1. ÇAĞRI – BASIN TOPLANTISI
Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN
T.C. 54. Hükümeti Başbakanı
Bilkent Sakarya Salonu
22 Ağustos 2002 Perşembe Saat: 14.00
Muhterem kardeşlerim, hepinizi hürmetle muhabbetle selamlıyorum, sevgiyle kucaklıyorum.
Bugün Ankara`mızın bu güzel salonunda çok önemli tarihi bir basın toplantısı yapıyoruz.
Bu basın toplantımıza gösterdikleri yakın ilgiden dolayı bütün kıymetli basın mensubu kardeşlerimize kalpten teşekkürlerimi sunuyorum.
Bu basın toplantımıza katılarak toplantımızı şereflendiren başta Saadet Partisi Genel Başkanı Muhterem Recai Kutan beyefendi olmak üzere kıymetli milletvekillerimize, eski bakanlarımıza, muhterem misafirlerimize, saygıdeğer hanım kardeşlerimize coşkulu ve heyecanlı gençlerimize aynı şekilde candan teşekkürlerimi arz ediyorum.
Aynı zamanda sadece salonun değil daha binaya girerken kapı önlerine kadar dolup taşan coşkulu bir şekilde bizleri karşılayan kardeşlerimize de hassaten teşekkürlerimi sunuyorum. Şu anda yapılmakta olan canlı TV yayınları dolayısıyla bizleri ekranları başında seyreden bütün ülke evlatlarımıza da teşekkürlerimi ve saygılarımı sunuyorum.
Bu basın toplantımızın gayesi;
Her ülkenin vatanını ve milletini seven tecrübeli devlet adamlarının üzerinde bir vecibe vardır. O da bilhassa çok büyük önem taşıyan seçim dönemlerinde milletin evlatlarını görgü ve tecrübeleriyle aydınlatma ve onların isabetli tercih yapmalarına yardımcı olma vecibesidir.
İşte bu inanç ve sorumlulukla, aziz milletimize takriben 70 gün sonra yapılacak olan 3 Kasım seçimlerinde, çektiğimiz sıkıntılardan kurtulabilmek ve ülkemizi bekleyen tehlerden koruyabilmek için nasıl hareket etmemiz gerektiğini, hangi partiye oy vereceğimizi, niçin o partiye oy vereceğimizi ana hatlarıyla açıklamaktır.
Bu toplantımızdaki ana fikirleri, detaylarıyla daha da aydınlığa kavuşturmak görevimizi bundan sonraki basın toplantılarımız ve çeşitli açıklamalarımızla yapmaya çalışacağız.
HER SEÇİM MÜHİMDİR,
ANCAK BU SEÇİM ÇOK DAHA MÜHİMDİR.
Çünkü;
Bizim 54. Hükümetimiz 27 Haziran 1996`dan 3 Temmuz 1997`ye kadar takriben 1 yıllık zaman zarfında milletimize büyük ve önemli hizmetler yapmıştır.
Kısa zamanda ülkemizi ekonomik kriz ve buhranlardan kurtarmış, halkımızın refah seviyesini görülmemiş seviyede artırmış, Türkiye`mizi “Yeniden Büyük Türkiye” yapacak projeleri hazırlamış ve bu hamleleri yapabilecek noktaya getirmiştir.
Ne yazık ki, arkamızdan gelen Hükümetler 5 yılda milletimizi bunaltmış, maddi ve manevi tahribata sebep olmuş, insanımızı ve ülkemizi bugünkü feci duruma getirmiştir.
Bugün büyük acılar içerisinde kıvranıyoruz. Bu sebepten dolayıdır ki, çekmekte olduğumuz acılar ve önümüzde bizleri bekleyen, Allah muhafaza etsin, büyük tehlerden dolayı bu seçim her zamanki seçimden daha büyük önem taşımaktadır. Bu seçimin büyük önemini açıkça ortaya koymak için önce halimizi birkaç kelimeyle özetlemekte zaruret görüyorum. Esasen yetmiş milyon ülke evladı bu acıları yaşıyoruz her gün televizyonlarda görüyoruz ve acı acı ülkemizin içine düşmüş olduğu duruma üzülüyoruz. Bizim arkamızdan gelen hükümetlerin yanlış zihniyeti, politikaları yüzünden bugün ülkemiz feryat içindedir.
BUGÜNKÜ DURUM
Uzun boylu anlatmaya hiç ihtiyaç yok, her şey ortada, çekilen acılar ve feryatlar meydandadır.
§ Kısaca özetlersek, 5 yılda 2.5 milyon insan işinden çıkartılmış ve işsizlerin sayısı 15 milyona ulaşmıştır. Çoğu açlık sınırında yaşayan 30 milyon fakir. Türkiye büyüyeceğine her yıl 10 küçülüyor. Herkes gelir ve varlığının en az yarısını kaybetmiş, üniversiteyi bitirmiş 100 binlerce gencimiz işsizliğin acısını yaşıyor. Bu maddi ızdırapların yanında, 5 yıldan beri inancından dolayı başını örten evlatlarımıza görülmemiş baskı ve zulüm uygulanıyor.
§ İmam-Hatip okullarımız kapanma noktasına getirilmiş. Böylece insan haklarına inanç ve öğrenim hürriyetine aykırı sayısız uygulamalar yapılmış ve halkımız manen bunaltılmış durumdadır.
§ Diğer yandan iç ve dış borçlar korkunç derecede artırılmak suretiyle ülkemiz çok ağır borç yükü altına sokulmuş, faiz ve borç sarmalı milletimizi içinden çıkılmaz bir felakete doğru hızla sürüklemektedir.
§ Bu uygulama, bir yandan ülkeyi sosyal patlamalara doğru sürüklerken, diğer yandan da ülkenin bağımsızlığı adım adım tehler içerisine düşürülmüştür.
§ Kanunların yapılması, atamalar, ücret ve taban fiyatları, köylümüzün ne ekip, ekmeyeceği dışardan yönlendirilmeye başlandı.
§ Bunun sonucu olarak hayvancılık bitirildi. Tarım çökertildi. Milli müesseseler ortadan kaldırıldı.
§ 20 banka yok edildi. 500 en büyük sanayi kuruluşlarından 183`ü yabancı sermayeye intikal ettirildi. Sayısız işyeri ve fabrika kapandı ve kapatıldı. Tarihi müesseselerimiz geliştirileceğine, yok edildi, kapılarına kilit vuruldu.
§ Şimdi artık eski Sümerbank yok, Etibank yok, Ziraat Bankası yok, Halk Bankası yok. Karabük Demirçelik yok, Paşabahçe Şişecam yok, yok, yok, yok…
18 ayda ülkenin sırtına vurulan 35 milyar dolarlık dış borca karşılık elde hiçbir şey kalmamıştır. Sadece bunların borçları, faizleri ve ağır yükü milletimizin sırtında kalmıştır.
Sonuç olarak 5 sene esnasında ülkemiz ve milletimiz büyük tahribata uğramıştır.
GELDİĞİMİZ NOKTAYI ŞU FOTOĞRAFLAR BELİRTİYOR:
Nitekim ne zaman TV`lere bakılsa önümüze bu fotoğraflar çıkıyor :
§ Kamuya 5 memur alınacak olsa stadyumlar dolusu işsiz insanımız imtihana koşuyor.
§ Aylarca siftah edemeyen esnafımızı temsilen Başbakanın önüne kasa atılıyor.
§ Genç ümitsiz bir simitçi meclisin önünde kendini asıyor.
§ Borcunu ödeyemeyen bir vatandaş köprüden veya yüksek bir binadan kendini atarak intihar ediyor.
§ Sabahın erken saatlerinde Halk Ekmeğin önünde uzun kuyruklar oluşuyor.
§ Çöplüklerden yiyecek bulmaya çalışan kalabalıklar ve yiyecek ararken mecalsizlikten hayatım kaybeden yaşlı nine
§ 4 yaşında ayağı yalınayak bir çocuk, hasta yaşlı annesine ekmek götürebilmek için ekmek dağıtan arabanın arkasından çıplak ayakla buz üzerinde dakikalarca koşuyor.
§ Üniversitelerin, hatta ilahiyat Fakülteleri ve İmam Hatip Okullarının kapısı önünde inancından dolayı başını örttüğü için genç kızlarımızın coplanarak öğrenim hakları engelleniyor.
Daha fazlasını saymaya lüzum yok.
İşte ülkemizin nereye getirildiğini bu fotoğraflar açık bir şekilde tarif etmekte ve belirtmektedir.
§ Ülkenin iç ve dış borcu 230 milyar dolara çıkartılmıştır. 2002 yılının ilk 6 ayında toplanan bütün vergiler takriben 30 katrilyon iken bu 6 ayda ödenen faiz 36 katrilyonu aşmıştır.
BU DURUM BECERİKSİZLİĞİN, İHMALKARLIĞIN BİR SONUCU DEĞİLDİR.
BU DURUM PLANLI BİR HAREKETİN SONUCUDUR
Bu sonuçlar sadece bilgisizlik, tecrübesizlik, ve yanılgıların neticesi olamayacak kadar büyük ve vahimdir.
Bu kadar kısa zamanda bu neticelerin alınması, ancak bazı dış mihrakların kendi maksatlarına uygun, Türkiye`yi güçsüzleştirmeye matuf, planlı hareketin bir sonucu olabilir.
