DEĞERLİ DİYANET İŞLERİ BAŞKANIMIZIN
VE
DUYARLI HALKIMIZIN DİKKATİNE!
Bütün camilerimizin-cemevlerimizin ve Kur’an kurslarımızın her türlü parti siyasetinden mutlaka uzak durmaları şarttır; bu tavır hem Dinimizin hem de milletimizin hayrınadır. Elbette sorumlu ve şuurlu insanlar olarak, gönüllerinde kendi arzularına ve hayat tarzlarına uygun bir siyasi tercihleri bulunması doğal olsa da;
• Her seviyedeki Diyanet mensuplarının ve resmi görevli din adamlarının,
• Bütün emniyet mensuplarının,
• Her sınıftaki yargı mensuplarının,
• Ve tabi ordu mensuplarının siyasi parti propagandası yapmaları veya bir partiyi ima eden tavırlar takınmaları kesinlikle yanlıştır, yaralayıcıdır ve bu nedenle yasak olmalıdır.
Ancak Diyanet mensuplarımızın ve Din adamlarımızın, partiler üstü bir yaklaşımla; Kur’an’ın ve Resulûllah’ın ölçülerine ve öğütlerine tercümanlık yapmaları, hukuka ve ahlâka aykırı icraat ve gidişata karşı halkımızı uyarmaları da mutlaka lazımdır; zaten bu hem vicdani hem de resmi görevleri icabıdır. Maalesef ülkemizde “sağcı, muhafazakâr ılımlı İslamcı” diye vasıflandırılan, ama aslında resmen din istismarcılığı yapan partileri ve hükümetleri “dindar kahramanlar!” diye övmek ve oy devşirmek normal karşılandığı halde, her ne hikmetse sadece Erbakan hareketini ve Millî Görüş partilerini haklı çıkaracak eylem ve söylemlerin sahipleri sürekli suçlanmışlardır. Çünkü faizin haramlığına, kumarın tahribatına, Yahudi ve Hristiyan odaklarla dostluğun tehlike boyutlarına, fuhşu azdıran yayın ve yaklaşımların, hatta kanuni fırsat ve ruhsatların ailevi ve ahlâki temelleri yıkıcılığına dikkat çeken, bunları önleyici ciddi ve gerçekçi projeler üreten sadece ve yalnız Millî Görüş Partileri ise, aman bunlara yaramasın diye, imani ve İslami gerçekleri saklayıp, haksızlıklar ve ahlâksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytan mı olunmalıydı?
Hiçbir partiye ve Saadet Partisi’ne, üyeliği, ilişkisi, özel görevi veya parti faaliyetlerine iştiraki asla söz konusu olmayan ve zaten saptanamayan… Ama birkaç AKP militanının; “iktidarı tenkit ediyor!” gibi yorumladıkları Kur’ani uyarıları hatırlattığı için; 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanun’un 25. Maddesinde yer alan “siyasetle ilgilenme” suçlamasıyla Kocaeli-Gebze Nuri Osmaniye Kur’an Kursu öğreticisi ve eşim olan… Ayrıca aşkla şevkle çalışan ve başarılarından dolayı takdir belgesi alan Vildan Akgül’ün görevden atılması vicdanlarımızı yaralamıştı. Üstelik bu işlem 24.05.2019 tarihli 94013213.06.04 E.222810 sayılı ve “çok ivedi” damgalı bir yazı ile yani alelacele yapılmıştı. Tam Ramazan Bayramı öncesinde ve okulların tatile girme sürecinde bu kararın ivedilikle uygulanmasının sebebi ne olaydı?! Görevi gereği anlattığı ve öğretmeye çalıştığı Kur’ani gerçekler nedeniyle vazifesine son verilen Vildan Akgül’ün asıl suçu, yoksa Ahmet Akgül’ün gelini olması mıydı? Farklı seviye ve statüde binlerce Diyanet mensubunun, ev sohbetlerinden siyasi ziyaretlerine kadar, AKP’ye gizli ve özel destek faaliyetlerine göz yumanların, Vildan Akgül’ün “Erbakan’ı övmek ve örnek göstermek” gerekçesiyle görevinden atılması, bekleyin, gayretullaha dokunacaktı!
Resmi Din Adamlarının ve Diyanet mensuplarının AKP iktidarına yarayacak her türlü izahları ve imaları mübah, ama dolaylı da olsa AKP’nin yanlış icraat ve tahribatlarını hatırlatan açıklamaları, Ayet ve Hadis yorumları günah mı sayılmaktaydı?
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..