BARNABAS İNCİLİ; HZ. MUHAMMED VE MEHDİ MÜJDESİ
Eskiden sadece “geçmişin tarihi” yazılır, yorumlanır ve ders çıkarılırdı. Ama günümüzde artık, “geleceğin tarihi” de yazılmakta ve ona göre tedbirler alınmaktadır. Geçmişin tarihi de, geleceğin tarihi de, büyük ölçüde tahmin ve ihtimal üzerine bina edilir. Ne geçmişte ki olayların, ne gelecekte olacakların hepsini, nedenleri ve neticeleri ile birlikte tam ve doğru olarak bilmemiz mümkün değildir. Ancak yeterli tespitleri yapmamız ve gerekli tedbirleri almamız bakımından, hem geçmişimizi hem de geleceğimizdeki muhtemel gelişmeleri, tahmini de olsa bilmemiz gerekmektedir. Ve özellikle siyaset bilimcilerin, devrim ve değişim öncülerinin, geçmişe bakarak geleceği şekillendirmesi, muhtemel gelişme ve değişmeleri olabildiğince isabetli tahmin edip ona göre tedbir ve teoriler geliştirmesi, başarı ve bereketin en önemli unsurlarından birisidir.
Kesbi İlim (çalışarak, okuyup araştırarak kazanılan ilim) geçmişte cereyan eden olayların bıraktıkları izleri incveleyip “tarihte neler olduğunu çözmek” ve onlara dayanarak da “gelecekte neler olacağını keşfetmektir” diye tanımlanabilir. Yani ilim bir tür gayb biliciliğidir ve kaşifliktir desek yeridir.
Mesela, yarın saat 20.02’de güneş İstanbul’da yeni batmış olacaktır. Bunu biliyoruz.
Nasıl biliyoruz?
Çünkü şimdiye kadar yaz-kış güneşi izledik, farklı vakitlerde doğduğunu ve battığını tesbit ettik. Yıllarca yaptığımız gözlemlerde bunları öğrendik. İşte bu gayb değildir. Çünkü güneşin hareketi “hesabî”dir, “gaybî” değildir.
Oysa, ‘yarın şu kadar kg yağmur yağacak’ diyecek kimse yoktur; ‘yarın sağanak yağmur yağacak’ diyebilirsin ama kilogramını veremezsin. Çünkü bu Allah’ın ilminde ve takdirindedir bilemezsin. İlim işte bunları bilmektir.
Tarih ilmi de geçmişte cereyan eden olayları inceler, “geçmişte şunlar yaşandı ve şu sonuçlar ortaya çıktı” ‘bu bilgilere istinaden bundan sonra da şu olacaktır’ denir. Ama tarihe istinaden ‘gelecekte şöyle olacaktır’ diye tahmin yürütmek çok daha zor bir meseledir. Çünkü sosyal konularda “hesabî” olanların yanında “gaybî” olan pek çok olay vardır. Ve bize gizlidir. Bununla beraber “ihtimali ve tahmini hesaplar” da kesine yakın bilgiler verebilir. Örnek olarak, bin iki yüz defa zar atsam, “yek” gelme ihtimali her seferinde altıda bir olduğu için iki yüze yakın bir sayı elde ederiz denilebilir.
Tarih kitaplarına çok şaşırtıcı uydurmalar girmiştir. Örnek olarak iki tarih kaynağını ele alalım. Eskiden kalma bir “Heredot Tarihi” var, bir de “Tevrat” vardır. Heredot tarihini Tevrat’ı taklit ederek yazmıştır. İyonya siteleri o zaman Yahudilerle meskun idi. Yunanlılar tüm faaliyetleri Tevrat’tan yani Yahudilerden öğrenmişlerdir. Bununla beraber Tevrat’ta anlatılanlar bire bir “tarih” tir, Heredot’un anlattıkları ise bire bir “efsane” dir.
O halde, gerek geçmişi doğru öğrenmek gerekse geleceği doğru tahmin etmek için Tevrat’ı ve Kur’an’ı çok iyi okumak ve doğru yorumlamak gerekir. Tevrat’ta elbette tahrifat ve değişmeler görülmektedir. Kur’an ise mücmeldir. Olayları çok kısa ve kapalı nakletmektedir. Onlar birbirini teyid ediyorsa, işte o konuda şüphe etmememiz gerekir. İlim böyle elde edilir.
“Bugünlerde “bir kitap” okuyoruz…
Kitabın iddiası şu: Dünyadaki olaylar dinlerden kaynaklanır… Kötülük ve iyilik, savaş ve barış zaten vardır; dinleri ve dinlerin yetiştirdiklerini onlar kullanmaktadır…”
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…