Türkiye`yi yönetme sorumluğunda olanlar bilmeden, farkında olmadan bu planlı gidişata birer vasıta olarak kullanılmışlardır.
Ne yazık ki görünen gerçekler, bu tespiti doğrulamaktadır. Ve ne yazık ki bu gidişat bu noktada duracak gibi gözükmüyor. Allah korusun bu gidişat devam edecek olursa ülke bütünlüğü tehye girecektir. Çünkü;
Aynı dış mihraklar her vesile ile;
• Kıbrıs`ı Yunanistan`a vermeye,
• Türkiye`yi parçalamaya,
• Güneydoğu Anadolu`muzu ayırmaya
• Sivas`ın doğusunu Ermenilere vermeye,
• Pontus`u, Bizans`ı yeniden diriltmeye,
diğer bir ifade ile bu aziz vatanımızı ve milletimizi bölmeye, parçalamaya ve güçsüzleştirmeye çalışmakta ve böylece, kendi ana gayelerine ve menfaatlerine uygun görmedikleri için Türkiye`nin bağımsız, güçlü bir Türkiye olmasını engellemeye gayret etmektedirler.
İşte bulunduğumuz nokta Allah vermesin bu tehlere doğru gidişi açık ve seçik olarak göstermektedir.
BU SEÇİMİN ÖNEMİ VE BİZ GERÇEKTE NEYİ SEÇİYORUZ
BİZ SEÇİMDE GELECEĞİMİZİ SEÇİYORUZ, PARTİ DEĞİL
Partilerin isimleri ne olursa olsun önemli olan zihniyetleri ve politikalarıdır ve bu seçimde önümüzde iki tane natif var. hangisine oy verirsen ver sonunda o natiflerden bir tanesini seçmiş oluyoruz. O natiflerden bir tanesi 5 yıldan beri bizi bu noktaya getiren ve bunu da daha vahim sonuçlara götürmek isteyen zihniyettir.
Türkiye perişan edilmiştir. Ancak burada da kalmadan demin söylediğim gibi yeni hedeflere koşulmaktadır. Eğer Türkiye`nin perişan olmasını, bölünmesini, parçalanmasını, ufalanmasını insanlarımızın ezilmesini istiyorsanız Allah muhafaza buyursun bu natife oy verin. Verdiğinizin natifin bu olmamasına en büyük ihtimali göstermek bugün en önemli milli vazifedir. Bu natifin manası şudur.
Görüldüğü gibi Türkiye 5 yıl içinde perişan bir duruma getirilmiştir. Daha da acısı bazı dış mihrakların modern müstemlekecilik metotları ile bu tahribatı daha da ileri götürerek Türkiye`yi,
* Bunalım içinde Türkiye
• İşsizlik
• Açlık
• Baskı
• Borca esaret
ten sonra daha da ileri giderek
* Bölünmüş Güçsüz Türkiye
* Yeni sömürgeciliğin sebep olduğu yeryüzündeki savaşlara, çatışmalara, çifte standartlara, sömürüye, tekebbüre, baskı ve tahakküme alet edilen ve komşuları ile savaştırılmak istenen bir Türkiye,
oluşturmayı hedef almışlardır.
Ne yazık ki bu seçime giderken Saadet Partisi dışındaki taklitçi zihniyetli partiler çeşitli etkenlerle dış mihrakların bu planlarına uyum sağlayacak bir istikamete itilmektedir.
BUNLARA OY VERMEK NETİCE İTİBARİYLE BU SONUÇLARI İSTEMEK
MANASINA GELMEKTEDİR.
Seçime girmekte olan 23 parti içerisinde yalnız Saadet Partisi bu planlara şuurlu bir şekilde karşı çıkmakta, bir natif çözüm oluşturmaktadır. Memlekete hizmet için yıllarını vermiş bir kardeşiniz olarak sizi seven vatanını, milletini seven bir kardeşiniz olarak açıklıyorum. Diyorum ki, bunların içerisinde sadece Saadet Partisi Milli Görüşü temsil etmektedir. Diğerlerinin hepsi taklitçi görüşü temsil etmektedir.
Saadet Partisi temsil ettiği Milli Görüş zihniyeti ile Taklitçi Zihniyetli Partiler arasındaki mühim farklar aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.
Ve yine taklitçi görüşlü partiler ile Milli Görüşü temsil eden Saadet Partisi`nin prensipleri aşağıda belirttiğimiz gibi birbirine karşı bulunmaktadır.
54. Hükümetimiz esnasında büyük bir dünya olayı olarak kurduğumuz D-8`lerin bayrağındaki altı tane yıldızın da açıkça ifade ettiği gibi taklitçi partilerle milli görüş arasındaki fark şudur.
