Anasayfa DosyalarFETÖ DOSYASI Bunca Mağduriyet, YENİ BİR DARBEYE MAZERET OLUŞTURMAZ MIYDI?

Bunca Mağduriyet, YENİ BİR DARBEYE MAZERET OLUŞTURMAZ MIYDI?

Yazar: yonetici
0 Yorum 280 Görüntüleyen

Bunca Mağduriyet, YENİ BİR DARBEYE MAZERET OLUŞTURMAZ MIYDI?

 

Yürütülen FETÖ operasyonlarında, fırsatçıların iftira silahı, mağdurların ahını artırmakta, giderek çoğalan mazlumların feryadı Arşa dayanmaktaydı… Kimilerinin intikam duyguları kabarmış, kimilerini iftiraya uğrama kuşkuları bunaltmış, kimileri “kendilerini gizleme, rakiplerini temizleme” kurgularıyla şeytanlığa başlamıştı. Mağdurların bu denli arttığı hiçbir dönem, huzurla kapanmamıştı. Üstelik Sn. Erdoğan da, suni de olsa bir mağduriyet edebiyatıyla iktidara taşınmıştı.

FETÖ ile Hükümetin arasının iyice açıldığı Dershane Kavgaları’ndan itibaren defalarca ve ısrarla hatırlatmıştık: ABD ve CIA himayesinde açıkça Dinimize ve Devletimize aykırı hıyanetlere karışan, hatta Hırant Dink olayındaki gibi cinayetlere bulaşan üst düzey FETÖ’cü kadrolarla ve çete elemanları mutlaka ayıklanmalı ve cezalandırılmalıdır; ancak dini bir gayretle, Milli ve manevi hizmet niyetiyle bir şekilde bu cemaate girmiş ve destek vermiş olan polis, öğretmen, işçi, işveren, ticaret ehli, öğretim görevlisi, serbest meslek sahibi kimseler toplu mağduriyete uğratılmamalıdır. Hatta Türkiye’deki ve yurt dışındaki farklı statüdeki okullar ve dershaneleri kapatmak yerine, karanlık ve kiralık ajanlardan kurtarılması ve kontrol altına alınıp hayırlı ve yararlı istikamette kullanılması gerektiğini vurgulamıştık. Bütün istihbarat teşkilatları, yüzlerce danışmanları ve özel bilgi kaynakları ellerinde ve emirlerinde bulunan koca Cumhurbaşkanlarının, Başbakanların ve Bakanların bile aldatılıp kandırılması bir mazeret sayıldığı halde, sıradan ve sade vatandaşlarımızın, yoğun propagandaların hatta bizzat iktidarın destek çıkmasının etkisinde kalarak, bu hıyanet ve cinayet şebekesinin iç yüzünü bilmeden, tamamen safiyet ve iyi niyetle bazı hizmetlere katılmış veya arka çıkmış insanları, asla güvenilmez ve affedilmez terörist sayıp, işinden gücünden atmak, şeref ve haysiyetini karalamak, çoluk çocuğunu aç ve sefil bırakmak, ne vicdan ve adaletle, ne de devlet şefkatiyle asla bağdaşmamaktadır.

Sonunda Sn. Erdoğan da bunun farkına varmış olmalı ki Çin dönüşü uçakta “FETÖ operasyonlarında ‘at izi, it izine’ karışmıştır” itirafında bulunmuşlardı. Ve Sn. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Başbakan Binali Yıldırım’a talimatı verip FETÖ üyesi diye yanlış ihbar nedeniyle işten atılanların görevlerine dönebileceğini vurgulaması olumlu bir adımdı.

Ancak FETÖ’ye sempatizan olanların bile işe alınmayacağı, emeklilik tazminatlarını alamayacağı tartışılmaktaydı. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ operasyonlarında özellikle kamudan atılan ve açığa alınanlardan terör örgütüyle ilişkisi olmayanların mağdur edilmemesiyle ilgili çalışma başlaması olumlu bir adımdı. Bu konuda çok sayıda şikâyet olması ve ileride doğuracağı hukuki sonuçlarının karşılanmasında güçlükler yaşanacağına ilişkin değerlendirmeler üzerine, 3 aşamalı mağduriyet planı yapılmıştı. Örgüt üyesi olmak, yardım ve yataklık yapmak kapsamında, 17/25 Aralık’tan sonra Bank Asya ve Paralel Yapı’nın diğer şirketlerine parasal katkı sağlamak, FETÖ’nün sendikaları ve derneklerinde yönetici veya üye olmak, ByLock ve benzeri özel şifreli yazışma programını kullanmak, Kimse Yok Mu Derneği’ne bağışta bulunmak, Emniyet, MİT ve MASAK raporlarına girmiş olmak, kapsamlı sosyal medya taramalarıyla ortaya çıkmak, örgütün sivil toplum kuruluşları adı altında sohbet ve toplantılarına katılmak ve halâ eleman toplamak, doğal akış dışında kısa sürede terfi etmiş veya özel görevlere getirilmiş olmak, örgüte ‘himmet’ adı altında para aktarmak, güvenilir ihbarlar ve itiraflarla suçlu bulunmak, takip ettikleri sitelerin incelemesinden elde edilen karanlık verilerle yakalanmak, FETÖ üyesi şirketlerin normal olmayan işlemlerini yapmak, yapanları koruyup kollamak, yargıda ve emniyette örgüt lehine hareket ettiği tespit olunmak, Paralel Yapı’nın ev ve yurtlarında yetişip de sonraki yıllarda fiilen militanlık yapmak, işyerinde diğer çalışanlardan, tanıyan komşularından alınan ciddi ve gerçekçi bilgilerle suçüstü yakalanmak gibi durumlar sonucu, hukuki soruşturmalar ve adil yargılamalar neticesinde verilen cezalar dışında, insanların bu denli mağdur edilmeleri sosyal ve siyasal patlamalara yol açacak yanlışlıklardır. Bu arada Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in, Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) toplumdaki 3 açığı kullandığını söylemesi de önemli bir itiraftı. Bu açıkların: 1- Eğitim boşluğu, 2- Maneviyat doyumsuzluğu, 3- Güç ve itibar arzusu olduğunu açıklaması bir özeleştiri olarak okunmalıydı. Olağanüstü Hal kapsamındaki Kanun Hükmünde Kararnamelerle ve çeşitli ihbar ve şikâyetlerle tutuklanan işinden atılan ve büyük ölçüde mağduriyete uğratılan on binlerce kişiler, şirketler, dernekler ve kesimler, yarın farklı hukuki dönemler, değerlendirmeler ve denklemler oluşuverildiğinde, iktidarın başını ağrıtacak girişim ve gelişmelerde birer istismar aracı olarak kullanacakları da unutulmamalıdır. Ve hele sadece yandaşı değil açıkça PKK militanı gibi davranan HDP küstahlarına gösterilen müsamahanın onda birini bunlardan esirgemek ne hukukla ne ahlakla bağdaşmamaktadır.

 

..

 

MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi