DEVLET VE HÜKÜMET YETKİLİLERİNİN
VE
DİĞER İLGİLİLERİN DİKKATİNE!..
Vefasızlığın, vicdansızlığın ve duyarsızlığın fotoğrafıdır!..
Muhterem babaları Mehmet Sabri Bey’in Ağır Ceza Reisi olarak görev yeri münasebetiyle; Efsane hizmetleri ve projeleriyle hatırlanan Rahmetli Erbakan Hoca’mızın ilkokul yıllarını geçirdikleri; Trabzon Ortahisar Mahallesi Fatih Büyük Camii yakınında ve güney tarafında bulunan tarihi bina, bugün maalesef bir harabe ve mezbelelik halinde sahipsiz durumdaydı. Erbakan Hoca’nın Partisinde meşhur olan ve O’na hıyanet sayesinde iktidara taşınan ve nice makam ve imkânlara kavuşan en üst mevkilerdeki yetkililerden, yerel yöneticilere kadar; bu ülkede yüzlerce Bizans, Rum, Ermeni ve Yahudi kalıntılarını hem de milyarlarca liralar harcayarak restore ettiren kahramanlarımız, acaba Erbakan’ın ilkokul yıllarını yaşadığı ve aziz hatıralarının saklandığı bu iki katlı ve teraslı tarihi binanın böylesine içler acısı ve yürek yaralayıcı şekilde bakımsız bırakılmasına nasıl razı olmuşlardı? Yoksa Erbakan’ın hatırasını canlandıracak yapıya bir çivi çakarlarsa İsrail ve Siyonist odaklarca gözden çıkarılacaklarından mı korkulmaktaydı?
Peki Saadet Partisi’nin yetkililerinin bu vurdumduymazlığı neye yorumlanmalıydı ve hangi samimiyetsiz mazerete sığınacaklardı? Ya biricik evladı Sn. Fatih Erbakan Bey, bu konuda niye bir adım atmamış ve sahip çıkılmamıştı, bilmiyoruz!
Devlet büyüklerinin, hükümet yetkililerinin ve yerel yöneticilerinin öne sürecekleri bazı kanuni engelleri ve resmi prosedürleri aşacak düzenleme ve düzeltmeleri yapmak da yine kendilerinin vicdani ve ahlâki sorumluluklarıydı, bazı mazeretlere sığınmak onları aklamaz ve kurtarmazdı. Umarız bu hatırlatmalar işe yarar, geç de olsa bu ayıbı kapatacak girişimlere hemen başlanırdı. Çünkü Erbakan Hoca’mızın ilkokul yıllarını yaşadığı tarihi evin bugünkü pejmürde ve perişan manzarası, vebali ve ihmâli bulunanların yüz karasıydı, hatta vefa ayarları ve vicdan aynalarıydı. Yahu, Allah aşkına, güzel Trabzon’umuzun görüntüsünü ve tarihi dokusunu da bozan ve seyreden herkesi utandıran bu talihsiz manzaradan kurtulmak ve o binayı bir Erbakan Müzesi olarak ziyaretçilerin istifadesine sunmak, yetkili ve ilgili herkesin bir hassasiyet ve haysiyet meselesi sayılmayacak mıydı?
ŞİİR
Dostun hatırası, böyle korunmaz
Var ise vicdanı, zerre vefası
Çıkarcı fırsatçı, hayra yorulmaz
Onun tapındığı, nefs-ü hevası…
Davaya dayanak, olmayan kişi
Makam çıkar kapmak, kaypağın işi
Doldu miadları, çekilir fişi
Bekleyin bitecek, sahte sefası…
Vefası olmayan, vicdanı katı
Yakında çökecek, bu çürük çatı
Sizi kurtaramaz, Siyonist Batı
Yanınıza kâr kalır, Bâtıl cefası…
Allah Hak, Kur’an Hak; va’di de Hak’tır
Cihatsız ahkâmsız, bir din nifaktır
Tevbe ateşiyle, günahın yaktır
Dünyaya tapınmak, gâvur kafası…