Türkiye’ de “Kırk katır mı, kırk satır mı?” deyimini ve tercihini hatırlatan tehlikeli bir süreç yaşanmaktaydı. Bir tarafta, resmiyette 600 gerçekte 800 milyar dolarlık korkunç bir dış borç’la ülke ipotek altına alınırken, bütün fabrikalar ve KİT kuruluşları kapatılıp Türkiye bir ithal cennetine çevrilirken, diğer yanda, Milli ve manevi bağlar bilinçli ve projeli bir yöntemle zayıflatılıp, ailevi ve ahlaki duyarlılıklar dumura uğratılmaktaydı!
Hanefi Avcı’dan şok iddia: FETÖ benzeri yeni bir yapı güçlenmeye başlamıştı!
Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı yeni bir iddiayı gündeme taşımıştı. Avcı, devletin içinde “Milli Damar” isimli bir örgütün kurulduğunu savunmaktaydı. Geçmişte Cemaat gerçeğini deşifre eden isimlerden birisi olan ve bu yüzden hapse atılan Hanefi Avcı’nın, yeni iddiası oldukça enteresandı. “Haliç’te Yaşayan Simonlar; Dün Devlet Bugün Cemaat” isimli kitabı nedeniyle yargılanan Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı devlet içinde yeni bir örgüt kurulduğunu ortaya atmıştı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na dilekçe veren Avcı’ya göre kamuoyu tarafından bilinmeyen ‘Milli Damar’ isimli bir örgüt devlet içinde sinsice yapılanmaktaydı. Hanefi Avcı, bu yapının özellikle emniyet teşkilatı içerisinde oluştuğunu, Milli Damar yapılanmasının elemanlarının Nur Cemaatinden ayrılma kişiler olduğunu vurgulamıştı. İddiaya göre söz konusu örgüt, emniyet içine iyice sızıp yapılanmış ve ‘amaçlarına ulaşmak için’ yasadışı eylemlerde bulunmaya çoktan başlamıştı.
“Gülen yapılanmasını taklit ediyorlardı!”
Bunun üzerine Hanefi Avcı’nın, konuya yürütülen soruşturma kapsamında 13 Haziran 2016 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına “şikayetçi” olarak ifadesi alınmıştı. Öğle saatlerinde avukatıyla birlikte Ankara Adliyesine giden Avcı, Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosunda görevli cumhuriyet savcısına ‘Milli Damar örgütünün’ Gülen Yapılanmasının çalışma yöntemlerinin aynısını taklit ederek hareket ettiğini anlatmıştı. Bu girişim ve gelişmeler üzerine bazılarının: “Ülke içerisinde eğer böyle illegal bir yapılanma var ise; bunu delileriyle birlikte tespit edip ortaya ilk çıkaracak olan MİT, Emniyet İstihbarat, Jandarma İstihbarat gibi Devletin Güvenlik ve İstihbarat birimleri olması gerekir iken, bu birimlerin hiç haberinin olmadığı konularda, yurtdışında bir kişinin veya Anadolu’nun herhangi bir ilinde kimliği belirsiz bir kişinin haberdar olup ihbar etmesi, akıl ve mantıkla izah edilemez” yaklaşımı ve itirazları pek tutarlı ve mantıklı sayılmamaktadır.
Oysa asıl şunlar sorulmalıdır:
1- Bu “Milli Damar” yapılanması, FETÖ artıklarının veya CIA güdümündeki bazı Nurcu kadroların yeni bir teşkilatlanması mıdır?
2- Böyle bir girişim varsa; CIA ve MOSSAD’ın ve bunların MİT içindeki adamlarının bilgisi ve desteği dışında olduğunu sanmak, ahmaklıktır? FETÖ yapılanmasında dikkate alınmayan ve halâ üzerinde durulmayan bu nokta atlanırsa, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, daha büyük bir bela ile karşı karşıyadır.
3- Bu gizli ve sinsi yapılanmanın kendisine “Milli Damar” ismini takması da ilginç bir şeytanlıktır. Yoksa ABD, AB ve İsrail kontrolü dışında Türkiye’de etkin ve yetkin olan ve TSK ile uyumlu bulunan MİLLİ YAPI’dan rahatsızlık duyan ve onu deşifre ve dejenere etmeyi amaçlayan malum ve mel’un güçler ve kiralık işbirlikçileri, kasıtlı olarak mı bu etiketle ortaya çıkmışlardı?
4- Güneydoğumuzun PKK tarafından işgal altına alınmasından ve bağımsızlık (özerklik) ayaklanması hazırlığından başka işe yaramayan sözde “Barış Süreci” gafleti (belki de bilinçli hıyaneti)nin son aşamasında; mecburen, tarihi bir sorumluluk ve kararlılıkla olaya el koyan ve dünyada eşi görülmemiş bir başarıyla, vücudun bir bölgesini sarmış kanser hücrelerini söker gibi PKK’nın belini kıran kahraman Askerimiz ve Emniyet güçlerimizin yanında duran Sn. Cumhurbaşkanı üzerinden asıl hedef TSK’dır.
5- Yoksa Hanefi Avcı kendi başının belaya girmesini önleme amaçlı mı böyle davranmaktadır?
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…