TAKLİTÇİ ZİHNİYETLİ
PARTİLERİN ÖZELLİKLERİ
|
MİLLİ GÖRÜŞ
ZİHNİYETLİ SAADET
PARTİSİ`NİN ÖZELLİKLERİ
|
Dışa Bağımlılık
|
Bağımsızlık
|
İşsizlik, Baskı, Borca
Esaret
|
İnsan Haklarına Sahip
Maddi Ve Manevi
Kalkınmış Türkiye
|
Bölünmüş Güçsüz Türkiye
|
Kalkınmış Öncülük Yapan Güçlü Türkiye
|
Yeni Sömürgeciliğe Alet
Olma
|
Yeni Bir Dünya
|
• Savaş değil, Barış,
• Çatışma değil, Diyalog,
• Çifte standart değil, Adalet,
• Sömürü değil, Samimi işbirliği,
• Tekebbür değil, Eşitlik,
• Baskı ve Tahakküm değil, İnsan Haklan ve Demokrasi,
İşte Saadet Partisi de bu D-8`lerin bayrağında yer alan 6 yıldızın ifade ettiği bu manaya uygun yeni bir dünyanın kurulmasını hedef almıştır.
İşte bu seçim, sonuç olarak bu iki natiften birini seçmek demektir.
Taklitçi zihniyetli partilerden herhangi birine oy vermek:
• “DIŞA BAĞIMLILIK” ı seçmek, bunun sonucu olarak ta,
• Bunalım içinde bir Türkiye,
• Bölünmüş güçsüz bir Türkiye
• “Yeni müstemlekeciliğe alet olan bir Türkiye” ve de komşularıyla savaşan bir Türkiye
istemek ve doğacak telafisi imkansız acı sonuçlara kendi oyuyla sebep olmak demektir.
Milli Görüşü temsil eden Saadet Partisi`ne oy vermek ise;
• “BAĞIMSIZLIK”ı istemek,
• Bunun sonucu olarak “Yaşanabilir Bir Türkiye”,
• “Yeniden Büyük Türkiye” ve
• “Barış ve Adalet içinde Yeni Bir Dünya”yı istemek ve bunu desteklemek demektir.
işte bu seçimde verilecek oyların gerçek manası budur.
Oy vermek bundan dolayı herhangi bir partiye oy vermek değil; geleceğimizi seçmek demektir. Bundan dolayı bu seçim şu anda yaşadığımız büyük acılar ve karşımızda bulunan büyük tehlerden dolayı her seçimden çok daha önemlidir.
NİÇİN SAADET PARTİSİ
Bu Basın Toplantısı ile Milli bir Görevi Yerine Getiriyoruz
Bir ülkenin yetişmiş tecrübeli evlatlarına düşen en önemli görevlerden birisi bu kadar önemli bir seçimde 70 milyon memleket evladının hepsini bir kardeş olarak kucaklayarak onlara ülkenin ve kendilerinin mutluluğu için seçimlerde tercihlerini isabetli yapmalarına yardımcı olmak, tecrübe ve bilgilerini onlarla paylaşarak ülkenin selameti için en hayırlı sonucun doğmasını sağlamaya çalışmaktır.
İşte biz bu basın toplantısını bu görevi yerine getirmek için yapıyoruz.
Bunun için öncelikle her şeyden evvel bu vereceğimiz oylarla parti seçmiyoruz, geleceğimizi seçiyoruz, îşte bunun için hangi partiye oy vermekle hangi geleceği seçtiğimizi yukarıda belirtmiştik.
Çok aziz ve muhterem kardeşlerim, size oy verirken istikbalinizi seçmekte olduğumuzu önemle, ehemmiyetle belirttikten sonra neden oyumuzu Saadet Partisi`ne vermemiz gerektiği hususunu şimdi diğer delilleriyle de açıklayacağım.
Şimdi bu açıklamaya ilave olarak şu gerçekleri de ortaya koymakla görevimi tamamlamak istiyorum.
ARABA UÇURUMA KAYARKEN DENEME OLMAZ
Önümüzde 23 tane parti var hangisine oy vereceğim diyen kardeşime tavsiyem şu, bu iş çoluk-çocuk işi değil. Araba uçurumdan aşağı kayarken deneme olmaz
Son 5 yıl esnasında ülke yönetiminin her gün daha kötüye gitmesi karşısında bir çok yeni partiler kuruldu. Parti adeti yaklaşık 50`yi buldu.
Seçime girecek olan 23 partiden her biri Türkiye`yi bugünkü durumdan ben kurtarırım demektedirler.
1. Ülkeyi bugünkü durumdan kurtarmak, her şeyden önce Türkiye`yi benzer durumlarda iken kurtarmış olmanın “TECRÜBE” ve “BAŞARI’sını ister. Buna göre düşün buna göre seç.
2. Bir yandan dış mihrakların etkisi ve yönlendirmesi altında olup, diğer bir ifade ile IMF`nin her dediğine evet deyip, hem borç ve faiz sarmalını devam ettireceğim, hem de ülkeyi kurtaracağım sözlerine inanmak doğru ve mümkün olmadığı gibi, bunu daha önce gerçekleştirmiş olmadan ileri sürülen laftan ibaret içi boş iddialara da güvenmek doğru değildir.
3. Ve ülkenin Türkiye`nin hali hazır kritik durumu karşısında, adeta araba uçurumdan aşağı kayarken şunu veya bunu deneyelim demek de doğru ve mümkün değildir.
“Biz de işler yaptık” diyerek birtakım çoluk-çocuk işini saymak başkadır. Güvenebilmek için önce ne dediğine bakacağız. Boş lafla kaybedecek vaktimiz yok. Çok kritik noktadayız. Bu sağlam ve temel esaslardan bakıldığı zaman seçime giren 23 partiden 6 tanesi eski köklü partidir. Diğerlerinin hepsi yeni tecrübesiz, oluşumlardan ibarettir.
4. 1999 seçimlerinin arkasından DSP-MHP ve ANAP göreve geldi. 33 yıldan beri her plan döneminde TBMM`de yapmış olduğumuz konuşmalar esnasında biz hep mevcut düzensizliği ve kargaşayı tenkit etmiş ve plan dönemi ile seçim dönemlerinin uyumlu hale getirilmesini her seçime gidilirken partilerin kalkınma planlarının ana hatlarını açıklayıp millete taahhütte bulunmalarım, seçimden sonra ise millet kimi iktidara getirdi ise onun icraatının DPT, DÎE veya benzeri tarafsız bir kuruluş tarafından izlenmesini ve taahhütlerini ne oranda yerine getirildiğinin tarafsız bir şekilde tespit edilerek millete açıklanmasını teklif etmişizdir. Son 5 yıldır bu üç partinin karneleri tarafsız merciler tarafından tespit edildi. Acı sonuçlarını hem millet ızdırap içinde yaşıyor, hem de rakamlar açık bir şekilde gösteriyor.
5. Geçirilen son 5 yıllık uygulamadan sonra şimdi de 6 köklü parti içerisinde adı geçen üç partinin dinlenmeleri, Türkiye`nin bu durumdan kurtarılması için diğerlerinin kollarını sıvaması gerekmektedir.
İşte hepsine bu temel açıdan baktığımız zaman geçtiğimiz 5 yıl esnasında üç parti denendi. Ne oldu hepsi sınıfta kaldılar ülkeyi perişan ettiler. O halde bu durum karşısında bu 3 tane partiden sonra diğer geriye kalan 3 tane partiye bakıyoruz. Saadet Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi ve DYP. Bu 23 partiden analiz yaparak sonuca gitmeye çalışıyoruz. Önce 6 tane köklü parti dışındakileri sildik. Sonra 3 tane sınıfta kalanını sildik. Geriye kalan 3 taneye baktığımız zaman bunlarda aslında denenmişlerdir. Biraz sonra da kısaca bunların karnelerini açık bir şekilde ifade edeceğim. Bu üç partinin zihniyetleri ve uygulamaları da bundan önce denenmiştir. (DİPLOMA 3, KARNE)
Bunlara ilaveten dış güçlerin birtakım planlarını yürütebilmek için demin söylediğim teh unsurlarına Türkiye`yi sürüklemek istediklerini ve oynadıkları oyunları çok iyi biliyoruz. Milletimiz bu suni oyunları, bu suni anketleri, bu suni balon şişirmeleri elinin tersiyle itmektedir ve itecektir. Her zaman bu basireti göstermiştir.
Gerek bu deneme sonuçları ve gerekse aşağıda arz ettiğimiz deliller;
Türkiye`yi bugünkü durumdan kurtarma görevinin Milli Görüş`ü temsil eden Saadet Partisi`ne düştüğünü ve ancak onun bu tarihi hizmeti başarabileceğim açık bir şekilde göstermektedir
ÇÖZÜM NİÇİN SAADET PARTİSİDİR
Şöyle ki,
Saadet Partisi milli görüşüyle bir kere değil üç kere Türkiye`yi bugünkü durumdan fiilen kurtarmıştır. Başarıyla kurtarmıştır. Laf değil, gerçekler konuşuyor, yapılanlar konuşuluyor, yapacağımız laflar değil.
Yaptık diye konuşabilmek Allah`ın emriyle. Bu Saadet Partisi`ne nasip oluyor, Milli Görüş sahibi olduğu için.
Bu durup dururken olmuyor: 5 tane yapısından ve programından gelen sebep var ki, bu hizmeti ancak ve ancak Saadet Partisi yapabilir. Program ve yapısından dolayı Saadet Partisi`nin kurtarabileceğini ibraz eden deliller şunlar:
NİÇİN SAADET PARTİSİ:
Bunun iki ayrı grup temel sebebi vardır.
A-Program ve teşkilat yapısından ileri gelen sebepler:
1.Saadet Partisi Milletin kendisidir
2.Saadete, Saadet Partisi ile ulaşılabilir
Çünkü Saadetin 5 temel şartı vardır:
1-Huzur, Barış: Bunun için zihniyetin temelinin sevgi ve şefkat olması gerekir.
2-Hürriyet: Bunun için insan haklarına gerçekten ve noksansız saygı gerekir.
3-Adalet: Bunun için “Kuvveti Değil”, “Hakkı Üstün Tutan” zihniyet gerekir.
4-Refah: Bunun için ülkenin topyekün kalkınmasını ve reel ekonomiyi esas almış olmak gerekir.
5-Saygınlık: Bunun için maneviyatçılığı, nefis terbiyesini “önce Ahlak ve Maneviyat” prensibini esas almak gerekir.
Saadetin bu temel şartlarını gerçekleştirecek unsurlar, Saadet Partisi`nin programında ve yapısında mevcuttur.
3.Saadet Partisi Doğal olarak en büyük partidir.
4.Saadet Partisi Bütün yurt sathına yaydı en güçlü teşkilata sahiptir.
5.Saadet Partisi teşkilatındaki heyecan, azim ve aşkla çalışma özelliği herkesçe bilinmektedir.
B-Bugüne kadarki tecrübe ve başarılardan ileri gelen temel sebepler:
1.Milli Görüş: Yukarıdaki tabloda açıklandığı ve bugüne kadarki deneyimlerin gösterdiği gibi Türkiye`yi her zaman bugünkü duruma getiren taklitçi zihniyetler olmuştur. Bu durumlardan kurtulmak ancak Milli Görüş`le mümkün olmuştur.
2.İnanç: Milli Görüş köklerini aziz milletimizin şerefli tarihinden almaktadır. Yabancı görüşlerin taklidinden doğmamıştır. Bu köklülüğün verdiği başaracağına kuvvede inanmak bundan sonraki başarılar için de en önemli etkenlerden birisidir.
3.Tecrübe: MİLLİ GÖRÜŞ TÜRKİYE`Yİ BUGÜNKÜNE BENZER DURUMDAN 3 KERE KURTARMIŞTIR:
4.Başarı:
1- 1974-Kıbrıs Savaşı arkasından meydana gelen ekonomik güçlüklere ve dış güçlerin ambargo engellemelerine rağmen 2 yıl içinde büyük tarihi ağır sanayi hamlesini yapmıştır. 1975-1982 yıllarını kapsayan 7 yıllık bir ağır sanayi hamlesini yapmıştır. 15 milyar dolar yatırım yapacağız. 7 senede bu programı tamamlayacağız. Yurdumuzdaki bölgeler arası dengesizliği ortadan kaldıracağız. Ve Türkiye`yi Yeniden Büyük Türkiye, güçlü bir Türkiye yapacağız, diyerek aşkla ve azimle yola çıktık. Ve bu esnada gördüğünüz gibi iki sene içerisinde 200 sanayi kuruluşunun temellerini attık. Şu haritada gördüğünüz 200 tane büyük tesisin hepsi iki sene içerisinde başlatıldı. Ve iki senede 70 tanesi bitirildi. Bunu engellemek istediler. Bu program 7 sene devam etseydi Türkiye, Avrupa`nın, dünyanın sayılı ülkelerinden birisi haline gelmiş olacaktı. Ne yazık ki, o gün Türkiye`nin gelişmesini istemeyen bazı dış mihraklar çeşitli yollarla bu hamleyi durdurdular. 7 senede tamamlanacak olan ağır sanayi hamlesinin ancak iki senesi yürümüştür. Sonra Güneş Motel oyunlarıyla bu hamle durdurulmuştur. Burada iki senelik kısmı görüldüğü gibi Milli Görüş`le 200 tane tesisten 70 tanesi tamamlanmıştır. (DİPLOMA 1-A) 200 sanayi kuruluşunda l milyon kişi istihdam edilecekken yalnız 400 bin kişi iş sahibi olabilmiştir. Ve milli gelire her yıl 7 milyar dolar katkı yapacağına 2 milyar dolar katkı yapar hale gelmiştir. Bu hizmetleri tamamen kendi milli imkanlarımızla borç alarak değil, vergi koyarak değil, zam yaparak değil bu milletin kendi imkanlarıyla finanse edilmiştir. Ayrıca bu hamleye paralel olarak Türkiye`nin modern otoyollarla donatılması hamlesi başlatılmıştır îşte size elimle bir numaralı diplomayı gösteriyorum. (DİPLOMA 1-B) Bütün vatan hattını dolaşın. Her yerde bizim fabrikalarımızı göreceksiniz. Başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu`muz olmak üzere o güne kadar ihmal edilmiş olan tüm bölgelerde eşi görülmemiş hizmetlerin Milli Görüş`le gerçekleştiğini göreceksiniz.
2- Büyük Ağır Sanayi Hamlesini engelleyebilmek için dış güçlerin etkisiyle 1977 seçimlerinin 6 ay öne alınmasının ardından seçimden sonra koalisyon ortağının Maliye Bakanı vasıtasıyla uyguladığı seçim ekonomisi neticesinde ortaya çıkan ekonomik güçlükleri, yeniden Hükümet olduktan sonra tam 25 yıl evvel Ağustos 1977`de 22 gün sürekli Yüksek Planlama Toplantısı yaparak yenmesi, 7 Eylül 1977`de IMF ye teslimiyet yerine ilan edilen “Ekonomide Milli Çözüm” kararnamesini takiben Eylül ve Ekim 2 aylık canlı bir çalışma sonunda 29 Ekim 1977`de Afyon Şeker Fabrikası ve Şeker Fabrikaları Kuran Makina Fabrikasının işletmeye açılması ile Ağır Sanayi Hamlesinin yeniden başlatılması başarısı. (DİPLOMA 2)
3- 54. Hükümet Dönemindeki Büyük Basan (EK TABLOLAR S. 25-33) Görüldüğü gibi:
54. Hükümetimiz 27 Haziran 1996`da işe başlamış, işte 3 Temmuz 1997`ye kadar takriben 1 yıl iş başında kalmıştır. Bizim hükümetimiz iş başına geldiği zaman Türkiye aynen bugünkü gibi çökmüştü. Rakamlar konuşuyor,hikayeler,laflar, ekran oyunları değil.
Burada büyük bir değişikliği duyurmak istiyorum. Bakınız dünyanın hiçbir ülkesinde 100 alan bir memur 6 ay sonra 250 alamamıştır. Bunu milli görüş başardı 54. Hükümet döneminde. Şimdiden söylüyorum bak Milli Görüş gelecek yeniden bunlar yapılacak. Bunu duyan memur bile zıp zıp zıplıyor. Türkiye`de memurumuzun bugüne kadar ezildiğini görüyoruz. Ülkemiz ilk defa 54. Hükümet zamanında 15- 30 günün içerisinde bütün toplu sözleşmeler grevsiz lokavtsız bir şekilde başarıyla imzalanmıştır. Ve işçiye istediğinden fazla 100 alırken 212 verilmiştir. Ve böylece insanımıza en büyük hizmeti yapmışızdır. Nasıl yaptık işte asıl önemli olan budur. Biz bunu iç borçla değil, dış borçla değil, vergiyle değil, zamla değil. Nereden buldunuz bu paraları, inançtan.
Nereden bulduk işte merak edilen budur .işte koskocaman bir kitap. 27 Nisan 2001`de İstanbul`da verdiğimiz Türkiye ve Ekonomi konferansı içerisinde hepsi var. Okuruz biz de yaparız, öyle yağma yok. Okumak yetmez bilmek anlamak ve o inanca sahip olmak lazım.
Sadece şu kadarını söyleyeyim biz 6 ay içerisinde şuradan buradan borç isteyerek değil bu milletin kendi imkanlarıyla; 10 milyar dolar faizden kurtararak, 13 milyar dolar kaynak paketlerimizi harekete geçirerek, 7 milyar dolar, zarar eden KİT`leri kâra geçirerek elde ettik, işte onu ancak biz yaparız, neden, at sahibine göre kişner de o yüzden.
Bu 30 milyar dolara, 5 milyar dolar da, Allah bereket verdi, vergi gelirlerimizin artışıyla ilave oldu. Buna ne vesile oldu. Biz bu 35 milyar doları köylüye, işçiye, memura verdik. Tabandan ekonomiyi güçlendirdik. Para piyasaya girince esnafın yüzü güldü, bu esnafa mal üreten fabrikaların yüzü güldü. Böylece bu fabrikalarında ödedikleri seve seve ödedikleri vergiler böylece 5 milyar dolar arttı. Bunlar Devlet rakamlarıdır, işte size 6 ayda öz kaynaklarımızdan 35 milyar dolar.
Beş senede taklitçi zihniyetler 30 milyar dolar borç aldı. Milli Görüş ise altı ayda milli kaynaklardan devlete 35 milyar dolar yeni imkan temin etti. işte aradaki fark budur. Onlar dış borçla ülkeyi perişan ediyorlar. Aldıkları 30 milyar dolara karşılık ne yaptılar. Ne var ortada. Koskocaman bir sıfır. Koskocaman bir sıfır, işte gerçekler. Bizim bunlara ilaveten bir hususu da belirtmek istiyorum. Biz sadece bunları yapmakla kalmadık, hepinizin bildiği gibi Yeniden Büyük Türkiye projelerini hazırladık. Bu projeleri bugüne kadar çok gösterdik herkes biliyor
(YENİDEN BÜYÜK TÜRKİYE PROJELERİ S. 35-48)
Bütün illere havaalanı, hızlı tren projeleri İstanbul-Ankara arası 2 saat, olacak. Ankara-Konya arası 1 saate inecek. Boğaz köprüsü, boğazdaki tünel, İzmit Boğazı köprüsü, Çanakkale köprüsü ve İran-Bakü otoyolu, yollar, otoyollar 4334 km otoyolu ve nükleer santraller, termik santraller, hidrolik santraller ve bütün Türkiye`yi baştan başa ören doğal gaz boru hatları.
Bunları hazırlamakla kalmadık. işte Recai Kutan beyefendi buradalar. Enerji Bakanımız olarak bütün doğal gaz anlaşmalarını yaptı. Iran doğalgazı ile Doğu ve Güneydoğu Anadolumuzun her yerine doğal gaz getirmek için kollar sıvandı. Anlaşmalar yapıldı. Ve böylece Yeniden Büyük Türkiye`nin kuruluşuna başlandı. Hepinizin bildiği gibi ne yazık ki tamamen dış güçlerin birtakım rantiye sınıfının kalkınmış bir Türkiye bütünüyle kalkınırsa bundan sermaye sahibi kardeşlerimiz daha da zengin olacaklar. Ama yanlış düşündüler, engellemeler yaptılar. Şimdi Allah`ın izniyle 5 sene geçti, her şeyi yeniden denedik. Allah`ın lütfuyla milli görüş yeniden geliyor ve Allah`ın lütfuyla çok kısa zamanda 3 Kasım`dan sonra bıraktığımız noktadan başlayacağız.
SAADET PARTİSİ`NİN TEMSİL ETTİĞİ MİLLİ GÖRÜŞ, KONUŞMUYOR, TAM TERSİNE İNANIYOR, YAPIYOR VE BAŞARIYOR.
ŞURASI ÇOK MÜHİMDİR:
Bu üç diplomayı alırken Milli Görüş Türkiye`mizi 3 kere bugünküne benzer bunalımlardan kurtarırken ilke olarak:
§ Dış borca dayanmadan,
§ İç borca dayanmadan,
§ Zam yapmadan,
§ Yeni vergi koymadan,
tamamıyla Milli Gücümüzle bu hamleleri ve kalkınmaları sağlamıştır.
BOŞ LAF DEĞİL, TECRÜBE VE BAŞARI KONUŞUYOR.
SONUÇ
O halde SONUÇ
Hali hazır bunalımdan çıkmak için,
2. Sevr`den korunmak için,
Ve sonradan pişman olmamak için,
70 milyon ülke evladımızı hiçbir ayrım yapmadan, tamamıyla el ve gönül birliği içinde:
• Ülkemizin bölünmez bütünlüğünü muhafaza etmek,
• Ülkemizi içine düşürülen ekonomik buhran ve krizlerden kurtarmak,
• Türkiye`mizin her yerinde insan haklarının noksansız ve kamil manada kullanılmasını sağlamak,
• Maddi ve manevi kalkınmanın yapılması suretiyle “Yaşanabilir Türkiye”yi gerçekleştirmek,
• Kalkınmış, öncülük yapan güçlü Türkiye`yi kurmak,
• Yeryüzündeki bütün insanların barış ve saadetine yardımcı
olmak gayeleri için,
1. Saadet Partisi`nde toplanarak
2. Bu seçimde Saadet Partisi`ni desteleyerek
3. Bu hedeflerin gerçekleşmesi için seçimlerden sonra da Saadet Partisi`ne destek vererek “Milli Şahlanışı” gerçekleştirelim.
Şahit olun, böyle tarihi bir dönemde bu toplantı ile üzerimize düşen görevi ifa etmiş olduk.
Vatanımız ve milletimizin bütün evlatları için daha sonra da el ve gönül birliği ile çalışmalarımız sürecektir.
3 Kasım Seçimlerinin Türkiye`nin Saadetine vesile olmasını Cenab-ı Allah`tan diliyorum.
Bu basın toplantısına teşrif eden veya ekranlardan bizleri dinleyen bütün kardeşlerimize teşekkürlerimi ve sevgilerimi sunarak hepinizi şimdilik Allah`a emanet ediyorum.