Anasayfa » Cumhur İttifakı’nda; UYUŞTURUCU VE FUHUŞ MAFYASI Ey Millet, Uyanın!

Cumhur İttifakı’nda; UYUŞTURUCU VE FUHUŞ MAFYASI Ey Millet, Uyanın!

Yazar: yonetici
0 Yorum 274 Görüntüleyen

Cumhur İttifakı’nda;

UYUŞTURUCU VE FUHUŞ MAFYASI

Ey Millet, Uyanın!

 

İktidar Destekli Mafya Saltanatı mı?

Yandaş yazarlar, yalaka yorumcular ve kiralık bürokratlar niye hâlâ suskunlardı?

“Muhammet Sağ adlı kişi, Antalya’daki firmasıyla inşaat malzemeleri alım satımı, inşaat işleri ve mermer-fayans ihracatı yaparken 2021 yılında biriyle tanışıyor. Firmasının 17 yıllık geçmişinde devletine mükellefiyetini eksiksiz yerine getiren, vergi, prim vs. borcu bulunmayan Muhammet Sağ’a bu şahıs, Ankara’da faaliyet gösteren Elmacı Market zincirine ortak olmasını öneriyor. İnşaatçı olarak yeni açılacak market şubelerinin satışa hazır hale getirilmesini sağlayabileceğini düşünen Muhammet Sağ da işyerini Ankara’ya taşıyor. GİMAT’ta, Elmacı Market‘in merkezinin bulunduğu plazaya giderek şirketin ortakları olduğunu söyleyen Serdar Sertçelik ve banka müdürü iken görevinden ayrılıp Elmacı Market’in finans işlerini yürüten Koray Özdöl ile tanışıyor.

Ancak bu kişilerin ortaklık için resmi işlemleri savsaklamaları üzerine, durumdan kuşkulanmaya ve araştırmaya başlıyor. Ticaret Sicili Gazetesi’ne baktığında Elmacı Marketler zincirinin gerçek sahibi olarak Serdar Sertçelik ve Koray Özdöl yerine, daha önce adını hiç duymadığı paravan bir kişinin göründüğünü belirliyor. Tuzağa düşürülme endişesiyle onları arayıp ulaştığı bu bilgiyi paylaşıyor. Kendisine “Gereken evrakları ve çek defterini getir, sözleşme yapacağız!” denilince, yine o plazaya gidiyor. Ancak bu kez korku filmlerinden farksız bir süreç başlıyor.

İddiasına göre, hayret kendisini orada yine Serdar Sertçelik ve Koray Özdöl karşılıyor!?

Ancak içeri girdikten kısa bir süre sonra tartışma başlıyor ve Koray Özdöl silahını Muhammet Sağ’ın kafasına dayıyor. Ölüm tehdidiyle telefonunu gasp ediyor, ardından çek defterine çok sayıda çek yazdırıyor. Cep telefonu üzerinden bu çeklere faktöring için onay da veriyor. Ayrıca sahibi olduğu 2021 model 2 adet Wolkswagen Passat aracına el konuluyor. (Mağdurun iddiasına göre bu çeklerin 2’si hariç, geri kalanlarını korkudan ödüyor.)

Neye uğradığını şaşıran Muhammet Sağ, canını kurtarabilmek için istedikleri her şeyi yapmaya söz veriyor. Ayhan Bora Kaplan’ın adını telaffuz etmeye başlayan Özdöl ve Sertçelik, “Sakın bizi şikayet etme, bunlar canından değerli değil. Ayrıca kendi canını düşünmüyorsan eşini ve iki çocuğunu düşün” diye tehdit ediliyor. Büyük korkuya kapılan Muhammet Sağ, serbest kalınca Antalya’ya dönüyor ve İl Emniyet Müdürlüğü’ne başvuruyor. Oradaki polisler olay yerinin Ankara olduğunu söyleyip, Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne gitmesi gerektiği belirtiliyor. O da avukatı aracılığıyla Ünal M., Koray Özdöl, Serdar Sertçelik ve soy isimlerini bilmediği Uğur ve Selman adlarındaki kişiler hakkında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na iletilmek üzere, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunuyor. Gerekçe olarak da; “yağma, suç işlemek amacıyla örgüt kurma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” iddiaları gösteriliyor.

Bu aradaki bazı ve daha can sıkıcı yaşanmışlıkları da atlıyorum.

Şimdi sıkı durun! Antalya Emniyeti’nin önerisiyle şikayette bulunmak için geldiği Ankara Emniyet Müdürlüğü özel otoparkında kendisini kim karşılıyor biliyor musunuz? Ayhan Bora Kaplan ve adamları!.. Kaşla göz arasında Serdar Sertçelik silahını karnına dayıyor ve Muhammet Sağ’ı aracının bagajına sokuyor. (Araçlar da karekodlu kartlar var. Bunlar gösterilerek çevirmelere takılmadan geçiliyor.) Girdiği bagajdan uzun namlulu silahlar alınıp diğer arabalara aktarıldıktan sonra bagaj kapatılıyor ve bilemediği bir yere götürülüyor. Gidilen yerde Serdar Sertçelik küfürler ederek, tekme tokat döverek “Hani şikayetçi olmayacaktın. Senin kafana sıkıp bir yere atarız… Dediklerimizi yapacaksın. Bize umumi vekaletname vereceksin” diyor. Bu arada balkonda oyun oynayan çocuğunun görüntüsünü izlettirerek “Anladık kendini düşünmüyorsun, bari onları düşün!” diyor. Mağdur Mehmet Sağ, korkusundan yemin billah ederek her istenileni yapmaya söz veriyor ve yine canını zor kurtarıyor.

Artık o kadar korkuyor ki yurt dışına kaçmaktan başka çare görmüyor. Birkaç ülke değiştirdikten sonra Avusturya’nın başkenti Viyana’ya geçiyor. Burada e-devlet üzerinden CİMER’e şikâyette bulunuyor. Cimer kendisini Fransa’ya, Marsilya Başkonsolosluğu’na yönlendiriyor. O da gidiyor. Marsilya’da görüştüğü iki konsolosluk yetkilisi ilgi gösterip “Mutlaka Türkiye’ye dönmeli ve hakkını aramaya devam etmelisin. Türkiye bir hukuk devletidir!” diyerek kendisi ülkeye yönlendiriliyor. O da dönüyor!..

Yine sıkı durun!.. Antalya Havalimanı’nda pasaport kontrolünden geçip, telefonunu açar açmaz kim arıyor biliyor musunuz? Ayhan Bora Kaplan!..

“Hani bizi e-devlete şikayet etmeyecektin?”diye başladığı konuşmasında yine tehditler savuruyor. Can güvenliğinin hiç kalmadığını düşünen mağdur, ihracatçı olması nedeniyle birçok ülkenin vizesini taşıyan pasaportuyla yine kapağı yurt dışına atıyor. Bu kez soluğu Almanya’da alıyor ve iltica başvurusunda bulunuyor.

Ali Yerlikaya‘nın İçişleri Bakanı olmasından ve Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne Engin Dinç’in atanmasından sonra, Ayhan Bora Kaplan ve adamlarına yönelik operasyondan cesaret alarak şikayetini yeniliyor. Emniyet de iddialarının üzerine gidiyor.

Şimdi bir kez daha sıkı durun! Araştırmada 2021 yılında Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı üzerinden Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı suç duyurusunun, işleme bile konulmadan sümen altı edildiği ortaya çıkıyor!”[1]

Şimdi soruyoruz: Türkiye, iktidar destekli bu mafya saltanatından ne zaman kurtulacaktı ve halkımız ne zaman uyanacaktı?

Türkiye genelindeki organize suç örgütlerinin toplam sayısı 881’e ulaşmıştı!

Hürriyet gazetesi, Türkiye genelindeki ‘ulusal’, ‘bölgesel’ ve ‘yerel’ organize suç örgütlerinin toplam sayısının 881 olarak tespit edildiğini açıklamıştı. İlgili haberde, “Ulusal organize suç örgütleri arasında en büyüğünün Alaattin Çakıcı Grubu” olduğunu hatırlatmıştı.

Daha önce Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye yazdığı mektuplarla gündeme gelen ve en bilinen organize suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı, ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik tehdit ve hakaretleriyle gündeme taşınmıştı. Üstelik Devlet Bahçeli “Dava arkadaşımdır!” diyerek, organize suç örgütü liderliğinden hüküm giyen Çakıcı’ya sahip çıkmıştı. Evet, Erdoğan iktidarında Mafya Babaları, Cumhur İttifakı’nın dava arkadaşlarıydı!

Mafyavari çalışan başlıca; ‘Ulusal, bölgesel, yerel gruplar’ şunlardı:

• Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi ve adli kayıtlar üzerinden yapılan incelemeye göre, Türkiye’de ‘ulusal’ olarak tanımlanan yani ülke genelinde faaliyet gösteren 32 organize suç örgütü bulunuyordu. Bir coğrafi bölgede faaliyet gösteren ‘bölgesel’ organize suç örgütlerinin sayısı ise 96’ya ulaşıyordu. Sadece bir ilde ya da ilçede faaliyet gösteren çete benzeri ve ‘yerel’ organize suç örgütlerinin sayısı ise 753 olarak tespit ediliyordu.

• Toplarsak, adli kayıtlara geçen bilgilere göre Türkiye genelindeki ‘ulusal’, ‘bölgesel’ ve ‘yerel’ organize suç örgütlerinin toplam sayısı 881 olarak tespit edilmiş oluyordu. Toplam 881 suç örgütünün eleman sayılarının toplamı ise 13 bin 691’i buluyordu. Ülke genelinde faaliyet gösteren 32 organize suç örgütünün eleman sayısı 3 bin 301’i geçiyordu. 96 ‘bölgesel’ organize suç örgütünün eleman sayısı ise 2 bin 100 kişiye ulaşıyordu.

• Türkiye’de faaliyet gösteren 753 ‘yerel’ organize suç örgütündeki toplam eleman sayısı 8 bin 292 olarak saptanıyordu. 881 ‘ulusal’, ‘bölgesel’ ve ‘yerel’ suç örgütünün toplam 13 bin 691 kişilik eleman sayısı içindeki en büyük pay ise ülke genelinde faaliyet gösterenlere ait bulunuyordu. Sayısı 32 olan organize suç örgütleri rakamsal olarak diğerlerine oranla düşük görünse de, eleman sayısı bakımından en büyük orana sahip görünüyordu.

• Ulusal organize suç örgütlerinin, toplam örgüt sayısı içindeki payı yüzde 4 gibi küçük bir orana karşılık gelirken, bu örgütlerin eleman sayısının toplam içindeki payı yüzde 25’i geçiyordu.

‘En kalabalık ve karanlık; Çakıcı Grubu’ olmaktaydı!

32 organize suç örgütünün sayısının küçük ama eleman sayısı ile isimlerinin, diğerlerinin yanında oldukça büyük olduğu belirtilen, “Ulusal organize suç örgütleri arasında en büyüğü Alaattin Çakıcı Grubu olmaktaydı. Çakıcı’ya bağlı eleman sayısı 428 kadardı. Bunların arasında iş adamları, örgüt elemanları, avukatlar hatta sosyal medya elemanları bulunmaktaydı.”

• “Onu, 257 kişiyle Sedat Şahin, 253 kişiyle Sedat Peker, 247 kişiyle Burhanettin Saral, 239 kişiyle Ahmet Turgut, 207 kişiyle Serkan Kurtuluş, 158 kişiyle Galip Öztürk, 124 kişiyle Ahmet Tekin Baykal, 102 kişiyle Fırat Delibaş, 102 kişiyle Ümit Saral grupları takip ediyorlardı!”

