedenle Ey, binde bir değil ancak milyonda bir rastlanan sadık dostlarım, dava arkadaşlarım, sevap ve sorumluluk ortaklarım!
Bizler birbirimizi Allah’ın çok özel ve önemli bir ihsanı ve ikramı olarak görüp, kadir kıymet bilmek durumundayız. Aksine nankörlük eder, birbirimizi hor ve hakir görürsek, Allah bizi yalnız ve yardımsız bırakır. Allah’a kavuşmak ve rızasını kazanmak üzere O’nun yolunda rahatından, malından ve canından fedakârlığı göze alarak yapılacak cihadı sürdürecek kadar DAVA’sı, her türlü haram ve haksızlıktan kendisini uzak tutacak kadar TAKVA’sı ve azgın şehvet arzularından ve ahlaksızlıktan sakındıracak kadar HAYA’sı bulunmayanlarla nasıl ülfet ve ünsiyet kurulacak, bunlarla nasıl arkadaşlık yapılacaktır?
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…