Din İstismarcıları ve BÜYÜK İSLAM İNKILÂBI!
Maalesef Allah’ın Dinini, kendi nefsi heves ve hedeflerine alet etmek, İslamiyet’in işine gelen kısmını alıp zoruna giden kısmını bırakarak istismara yönelmek oldukça yaygınlaşmıştır ve bu durum açık bir kaytarıcılık ve acı bir (hüsran) kayıptır. (Bak: Hacc: 11. Ayet) Bu yolla, Kur’an’i hükümlere bütünüyle teslim olmak ve yükümlülük almak yerine İslam’ı parçalara ayırıp kolayına gelen ve çıkarına uygun düşen kısımlarını öne çıkarmak, dinin diğer ahkâmını ve sorumluluklarını önemsiz hatta gereksiz ve artık geçersiz saymak gibi bir şaşkınlığa sapılmaktadır. (Bak: Hicr: 89-93) “İşte sizin ümmetiniz bir tek ümmettir ve Ben de sizin Rabbinizim; öyleyse Benden korkup-sakının.” “Ancak onlar, işlerini kendi aralarında (farklı) kitaplar halinde böldüler; her bir grup, kendi ellerinde olanla yetinip sevinmektedir.” “Artık sen onları, belli bir süreye kadar kendi gafletleri içinde bırak” (Mü’minun Suresi: 52-53-54) ayetleri bunların durumunu ve acı sonunu ne güzel anlatmaktadır. Böyleleri “Yoksa siz kitabın (Kur’an’ın) bir bölümüne inanıp da bir bölümünü inkâr mı ediyorsunuz?” (Bakara:85 ortası) ayetinin muhatabı durumundadır.
Risale-i Nur kaynaklı iman hakikatleri ve ibadet disiplini temelinde, çeşitli kademelerde eğitim-öğretim hizmetlerine ağırlık veren Fetullah Gülen Cemaati, maalesef “Ilımlı İslam” kılıflı “Şeriatsız ve Cihatsız Din” uydurmak, Diyalog safsatasıyla Yahudi ve Hıristiyanların Siyonist ve emperyalist zulüm hâkimiyetlerine razı ve hizmetkâr olmak suretiyle Hakkı çarpıtmakta ve insanları saptırmaktadır. Bir zamanlar Radikal Şeriatçı geçinen şimdi çoğu AKP yandaşı İslamcı gruplar, AB himayesinde ve ABD-İsrail güdümünde huzur aramakta; faizi, fuhşu, kumarı mubah sayan batıl ve bozuk bir sistem içinde şekilci ve gelenekçi bir dindarlıkla kendilerini avutmakta ve halkımızı oyalamaktadır.
Tarikatların birçoğu resmen ve hukuken hala yasak, ama fikren ve fiilen kendilerine bazı fırsat ve imkânlar sağlanmasına tav olmuşlar; anayasamızdan eğitim programlarımıza, Banka ve İktisat nizamından sosyal hayata her şeyin batıl kanunlar ve batılı kurumlara göre ayarlanıp insanlık fıtratımızın bozulmasına ve İslam’ın tahribatına sessiz ve tepkisiz kalmışlardır.
İlk ortaya çıkarıldıklarında katıksız şeriatçı ve İran (Humeyni) taraftarı havaları takınan, en önce ve özellikle Milli Görüşü hedef alıp sataşan ve kendileri dışında herkesi kâfirlikle suçlayan; yetmez, cihat kavramını yozlaştırıp pek çok insanı hunharca katletmekten sakınmayan, ama sonunda yumuşayıp AKP’nin peşine takılan, şimdi ise küfür saydıkları bir düzenin kontrolünde parti kuran ve PKK ile danışıklı dövüş oynayan “Hizbullahçılar”; bir dönemler Türkiye’deki sağ-sol çatışmalarının, bugün Güneydoğumuzdaki yeni versiyonunda figüranlık yapmakta ve tabi çok çiğ ve çirkin bir İslam istismarına dayanılmaktadır.
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…