DİYARBAKIR BULUŞMASI VE HÜKÜMET-CEMAAT KAPIŞMASI
Barzani Diyarbakır’a gelmeden önce ABD Başkan Yardımcısı Yahudi Siyonist Joe Biden ile görüşüp talimat almıştı. Ardından Bülent Arınç Joe Biden’le görüşmek üzere ABD’ye çağrılmıştı.
“Ben sadece (sıradan) bir bakan değilim! Ben bir yerde bulunuyorsam, sadece bir makam işgal eden bir bakan olduğum sanılmamalıdır!”
“Benim aynı zamanda bir özgül ağırlığım vardır!”
“Benim bu özgül ağırlığım başkalarından farklıdır!”
“Ben partinin görüşlerini, düşüncelerini, geçmişini, bugününü ve geleceğini temsil eden bir insanımdır!”
“Ben Meclis Başkanlığı yapmış adamımdır!”
“Ben demokrasi noktasında, özgürlükler noktasında kendimi, ailemi siper etmişim! Ben gençliğimi, aşkımı, hayatımı bu yola vermişim! Ben kum torbası yapılacak biri değilim! Birileri beni yıpratmamalıdır!”
Çıkışlarıyla “dobra”lık rolü oynayan Bülent Arınç bile, tıpış tıpış Recep Erdoğan’la birlikte Diyarbakır’a koşmuşlardı. Bunların bütün şerefleri, makamları ve çıkarlarıydı.
“Eğer Çözüm sürecindeki adımlara rağmen Güneydoğu’da AKP değil de BDP oylarını artırırsa o zaman batıdaki seçmenin gözünde Erdoğan zor duruma düşecekti. Seçimlerden sonra başlayacak bir anti-Kürtçü dalga ile Cumhurbaşkanlığı seçilmesi bile riske girebilirdi. Bu nedenle Erdoğan çok kritik bir adım atarak Barzani’yi Diyarbakır’a çağırıp programına dâhil etmişti. Böylece Erdoğan Diyarbakır halkına sıcak mesajlar vermeyi umuyordu. Hatta Şivan Perwer de bu nedenle davet edilmişti. Böylece seçmenin gönlünü kazanmak istiyordu. Zaten her seçim arifesinde Şivan Perwer’e bir davet gider, seçimden sonra konu unutulurdu. Bu strateji ne kadar tutar o ayrı meseleydi.
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…