BAZI NURCULARIN AMERİKA VE AVRUPA YANDAŞLIĞI VE BUNUN ALTYAPISI
Risale-i Nur talebeleri genellikle tahkiki iman sahibi mümin, müstakim ve muttaki kardeşlerimizdir. Ülkemizdeki imani ve ahlaki tahribat sürecinin en az zararla atlatılmasında ve toplumun manevi ıslahında çok önemli ve tarihi hizmetler yürüte gelmişlerdir. Ülke ve dünya siyasetindeki tercih ve tensiplerinde, Kur’an’ın temel hükümlerine ve İslam’ın genel prensiplerine uygun düşmeyen tarafgirliklerinin ise Hz. Üstat Bediüzzaman’ın bazı sözlerini yanlış tevil ve tatbik etmekten kaynaklandığı kanaatindeyiz.
Öncelikle şu imani gerçekleri bilmek, İslam ulemasının, mezhep imamlarının, Üstatlarımızın ve irşat erbabının sözlerini buna göre değerlendirmek mecburiyetindeyiz.
1- Bediüzzaman gibi muhterem ve müstesna zevatın kanaatleri hâşâ, sarih ayet değildir. Bunları eleştirilmez, tenkit edilmez “mutlak ve değişmez doğrular” yerine koymak cehalettir, hatta dalalettir.
2- Bu zevatın sözleri, hâşâ, sahih Hadis de değildir ve kesin delil yerine koymak saflıktan da öte sapkınlık alametidir.
3- Bu zevatın sözlerini, kanaatlerini ve hareketlerini ayet ve hadis gibi değişmez ve tenkit edilmez ilahi gerçekler yerine koymak, bunları hâşâ, Rabblik ve Peygamberlik makamına yükseltmektir.
4- Bediüzzaman gibi zatların özellikle siyasi kanaatleri “icma-ı ümmet” konumunda da değildir.
5- Bizzat Cenabı Hakkın seçtiği ve görevlendirdiği Peygamberlerin bile “zelle” cinsinden hataları mümkün iken ve Kur’an’ı Kerim’de açıkça belirtilmişken, şimdi kalkıp böylesi zatların hatasız ve vartasız olduklarını düşünmek ve iddia etmek itikadı bir maraz işaretidir. Ve mantık zafiyetidir.
6- Risale-i Nur, özellikle iman hakikatleri ve ahlaki disiplin prensipleri konularında, ilahi ilham ve in’amla yazılmış, kesbi olmaktan ziyade Vehbi olduğu ortaya çıkmış çok güzel ve özel eserler olmakla beraber, ülke ve dünya siyaseti noktasında birçok hatalar ve hayali-hamasi yorumlar da görülmektedir. Ki bunların bir kısmını Üstat Bediüzzaman kendisi de zamanla fark etmiş, pişmanlık göstermiş, hüsnüniyetle beraber yanıldığını kabul etmiştir.
7- a) Mason ve Dönmelerin güdümündeki, katı ve kasıtlı İslam düşmanı ve koyu Abdulhamit Han karşıtı İttihat ve Terakki cemiyetinin (Daha sonra Halk Partisine dönüşen zihniyet ve hareketin) safında yer alması, miting ve toplantılarına katılıp yıllar boyunca nutuklar atması ve taraftar toplaması,
b) Cennet mekân Abdulhamit Han gibi bir İslam kahramanı siyasi dehaya karşı tavır alması, Siyonist Yahudiler sinsi Ermeni ve Rum çeteleriyle aynı ağızla “Despotluk ve istibdatla” suçladığı Sultana saldırıp durması,
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…