Azeri- Ermeni Çatıştırılmasının Anlamı: BOP’UN SON AŞAMASI; TÜRKİYE PARÇALANMALIDIR!
AKP iktidarının basiretsizlik ve beceriksizliği ve Siyonist odakların güdümündeki Amerika’nın BOP hedefli bilinçli şeytani stratejileri sonucu bütün komşularıyla sorunlu hale getirilen Türkiye son olarak Azerbaycan’dan işgal ettikleri Karabağ çatışmaları üzerinden Ermenistan’la da başı belaya sokulmaya çalışılmaktadır. Ermenistan’la Azerbaycan’ın birden bire savaşın eşiğine taşınması ve karşılıklı saldırıların başlatılması, Türkiye’yi kuşatma ve kışkırtma amaçlıdır. Daha önceki kırmızı çizgilerini yani Milli menfaatlerini tepeleyerek Irak’ın parçalanmasına ve Barzani Kürdistanı’nın fiilen tanınmasına mecbur bırakılan AKP iktidarı, şimdi de Suriye’nin parçalanmasına ve Rojava Kürdistan’ının kurulmasına razı ve hazır olmaya zorlanmaktadır. “Ya dediklerimizi yapacak, bizim politikalarımıza ayak uyduracaksın veya dört yandan kuşatılacak ve bütün komşularınla boğuşturulacaksın” tehdidiyle hizaya sokulmaya çalışılan Türkiye artık bir dönüm noktasındadır ve tarihi bir karar aşamasındadır. Ya milli ve haysiyetli bir duruşla yeniden tarihi misyonuna sahip çıkacak ve lider ülke konumuna taşınacak veya ABD ve İsrail’e boyun eğip özerklik kılıflı bölünmeye razı olacaktır.
Ermenistan Azerbaycan savaşını kim kızıştırmaktaydı?
Ermenistan Azerbaycan savaşı giderek kızışmaktaydı. Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki çatışmaların Dağlık Karabağ’ın başkenti Hankendi’ye sıçramasından korkulmaktaydı. Azerbaycan, askeri birliklerine Hankendi’ye saldırı için hazırlık emri vermiş durumdaydı.
Ermenistan Azerbaycan savaşında tansiyon bir yükselip bir alçalmaktaydı. Dağlık Karabağ bölgesinde Azeri ve Ermeni güçler arasında çatışmalar devam ederken taraflardan karşılıklı tehditler yağdırılmaktaydı. Ermenistan çatışmaların ‘topyekûn savaşa’ dönüşebileceğini ve Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığını tanıyabileceğini söylerken, Azerbaycan Dağlık Karabağ’ın başkenti Hankendi’yi hedef almaya başlayabileceğini açıklamıştı. 1 Nisan’da başlayan ve hala devam eden çatışmalarda her iki taraftan da hayatını kaybedenlerin sayısı toplamda 46’ya ulaşmıştı. Dağlık Karabağ Cumhuriyeti üzerinde hem Ermenistan hem de Azerbaycan hak iddiasında bulunmaktaydı. Oysa uluslararası alanda Dağlık Karabağ, Azerbaycan toprağı olarak tanınmaktaydı.
TSK ile mutabakatından sonra Erdoğan’la kim uğraşıyorsa Aliyev’le de onlar mı uğraşmaktaydı?
TANAP diye bilinen ve Hazar’ın doğalgazını Gürcistan-Türkiye üzerinden Avrupa’ya ileten 11 milyar Dolar’lık projenin temeli 2015’te atılmıştı, 2018’de devreye girdiğinde dünya enerji dengeleri değişmiş olacaktı. Azerbaycan biraz daha kalkınacak, Türkiye’nin stratejik öneminde artış yaşanacaktı. Merhum Haydar Aliyev’in deyişiyle, “Bir millet iki devlet” gerçeği bir kez daha dosta-düşmana ispatlanacaktı. Ankara patlamasından sonra uçağına atlayıp soluğu Türkiye’de alan, Erdoğan ile o hepimizi duygulandıran kucaklaşmayı dünyaya gösteren Aliyev, neden bütün bunları yapmıştı?.. Türkiye-Azerbaycan kardeşliğini baştan beri istemiyorlardı. Komşusunun topraklarının yüzde 21’ini işgal etmiş Ermenistan’a sınırlarımızı açmamızı istemeleri, iki kardeşin arasına soru işaretleri sokma çalışmalarıydı. Bakü’de iki güçlü lobi oluşturup, (biri Rusya severler ekibi, diğeri ABD-İsrail hattında şekillendirilen ve artık hepimizin yakından tanıdığı “devlete sızmacılar” heyeti) ikili ilişkileri zehirleme gayreti de bundandı. Putin, meseleden memnun değil, bütün Türkiye-Azerbaycan ortak projelerinde yer alan Gürcistan’ı 2008 saldırısıyla cezalandırmaya çalışmış, şimdi Ermenistan’ı kullanarak müdahale zemini yaratmaya mı uğraşmaktaydı? Obama-Cameron-Netanyahu üçgeni, iki Türk devletinin birlikte yükselişine taktik olarak karşı değil ama, stratejik olarak bu gücün “kontrol edilebilir liderler”in elinde olmasından yanaydı, Erdoğan-Aliyev kardeşliği buna uygun bulunmaktaydı”[1] diyen yandaş yazar AKP’nin Ermenistan açılımlarını nasıl da unutmuşlardı. “Artık gözler bir kez daha Kafkaslara çevrilmiş durumdaydı. Yukarı Karabağ’da Azerbaycan ve işgalci Ermeni-Rus kuvvetleri arasında başlayan savaş, Ortadoğu merkezli bir seyir izleyen güç mücadelesinin Avrasya’nın derinliklerine doğru kayacağıyla ilgili mesajlar taşımaktaydı. Rus yakın çevresini hedef alan bu yeni süreç, Rusya’nın niçin Suriye’den kuvvetlerini apar topar çekmeye, buna karşılık Ermenistan’a yığınak yapmaya başladığıyla ilgili soruya da büyük ölçüde cevap sayılırdı. Kafkaslardaki “Son Kalesi”ni tahkim eden Rusya, Azerbaycan-Ermenistan arasındaki bu savaş ile kendisi üzerindeki savaşı cephe olarak burada karşılamaya çalışmaktaydı.
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…