Süleyman Soylu’nun Kirli İrtibatları ve Sn. Bahçeli’nin Onu Aklama Çabaları!..

MHP’ye ve Devlet Bahçeli’ye yakınlığı ile bilinen Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, mafyavari suç örgütü suçlamasıyla tutuklanan Ayhan Bora Kaplan’la gizli ve kirli irtibat iddiaları gündemi sarsmıştı. Bunun üzerine “Temiz Eller Operasyonları”nın gereği ve önemi tartışılmaya başlanmıştı. Bu arada Süleyman Soylu’nun, Eski İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’nın İçişleri Bakanı yapılmaması için onun hakkında bir “FETÖ Dosyası” hazırlattığı yazılıp konuşulmaktaydı. Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bilgisi, belki de himayesi, hatta Saray sığınmacılarının müsamaha göstermesi ile iyice şımaran ve zehirli ahtapot gibi güçlenip yaygınlaşan uyuşturucu, fuhuş, turizm, arazi ve arsa MAFYA’larının; yeni Bakan ALİ YERLİKAYA’nın bunların üzerine varma ve etkinliklerini kırma çabaları kapsamında, asla dokunulmaz sanılan, hatta MİT ve MOSSAD tarafından korunduğu konuşulan Ayhan Bora Kaplan’ın yakalanması… Buna karşılık, yeni İçişleri Bakanını “Meclisi ve en Stratejik Bakanlık Birimlerini bile koruyamıyor!?” göstermek üzere, eski şebeke ittifakının, PKK süsü verilmiş, 1 Ekim 2023 Ankara patlamalarını planladıkları ihtimal ve iddiaları, ülkemizin bu kiralık ve karanlık kafalar elinde nasıl tahrip edildiğinin kanıtıydı!.. Sedat Peker’in ardından gazeteci Şirin Payzın da Süleyman Soylu ve oğlu Engin Levent Soylu tarafından kurulan ve karanlık işlere bulaştığı konuşulan: Esigortan-Sigorta Acentelik Hizmetleri Anonim Şirketi üzerinden yüklenmeye çalışınca ortalık iyice karışmıştı…

Bu çirkin ve çetrefilli ilişkilerin ayyuka çıkması üzerine MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, “MHP vefanın ve siyasi ahlâkın bir gereği olarak, sonuna kadar Süleyman Soylu’nun arkasındadır!” şeklinde bir açıklama yapması iz’an ve vicdan ehlinin “acaba?” diye düşünmesine yol açmıştı. Ve hele Sn. Bahçeli’nin hiç alâkası olmadığı halde bu itham ve iddialar bahanesiyle muhalefeti suçlayıp Süleyman Soylu’yu aklama çabaları kafa karıştırıcıydı. Süleyman Soylu’nun bile, hukuken ve belgelerle bu iddiaları yanıtlamak yerine, herkese hakaretler yağdırması ve mafya ağzıyla şantajlara başlaması, bilinen suçluluk psikolojisinin tipik bir yansımasıydı.

Geçmişte uyuşturucu baronlarıyla ve mafya babalarıyla samimi görüntüleri… Fetullah Gülen’le ve çete üyeleriyle özel münasebetleri… Tehlikeli silah kaçakçılarına ve terör elemanlarına yurt dışına çıkma kolaylığı sunuvermesi… PKK gibi, FETÖ gibi sinsi ve tehlikeli terör iltisaklısı sağcı-solcu kişilerle çekilmiş fotoğraf kareleri, Süleyman Soylu’nun hakkındaki acabaları derinleştiren konulardı… Ve hele Sn. Devlet Bahçeli’nin onu savunma ve sahip çıkma tavrı, samimi Ülkücülerin bile kafasını karıştırmıştı!?

 

 

 

 

MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..

 

 

 

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi