Anasayfa » DEVLET VE HÜKÜMET BAŞKANI YALAN SÖYLERSE!?

DEVLET VE HÜKÜMET BAŞKANI YALAN SÖYLERSE!?

Yazar: yonetici
0 Yorum 411 Görüntüleyen

DEVLET VE HÜKÜMET BAŞKANI YALAN SÖYLERSE!?

 

Yalanla iman barışmaz!

Yalan, her türlü haksızlık ve ahlaksızlığın anahtarı olan bir karakter hamlığıdır. Yalana alışmış şahıslar ve bunların çoğaldığı toplumlar bir sosyal bataklığın içinde çırpınır. İmanın ve İslam’ın temeli doğruluk iken, inkârcılığın ve münafıklığın tohumu yalancılıktır. Yalan; riyakârlığın, yağcılığın ve sahtekârlığın en ucuz aracıdır. Bu nedenle yalanla imanın barışması ve bir arada barınması imkânsızdır.

Yalan; aslı astarı olmayan bir şeyi uydurmaktır. Bir olayı kasıtlı olarak çarpıtmak ve saptırarak anlatmaktır.

Yalan; aklın ve vicdanın ve bilimsel olgu ve bulguların kabul ettiği yaratılış gerçeğini inkârdır.

Yalan; kutsal metinler, tarihi gerçekler ve resmi belgeler üzerinde tahrifata kalkışmak, eksiltme veya ilave yapmaktır.

Yalan; asılsız iddialardır, kasıtlı iftiralardır, yalancı şahitlikle hakların gaspıdır.

Suçtan kurtulmak, sorumluluktan kaçmak, bazı makam ve menfaatler sağlamak, bilgiçlik taslamak ve evliyalık satmak gibi nefsi ve süfli amaçlarla söylenen yalanlar, sonunda sahibini ahlaken yalama yapmakta, tabii fıtratı fesada uğrayıp bozulmakta ve maalesef karakterleri laçkalaşmaktadır.

Bu nedenle hadisi şerifte:

“Yalan yüzü karartır.. Müminde (beşeri zafiyet neticesi) her (kötü) huy bulunabilir; ancak yalan ve hıyanet hariç” buyrulmaktadır.

Yalan söyleyen, bunun ayıbından ve utancından kurtulmak için başka bir yalan uydurmaya mecbur kalacaktır. Yeni yalanlar başka yalanları doğuracak ve sahibini yerin dibine batıracaktır. Artık böylelerine asla itimat ve itibar duyulmayacak, güven ve emniyet sarsılacaktır. Bugün aile yuvalarını, akrabalık ve dostlukları, teşkilatları ve hayırlı oluşumları yıpratıp yıkan en yaygın yanlışlık, yalandır. Yalancı arsızdır, ayarsızdır. Zahiren muhterem, muttaki ve müstakim bilinen nice insanlar vardır ki, yalancılık ve yapmacıklık yüzünden imani ve insani özleri çürümüş bulunmaktadır.

Yalancılık, küçük yaşta başlayan, anne, baba ve arkadaşlardan çocuklara bulaşan, sigara gibi bir kötü alışkanlıktır. Hiç içmeyen kimseye bir sigara verdiğinizde, başı dolanacak, midesi bulanacaktır. Çünkü bu zehirli duman insan fıtratına aykırıdır. Ama zamanla alışkanlık halini alınca ve bünye bozulunca bu sefer ondan lezzet almaya başlamakta ve bırakamamaktadır. Bunun gibi hiç yalan söylememiş birisi, ilk yalana başvurduğunda, kendisini ele verecek şekilde yüzü kızaracaktır. Ama yalanı alışkanlık haline getirdiğinde, hiç renk vermeden onlarca yalanı arka arkaya sıralayacaktır. Evet, maalesef birbirine yalan söyleyen eşler, bunu fark eden çocuklarını yalana ilk alıştıran insanlardır.

Doğruluk ve sadakat Enbiyanın sıfatı, evliyanın şiarı, olgun imanın izharı, onurlu ve cesur insanların ahlakıdır. Yalancılık ve hıyanet ise, şeytanların vasfı, şarlatanların huyları, alçak ve korkak ruhlu Deccalların silahıdır.

Hz. Peygamber Efendimizin (SAV): “Sıdk ve doğruluk insanı “birr”e (her türlü iyilik ve izzete), birr ise cennete götürecektir. Kişi (her konuda ve her konumda) doğru söyler ve doğruyu araştırmaya (gayret ederse) nihayet Allah katında “sıdk” (özü sözü doğru ve şerefli) diye kaydedilir ve kesinleşir.

Yalan da kişiyi “Fücur”a (her türlü kötülük ve rezilliğe) iletecektir. Fısku fücur ise (sahibini) ateşe (dünyada zillet ve eziyete, ahirette cehenneme) sürükleyecektir. Kişi yalan söylemeyi adet haline getirir ve hep yalanı ve yanlışı tasarlayıp takip ederse sonunda Allah katında “Kezzab” (yalancı, sahtekâr ve şerefsiz) diye kaydedilir ve kesinleşir.” (Buhari: Edep 69, Müslim: Birr 102, Tirmizi: Birr 46) hadisi bizler için çok önemli bir uyardır.

 

..

 

MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi