Cumhurbaşkanı ve Başbakan Olmak Kolaydı;
ZOR OLAN, ERBAKAN OLMAKTI!
Bismillahirrahmanirrahim
“İnna lillahi ve inna ileyhi raciun.”
“Biz Allah’a ait (kullarız, O’nun rızası için yaşarız) ve şüphesiz yine O’na dönüp (kavuşacağız)” (Bakara: 156)
“(Hz.) Muhammed (Aleyhisselatü Vesselam) ancak bir elçidir. Ondan önce de nice elçiler gelip geçmiştir. Şimdi O ölürse veya öldürülürse, siz (Hakk yoldan ve davanızdan) topuklarınız üzerine gerisin geriye mi döneceksiniz?” (Al-i İmran: 144)
“Ve sakın Allah yolunda (Hakka itaat ve cihad uğrunda iken ölenlere ve) öldürülenlere; “ölüler” demeyin; bilakis onlar diridirler. Fakat siz bunun şuurunda ve farkında değilsinizdir.” (Bakara: 154)
İslam’ın bayraktarı, Milli Görüş davamızın Muhterem ve Mücahit komutanı, Aziz Hocamız sonunda Hakka yürümüşlerdi. Sakın mü’minler üzülüp ye’se düşmesin, hainler ve zalimler sevinmesin, Siyonist ve emperyalist güçler kurtulduk zannetmesindi! Çünkü İslam (Barış ve Bereket) devrimi; Kur’an-ı Kerim’in işaretleri, Hz. Peygamber Efendimizin müjdeleri ve Aziz Hocamızın hedefleri ve projeleri istikametinde, mutlaka ve inşaallah en yakın zamanda gerçekleşecekti. O’nun ruhaniyeti ve şefaati bizimle beraberdi. Erbakan’ın aramızdan çekilişi ve sonraki süreci; zalimlerin ve nankörlerin başında bomba gibi patlayacak mutlu gelişmelere gebeydi.
Allah Bâki’dir, Kur’an hakikattir, davamız mübarek ve daimidir. Sadakatimiz süreklidir.
“Yarın elbet bizim; elbet bizimdir
Gün doğmuş, gün batmış; ebed bizimdir.”
Bu arada, henüz sağlığında, O’nun evine çekilmesi ve artık istirahat etmesi gerektiğini savunanların: “Erbakan görevini tamamlamış, nihai hedefine ulaşmış ve zaferi kazanmıştır” iddiaları yanlıştı ve yanıltıcıydı. Bunun yerine “Hoca, Hakkı hâkim kılmak yolunda her türlü hazırlığını ve programını titizlikle yapmış, üstün bir gayretle çalışmış ve büyük başarılara imza atmıştır.” demek lazımdı.
Evet, Hocamız;
Türkiye’de 41 yıldır çok büyük atılımlar başlatmış, çok önemli değişim ve düzelmelere öncülük yapmıştı. Bu tarihi ve şerefli hizmetlerin bir tanesi bile, bunca emek ve zahmete değer bulunmaktaydı. Erbakan, inançlarından ve yaşam tarzından dolayı yıllarca ezilen ve hor görülen halk kesimlerini diriltip bilinçlendirerek, onların ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel alanlarda yeniden etkin ve yetkin olmalarını sağlamış, toplumu; düşürüldükleri aşağılık duygusundan ve başaramama korkusundan kurtarıp, öz güven kazandırmış ve O’nun okulundan ve ekolünden yetişenlerden ikisini Cumhurbaşkanlığa, dördünü Başbakanlığa, onlarcasını Bakanlığa, yüzlercesini Belediye Başkanlığına taşıma mecburiyetinde kalınmıştır.
Ancak; Müslümanların ve mazlumların inancı ve ihtiyacı olan asıl hedefine ve arzuladığı fethe henüz ulaşılmamıştı ama oldukça yaklaşılmıştı. Ve bu talihli gelişmeler inşaallah bundan sonra “O’nun kutlu projeleri ve prensipleri doğrultusunda” yaşanacaktı. Çünkü;
• İsrail çıbanı deşilmeden,
• ABD ve AB’yi güden Siyonist Yahudi Lobileri açıkça deşifre edilip çökertilmeden,
• ABD ve NATO, kesin bir hezimetle yenilip Ortadoğu’dan çekilmeden,
• Barbar Batılılar 2. Yalta anlaşmasına mecbur bırakılıp, bütün yeryüzünde ADİL DÜZEN’e geçilmeden,
• Bugünkü Batı medeniyetinden her yönden üstün ve huzurlu bir İslam-Barış ve Bereket medeniyeti mutlu meyvelerini vermeden;
Va’ad olunan fetih yerine gelmiş ve Erbakan Hoca’mızın hedefine ve hayaline erişilmiş sayılamazdı. Bunlar gerçekleşmeden, Erbakan’ın sağ kalıp sadece Başbakan ve Devlet Başkanı olması bile, hiçbir anlam taşımayacaktı.
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…