Çağdaş “Kadın Hakları” mı;
AİLE YUVAMIZIN YIKILMASI MI?
Yüce Yaratıcı ve O’nun koyduğu İslam kuralları, Batılıların istismar edip durdukları “Kadın-Erkek Eşitliğinden” çok daha öte, Kadını ve Erkeği aynı bütünün iki parçası ve aynı rüknün unsurları saymıştır. Yani erkeksiz kadın ve kadınsız erkek yarımdır. Bunlar birbirini tamamlayan, huzur ve onura birlikte ulaşılan varlıklardır. Ancak fıtratları (yaratılış özellikleri) icabı, ortak sorumlulukları yanında, ayrı ve farklı görev sahaları da vardır. Bu nedenle hem biyolojik olarak hem de psikolojik olarak, kadının erkek, erkeğin kadın yerine konulması safsatadır, sapkınlıktır.
Elbette kadınlar da birer insandır ve tüm insan haklarına sahip ve saygın konumdadır. Bu nedenle kızlarımız ve kadınlarımız da okuyacak, fıtratlarına uygun meslek ve memuriyet sahibi olacak; ailenin, yakın çevrenin, hatta ülkenin sorunlarını birlikte sırtlanacak ve ortak sorumluluklarını kuşanacaklardır. Ancak, kadının en kutsi, en önemli ve en öncelikli görevi ANNELİK sıfatıdır. Kadınlar, çocuklarımızın ilk eğitimcisi, terbiye edip şekillendiricisi olmak bakımından, geleceğimizi inşa eden mimarlar konumundadır. Kadınlarımızı annelik sorumluluklarından uzaklaştıracak her girişim, mutsuz, huysuz ve huzursuz yetişen nesiller dolayısıyla geleceğimizin karartılmasıdır. Kadınlarımız, her şeyden önce sıcak ve samimi aile yuvamızın sigortasıdır. Zaruri olmayan sebeplerle, suni gerekçelerle ve Haçlı Batı’nın ahlâksız projeleriyle aile yuvasından ve annelik sorumluluklarından uzaklaştırılan kadınlarımız, aslında kendi onur ve huzurlarından da mahrum bırakılmaktadır.
…
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..