”BAŞKAN”LIK SAPLANTISI VE ALLAH’IN İNTİKAMI
Başkanlığı Kazanmak Başka; Başta Kalmak ve Başarılı Olmak Başkaydı!
Hatırlayınız, ABD derin devleti sayılan Yahudi Lobilerinin güdümündeki New York Times: “Eğer Reza Zarrab tanıklık yapar ve ABD olaya karıştığı belirlenen Türk bankalarına karşı adım atarsa; bunun Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan için siyasi sonuçları olacağını” yazmıştı. İşin uzmanları biliyor ki, bu açıkça bir şantajdı ve çok ciddi ve caydırıcı belgelere dayanmış olmalıydı. Kulağı delik kulislere yansıyanlara göre, derin Amerika kanunsuz ve kaçak olarak 1 trilyon dolara yakın karşılıksız para basmış ve bunu Katar ve İran üzerinden, sözde altın-elmas ticareti kılıfıyla Türkiye’ye sokup aklamıştı. Reza Zarrab’ı ve Halk Bankası’nı da aracı olarak kullanmışlardı. Bu paranın 700 milyar dolar kadarı Türkiye, İran ve Katar’da kayıtlı çıksa da 200 milyar dolar kadarı kayıptı. Yanıtı aranan soru: Acaba bu kayıt dışı kayıp para, hangi yetkililerin ve yakın çevresinin adına, İsviçre gibi yabancı bankalara yatırılmıştı ve hangi özel-gizli kasalarda saklanmaktaydı? Yani derin Amerika hem kaçak ve karşılıksız milyarlarını aklamıştı hem de bu kirli işe bulaştırdığı yetkili insanların ve araçların haksızlık ve yanlışlıklarını belgeleyip, şimdi başka sinsi ve Siyonist amaçlarına razı etmek için bir şantaj unsuru olarak mı kullanmaktaydı?!
“Bunlar meselenin görünen yüzü! Bir de arka plandaki asıl gerçekler var! Oysa 15 yıllık AKP iktidarında 800 milyar dolarlık toplam ihale bedelinden havuza aktarılan ve Katar, Singapur ve Malezya bankalarına yatırıldığı ortaya çıkan, 200 milyar dolara yakın rüşvetin resmi belgeleri de ABD’nin elindedir artık! Şantaj amacıyla, yarı resmi olarak açıkladılar! Şimdi asıl mesele, o paraların Türkiye’ye “devlet baskısıyla” fakat “yabancı sermaye gibi” sokulmakta olması ve milletin tapularının, rüşvetten sağlanmış servetle bir-iki ailenin eline geçmesidir! Bu düzen, bugüne kadar fazla oy pusulası ve zarf basılarak sürdürüldü ama artık ayyuka çıktı, ABD’nin elinde Türkiye’ye karşı şantaj vasıtası oldu! Referandum hilesi, bu pisliği de yıkayabilir miydi, bu pisliğe de meşruiyet kazandırabilir miydi?”[1]
Acaba bu doğrultuda birilerine şu dayatmalar yapılmış mıydı?
1- Göstermelik, temelsiz ve projesiz bir ittifak kurduğunuz İran’ı satacaksınız…
2- Epey zamandır, kınadığınız ve karşı çıktığınız Suudi Arabistan’a yaklaşacaksınız…
3- ABD, İsrail, Mısır ve Suudi Arabistan’ın gizlice anlaştıkları ve hazırlıklara başladıkları “Bütün Filistinlilerin Sina Çölü’ne taşınması” planına dolaylı destek sağlayacaksınız…
4- ABD’nin, Suriye’nin kuzeyinde oluşturulan PYD bölgesinin özerkliğini resmen tanıma girişimine, lâfzen atıp tutsanız da, fiilen razı olacaksınız…
Ve zaten terör örgütü YPG’nin ana gövdesini oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) komutan yardımcısı, “Suriye’de elde ettikleri toprakları sonuna kadar savunacaklarını ve bu maksatla 50 bin kişilik bir ordu hazırlayıp donattıklarını” açıklamıştı.
İngiliz Times gazetesi, Suriyeli Kürtlerin bölgedeki politik ve askeri anlamda son pozisyonuna ilişkin derleme bir haber yayımlamıştı. Haberin, bölgedeki Kürt hareketi içinde etkili olan bir dizi isimle konuşarak hazırlandığı vurgulanmıştı. Haberde, SDG güçlerinin ülkenin yüzde 25’lik bir bölümünü elinde tuttuğu ve 50 bin civarında askeri bulunduğu yer almıştı. Gazeteye konuşan Suriye Demokratik Güçleri komutan yardımcısı Abdül Kadir Effedili, Türkiye’yi kastederek “Koalisyonla yan yana savaşarak özgürleştirdiğimiz şehirlerimizi tehdit edebilecek tüm güçlere karşı ordumuzu yeniden kuruyoruz” diye küstahlaşmıştı.
Bunların karşılığında ise:
a) Sizler makamlarınızı koruyacaksınız.
b) Kayıp milyar dolarların deşifre edilme riskinden kurtulacaksınız.
c) Halkbank Genel Müdür Yardımcısını kurban sunup harcayarak kendilerinizi aklayacaksınız.
d) Türk bankalarına yönelik 40-50 milyar dolarlık para cezalarıyla bu badireyi atlatmış olacaksınız…
e) Ancak iç siyaset malzemesi olarak, ABD ve İsrail aleyhine kurusıkı konuşmakta serbest bırakılacaksınız…
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…