8 Eylül 2002 tarihinde, Milli Görüş’e hıyanet karşılığı AKP’nin iktidara taşındığı 3 Kasım seçimlerinden 55 gün önce, Erbakan Hoca şu açıklamaları yapmıştı:
“Ve hem siz, ey taklitçiler, işbirlikçiler!.. Bugünkü bozuk düzenin içerisinde, rantiyenin kurduğu pompaları, hortumları ve sömürü çarklarını tanıyor, biliyor musunuz? Hayır!… Neymiş; geleceğiz, öğreneceğiz ve her şeyi düzelteceğiz… Ohooo… Siz bunları öğreninceye kadar, bu millette ne hal kalır ne mecal… İktidar öğrenme yeri değildir!.. İktidar hizmet yeridir, tecrübe yeridir… Dirayet ve feraset gerektirir… Diploma ister, başarı ister!.. Böyle boş laflarla, ekranları doldurup hava atmakla hiçbir yere varmak mümkün değildir!.. Çünkü Türkiye’mize yönelik tehditler çok büyüktür ve çünkü milletimizin tahammülü tükenmiştir…”[1]
Sultan Baba Hazretleri olarak tanınan Rahmetullah İhsan Tamgüney Hoca Efendi’nin, Tayyip Bey’in yüzüne karşı uyarıları!
Sn. Recep T. Erdoğan Bey’in, bir vesile ile Sultan Baba (İhsan Tamgüney Efendi) Hazretlerini ziyaret ettikleri sırada, kendisine:
“Evet, Erbakan Hoca’nın hizmet kastıyla ulaşmaya çalıştığı makamına (Başbakanlığa ve Cumhurbaşkanlığına) getirileceksin… Ama o yüksek mevkilerden çok pişman ve perişan bir vaziyette ineceksin!..” buyurmuşlardı. Rahmetullah Sultan Baba Hazretleri “çok pişman ve perişan” diye yazdığımız kısımda, çok daha ağır bir kelime kullanmışlardı. Bu konuşmaya şahit olan ve bize aktaranların birçoğu hayattaydı; hayret ve esef vericidir ki, bunların bazısı da şimdi AKP’ye kaymışlardı.
Acaba, Aziz Erbakan Hocamızın… “Bu hizmetler diploma ister.!” buyurmaları… Ve yine Sultan Baba’nın “O makamlardan perişan bir vaziyette ineceksin.!” uyarıları, Sn. Erdoğan’ın ve iktidarının hangi geçerli ve hukuki bir sebeple ve nasıl bir vaziyette sonlandırılacağının manevi işaret ve ikazları mıydı?
E. MİT Müsteşarı Fuat Doğu’nun itirafıyla, o süreçte CIA ve MOSSAD’ın Türkiye şubesi gibi davranan MİT, 1973’lerden sonra, İslami kesimlerden ve özellikle Milli Görüş’ten elemanlar devşirmeye başlamıştı!
Eski Ülkücülerden, sonrasında FETÖ şebekesinin kalemşörlerinden olan ve halen FETÖ’den tutuklu bulunan Mümtazer Türköne:
“Biz üniversitede okuduğumuz yıllarda, bazı İslamcı arkadaşlar siyasi şubeye alınıp birtakım vaatler ve tehditlerle gizli MİT elemanı olmaya ikna ediliyordu!..” beyanında bulunmuşlardı. Hatta bu iddialar üzerine, şimdi o da, FETÖ’den tutuklu bulunan Ali Bulaç da: “Evet doğrudur, ben de onlardan biriyim” itirafından sakınmamıştı. İşte o dönemde MİT’in bu haber elemanlarına, özellikle aslı ve ayarı tespitli olanlara ise; üniversite diplomaları, yüksek maaşlı ve prestijli iş imkânları ve diplomatik pasaportlar sağladığı konuşulmaktaydı. Acaba Sn. Erdoğan’ın varlığı-yokluğu tartışılan üniversite diplomasının, hızlı siyasi yükseliş hayatındaki kayrılmalarının, hatta askerlik yapıp yapmadığı iddialarının; ta gençlik yıllarında başlayan bu tür özel irtibatlarıyla da bir alakası var mıydı?
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…