DEVLET, ELBETTE MÜDAHALE EDECEKTİR!
Devlet; Derinliği, Direnci, Deneyimi ve Denge stratejisi olan etkin ve yetkin bir yapıdır.
1- Derinlik: Ülkenin her yerinde, toplumun her kesiminde ve her milli proje ve stratejide Devletin kendisini hissettiren bir DERİNLİĞİ ve GİZEMLİĞİ vardır. Partiler, hükümetler, isimler ve resimler değişse de bu derinlik sürekli diri kalır ve herkes bunun farkındadır. Zira derinliği olmayan devlet, Muz Cumhuriyeti konumundadır.
2- Direnç yeteneği: Her türlü iç ve dış tehditlere karşı; politik, psikolojik, ekonomik, sosyolojik, pratik ve askeri direnç ve dayanıklılık refleksleri ve gerekirse stratejik geri adım atma ve karşı hamlelere hazırlanma girişimleri sergileyebilecek bir özgüven ve esneklik; köklü, kültürlü ve nizam-ı âlem dürtülü bir devletin varlık ve bağımsızlık vasfı ve şartıdır.
3- Deneyim: Çok engin tarihi tecrübelere, hem galibiyet ve hâkimiyet birikimine, hem mağlubiyet ve mahkûmiyet deneyimine sahip bir devlet, ne küçük fırsatlarda çılgınlık ve şımarıklığa ne de büyük fesatlıklarda şaşkınlık ve yılgınlığa kapılmayacaktır.
4- Denge Stratejisi ve yüksek beyin: Büyük devletlerin, zaten tarihten süzülüp gelen ortak bir hafızası ve doğal bir sinirsel kontrol mekanizması elbette vardır. Ancak, genellikle felaket ve işgal dönemlerinde veya büyük hıyanet çemberlerinin daraldığı günlerde ortaya çıkan Dahi Liderler, yeniden diriliş ve şahlanış hareketlerini başlatmakta ve sadece devletin değil, tarihin ve mevcut dünya düzeninin de yönünü değiştirmeyi başarmaktadır.
İşte Türkiye; a) Tabii yapısı ve stratejik coğrafyası, b) Tarihi mirası ve derin milli zekâsı, c) ve Talihli fırsatları ve potansiyel imkânları kendisini yeni ve Adil bir medeniyet merkezi olmaya zorlayan (Belki de kader tarafından böyle programlanan) bütün DERİNLİK’lerini, yani Devlet iksirini artık açığa çıkarmaya, böylece hem kabuğunu kırmaya, hem kuşatılmışlıktan kurtulmaya hazırlanmaktadır. Hatırlatalım, Erbakan Hoca, birtakım tavizler ve teslimiyet karşılığı, dış güçlerin himayesinde iktidara taşınan işbirlikçileri, bir yaranın üzerindeki kabuğa benzetir ve alttaki yara iyileşmeden kabuğun kaldırılmasının yarayı azdıracağını söyler, ancak zamanı gelince bilinçli ama basit bir müdahale ile hem yaralardan hem kabuklardan kurtulacağımızı anlatırdı. Ve elbette bazen, ilaçla tedavisi mümkün olmayan bir hastalığın kökünü kurutmak ve bütün vücudu kurtarmak için neşterli müdahale-ameliyat kaçınılmazdı!
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…