Hükümet-Cemaat Kıyasıya Kapışırken UFKUMUZUN KARARTILMASI
Ekrem Dumanlı’nın başardığı (!?) ve Zaman Gazetesi’nin günler önceden duyurup reklamını yaptığı Fetullah Gülen röportajı, tam anlamıyla “dağ fare doğuruyordu!”
Uzun süredir sessizliğini koruyan Fetullah Gülen, Ekrem Dumanlı’nın sorularını yanıtlıyor, çelişkili ve çetrefilli sözleriyle bir nevi hakkındaki iddiaların doğruluğunu kanıtlıyordu. “Bana karşı O galiz küfürleri ehli küfür bile kullanmadı, yakıştıramadım… Aynı kıbleye yöneldiğimizi düşündüğümüz insanlar tarafından böyle bir muamelenin ekstra acısı var ama “Bu da geçer Ya Hu” deyip sabretmekten başka bir şey elimizden gelmiyor” diyerek sızlanan ve Erdoğan’ın merhametine sığınan Fetullah Gülen “Böyle çetin dönemlerde savrulmamak çok önemli. Herkes karakteri kadar. Gönül koymamalı, kim başını öne eğecek kim mahçup olacak zaten öbür dünyada belli olacak. Biz bize olan hakkı helal ettik. Yedi cihan duysun. Ama tecavüz edilen şeylerde dinin hakkı varsa mukaddes emanet, onun hesabını Allah sorar” diye olgunluk tavrı sergiliyor ve sahteliği sırıtıyordu. Zaman Gazetesi: “Fetullah Gülen uzun süren sessizliğine son verdi” diye manşetler atıyordu. Oysa Sn. Gülen aslında hiç susmuyordu ve Hükümet aleyhine zehir zemberek sözler kusuyordu. Yaptığı beddualar hala kulaklarda çınlıyordu. Kendisini sadece Türkiye’nin değil, bütün bölgenin, hatta İslam aleminin gizli ve gerçek lideri havasına kaptıran ve gerçek dünyada değil hayali havsalasında yaşayan Hocaefendi daha düne kadar her vaazına bir siyasi mesaj sığdırıyor ve bizzat Başbakana: Firavun, Karun, haramzade gibi hakaretleri reva görüyordu. Recep T. Erdoğan da elbette ondan geri kalmıyor, edep ve hürmet yerlerde sürünüyordu.
28 Şubat döneminde Refah-Yol hükümetine “beceremediniz iktidardan çekip gidiniz!” çıkışıyla ilgili eleştirilere, “tarihte makamlarını terk eden İslam liderlerden örnek verdiğini” belirten Gülen, “İdareden çekilmenin zül olarak addedilemeyeceğini anlatmaya çalıştım.” diye cevap veriyor, bir nevi hıyanet ve hakaretini dolaylı itiraf ederken, hala riyakârlıkla hakikatleri rayından saptırmaya uğraşıyordu.
“Yaşını başını almış, güngörmüş bazı kadim dostlarımızın hakperestlik adına ortaya çıkıp bir şeyler demesini beklemeye hakkımız var mı bilemiyorum. Ancak en azından şunu demekle iktifa edeyim: İyi gün dostu olmayı bazı insanlara yakıştıramadım.” diyerek Erdoğan ve yandaşlarını vefasızlıkla suçlayan Gülen hep birlikte Erbakan’a yaptıklarını unutuyordu. “Gerilimin had safhaya çıktığı 28 Şubat dönemde milletimiz adına en az zararla kurtulmanın yollarını ararken birçok insan gibi erken bir seçimin çare olabileceğini telaffuz ettim. Yeni bir seçim kanunu ile erken seçime gidilmesi gerektiğini dile getirdim. Bunu sadece fakir söylemedi; Korkut Özal başta olmak üzere birçok isim de aynı kanaati ifade etti. Hatta o gün hükümeti destekleyenlerden de böyle düşünen ve manşet atanlar vardı.” diyerek Erbakan’a karşı AKP’nin fikir babalarından Korkut Özallarla birlikte çalıştıklarını itiraf ediyordu.
Fadıl Akgündüz cemaate milyon dolarlar aktardığını itiraf ediyordu!
Jet Fadıl, 17 Aralık sürecinde AKP’den yana olduğunu belirtiyor ama, bir dönem kendisinin de cemaate 1 milyon 700 bin liralık yardım yaptığını iddia ediyordu. Jet Fadıl lakaplı işadamı Fadıl Akgündüz, Cübbeli Ahmet ile aralarındaki kırgınlığın nedenini açıklarken. Cübbeli Ahmet’in, AKP-Cemaat kavgasında taraf olarak STV kanalına çıktığını söylüyordu. Akgündüz, bir dönem cemaate kendisinin de destek çıktığını hatırlatıyor. STV’ye yardım için gelindiğinde cemaate 1 Milyon 700 bin dolar para verdiğini de açıklıyordu. CNN Türk’te Cüneyt Özdemir, Fadıl Akgündüz ile Maldivler’deki yeni otel projesi hakkında konuşurken bu sırları ifşa ediyordu.
Bu arada Fetullah Gülen Cemaati’nde 25 yıl görev alan Prof. Dr. Ahmet Keleş, paralel yapının piramidini Star gazetesine anlatıyor, “bütün hizmet ve himmet gelirlerinin, %15’nin Fetullah Gülen’in kasasına aktarıldığını” söylüyordu. Doların üzerindeki piramit şeklindeki Siyonist yapının, en üstteki Fetullah Hoca makamı dışında 7 katmandan oluşan paralel yapılanmanın 5’inci tabakasına kadar yükseldiğini söyleyen Dicle Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ahmet Keleş, Fetullah Gülen Cemaati’nin sırlarını Star gazetesine aktarıyordu:
– “Hizmet” dediğimde bu piramidin ilk üç katında yer alanların yaptıkları faaliyetleri kastediyorum. Bunlar, gerçekten Dinî, Ahlâki bir eğitim hizmeti vermek için çırpınmaktadırlar. Yukarıdaki son üç kat ise bu ilk üç katın oluşturduğu toplumsal kabul ve değeri kendi “Örgütsel” hedeflerini gerçekleştirmek için kullanmaktadırlar. Yani, alttakilerin niyeti ile üsttekilerin niyeti aynı değil. Bu büyük zıtlığı kamufle eden ve görünmemesini, sağlayan figür ise Hocaefendi’dir. İşte bu iki zıt durumu birden temsil ettiği içindir ki ciddi çelişkiler sergilemekten kurtulamamaktadır. Beşinci kat, yurtiçi ve yurtdışı tüm hizmetlerin yürütüldüğü konuşulduğu ana meclisi oluştururdu. Hizmetin her meselesi burada ele alınır, müzakere edilir, karara bağlanır ve uygulama startı verilirdi. Altıncı kat ise, sadece Hocaefendinin bildiği ve takip ettiği “hayati hizmetlerin” yürütüldüğü kattı. Tabiri caiz ise Bakanlar Kurulu veya Milli Güvenlik Kurulu gibi bir kattı. Bugün karşı karşıya olduğumuz sorunların failleri ve yürütücüleri bu katın mensuplarıdır. Bunlar da beşinci katın ağabeyleridir”
Cemaat, Laiklik dayatmasının açtığı manevi ihtiyaçla ve din istismarlarıyla güçleniyordu!
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…