ATATÜRK’LE İLGİLİ ÖNEMLİ VE GİZEMLİ BİR RÜYA [1]
Erbakan Hocamız tarafından defalarca ve çok önemli ortamlarda dile getirilen ve aslında levha halinde yazılıp asılması ve üzerinde kafa yorulması gereken şu vecizeleri, maalesef yeterince anlaşılmış sayılmazdı:
“Bir kimse, Malazgirt’te inanışının şahlanışını yaşamadan; Kosova’da, Niğbolu’da bir kılıç olup parlamadan; Ulubatlı Hasan olup İstanbul’u fethetmeden, Sultan Fatih olup atını denize sürmeden; Kanuni olup şanlı ordularıyla Avrupa’nın içlerine yürümeden… (Çanakkale’de) Seyit Çavuş olup 250 kiloluk mermiyi ‘Ya Allah!’ diyerek namluya sürmeden… Bir insan (Kutlu Kurtuluş Savaşı’mızın ilk büyük zaferi sayılan ve Mustafa Kemal’in komutasında yapılan) Sakarya’nın siperlerine girmeden ve (bizzat kendisinin büyük bir dirayet ve cesaretle tarihi harekât ve çıkarma emrini verdiği) Kıbrıs’ta düşman tahkimatının arasından geçmeden, Milli Görüş’ün ne olduğunu anlayamaz!” sözleri, Kahraman Ordumuzun değerini ve Milli Görüş düşüncesini çok güzel anlatmak yanında, Şanlı Çanakkale savunmamızın ve Sakarya Meydan Savaşı’mızın Kutlu Komutanı Mustafa Kemal’i de sitayişle anmaktadır. Erbakan Hocamızın, Millî Görüş’ün ne olduğunu anlayabilmek için sıraladığı tarihi olayların içerisinde, özellikle Şanlı Sakarya Muharebesi’ni, dolayısıyla onun Komutanı Mustafa Kemal’i hatırlatmasının hikmetini merak edip durmaktaydım. Çünkü bizlere Atatürk çok farklı ve aykırı anlatılmıştı… Hatta Atatürk’ten nefret etmeyi, sanki imanın şartı gibi aşılamışlardı. Oysa Erbakan Hocamız, bizzat Mustafa Kemal’in katılıp destansı kahramanlıklar ortaya koydukları ve komutanlığını yaptıkları Çanakkale ve Sakarya savaşlarının Millî Görüş şuuruyla kazanıldığını ve bunları kavramadan Millî Görüş’ün anlaşılamayacağını vurgulamaktaydı. Allah razı olsun, Ahmet Akgül Üstadımız; “Bizim Atatürk” kitabıyla, kasıtlı olarak gizlenmiş hatta kirlenmiş tarihi gerçeklere projektör tutmuşlardı. Ama birtakım noktaların daha da açıklanması lazımdı, çünkü bazı sorular hâlâ kafamızı kurcalayıp durmaktaydı. İşte böyle bir sırada Aziz Erbakan Hocamız rüyada teşrif buyurmuşlar ve şunları aktarmışlardı:
Daha önce rüyamda Aziz Erbakan Hocamızın, Mustafa Kemal Atatürk’le ilgili yaklaşımlarını ve yine Atatürk’ün şahsiyeti ve güzel özellikleri ile ilgili konuştuklarını görmüştüm, ama oturup yazacak kadar hatırlayamamıştım… 29.12.2022 tarihinde Aziz Erbakan Hocamız, bir önceki rüyada Atatürk’le ilgili anlattıklarına ilave ve ilginç detaylar kattıklarından dolayı önemine binaen bunları yazıyorum.
Rüyamda: Aziz Erbakan Hocamızla birlikte, Duatepe’de, Sakarya Meydan Muharebesi’nin yapıldığı alanda oluyoruz. Erbakan Hocamız yere bağdaş kurup oturuyorlar, benim de oturmamı emir buyuruyorlar. Mübarek gözleri karşıya, boşluğa dalıyor. Uzun uzun karşıya bakıp düşündükten sonra Erbakan Hocamız: “Sana Mustafa Kemal Atatürk’le ilgili birkaç olay anlatmıştım, hatırlıyor musun? Biz (mana âleminde ve ruhlar ikliminde) kendisini, aynı anda yedi cephede mücadele yönetirken geldik gördük. Tam da şu an oturduğum yerde kendisi bağdaş kurup oturmuştu; elinde bir dürbün, az önce Benim dalıp gittiğim karşı mevzilere bakıyor ve düşmanın durumuna göre strateji geliştiriyordu. Yüzünde büyük bir acı vardı, ayağa kalkamayacak kadar rahatsızdı. ‘Niçin Hocam?’ diye sorarsan, bir gün evvel bir başka cephede (Polatlı tepelerinde) çok yakınına düşen bir bombanın etkisi ile atı yalpalamış, Atatürk atın üzerinden düşmüştü. Sonunda Ankara Sıhhiye Hastanesi’ne götürülünce, doktorlar iki kaburgasının birden kırıldığını söylemişler ve en az iki ay istirahat edip tedavi görmesi gerektiğini belirtmişlerdi. Eğer hastanede kalıp tedavi ihtimalini seçseydi, hiç kimse kendisini yadırgamazdı. Fakat O: ‘Tüm milletim yedisinden yetmişine ayrı bir cephede vatan müdafaası için çırpınırken, ben istirahat edemem!’ dedi.” Doktorların ve silah arkadaşlarının tüm uyarı ve zorlamalarına rağmen trene bindi, Polatlı’ya kadar trenle geldi. Sonra şu an bulunduğumuz yere, Duatepe mevkiine çıktı ve bizzat birliklerini buradan yönetti. İki kaburgası da kırık olduğu için ayakta duramıyordu. Altına keçi kılından dokuma bir örtü serdiler. Örtünün üzerinde, düz duramadığı için sağ tarafına doğru yatık bir vaziyette oturdu. Çektiği acılar yüzünün her karesine yansımış bir halde savaşı yönetmeye devam etti.
..
TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ…