Askerimize Düşmanlık; Düşmanlarımıza Askerliktir! TSK’DA ”TESVİYE” Mİ, ”TASFİYE” Mİ AMAÇLANMIŞTI?
Tesviye: Düzeltme, aynı seviyeye getirme, gedikleri ve pürüzleri giderme anlamındadır.
Tasfiye ise; kökten temizleme, varlığına son verme ve devre dışına itme ve tamamen etkisizleştirme manasındadır.
Şimdi CIA organizeli ve destekli FETÖ darbe girişimi nedeniyle TSK içinde ve diğer devlet müesseselerinde bir “tesviye”; yani pürüzleri ve parazitleri temizleme, yeni düzenlemelere gitme, orduyu asli gövdesine ve görevine yöneltme girişimleri mutlaka lazımdır, kaçınılmazdır. Bir vücuttaki kanser urlarının ve kangren çıbanlarının kesilip atılması, bünyeye zafiyet değil kuvvet kazandırır. Ancak, “TSK’da yeniden yapılanma ve darbe yollarını tıkama bahanesiyle TSK’nın resmen olmasa da, fiilen ve fonksiyon itibariyle “tasfiye”sine ve etkisiz, yetkisiz ve işlevsiz hale getirilmesine yol açacak:
● Subay ve Astsubay yetiştiren bütün askeri liselerin kapatılması, yani subaylık ve kurmaylığa fikren ve fiilen (psikolojik ve pratik) hazırlık yollarının tıkanılması..
● Daha da beteri, Harp Okullarının da kaldırılıp, üniversite mezunlarından imtihanla subay ve kurmay ihtiyacının karşılanma heves ve hesapları
● Bunlara karşılık; Emniyet Müdürlüğüne imtihanla 3 bin (3000) komiser yardımcısı alınarak “Amirlik” stajından sonra göreve atanması adımları…
● Ve OHAL kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname ile Jandarma Genel Komutanlığı’nın ve Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın İçişleri Bakanlığı’na bağlanması…
Bütün bunlar acaba:
1- TSK’nın kökünü kurutup; ilgisiz ve bilgisiz sivil makamlar güdümünde, beceriksiz ve deneyimsiz ellerde aciz ve çaresiz konuma taşınmasına sebep olmaz mıydı?
2- Bu girişimler, “Askerin güdükleştirilip, polisin güçlendirilmesi” şeklinde özetlenecek Siyonist projelerin ve hıyanet merkezlerinin işini kolaylaştırmaz mıydı?
3- Ve hele; baş yandaş yazarlardan İbrahim Karagül’ün (Yeni Şafak): “Türkiye’yi Kıyamet Savaşına zorluyorlar!” başlığı altında anlattığı, “Amerika’nın, Haçlı Avrupa’nın ve hatta NATO’nun, PKK, FETÖ, IŞİD üzerinden Türkiye’yi zayıflatma ve sonunda topyekûn bir hücumla hezimete uğratma” planlarının uygulamaya başlandığı ve son aşamasına yaklaşıldığı bir ortamda, TSK’yı böylesine köksüz ve güçsüz bırakacak girişimler, sadece gavurların ve düşmanlarımızın işine yaramaz mıydı? Bu yöndeki niyet ve gayretler, cahili bir gafletle mi, yoksa bilinçli bir hıyanetle mi ortaya atılmaktaydı? Evet ve elbette TSK bünyesinde çok titiz ve dikkatli bir ameliyat lazımdı, ama bu bahane ile vücudun hayati organlarını kesmek herhalde cinayetten farksızdı!?..
“Milli Ordu”dan “Parti Kolluğu”na geçiş hazırlığı mıydı?
Bu konuda çok ciddi ve endişe verici kaygılarımız vardı. Çünkü bizdeki, CIA-MAAT’ın başlattığı 15 Temmuz darbe girişimine benzer bir süreç 1991’de Rusya’da tezgâhlanmış, Ordu ikiye ayrılmış ve ardından Sovyetler dağılıp parçalanmıştı. Şimdi, daha önce Siyonist Sermaye spekülatörü ve darbelerin gizli direktörü George SOROS’un güdümündeki TESEV’in “Jandarma ve Sahil Güvenlik İçişlerine bağlanmalı, TSK’da mecburi askerlik kısaltılmalı, Kuvvet Komutanları Milli Savunma Bakanlığına bağlanmalı ve ülke tamamen profesyonel sınır sivil-polis teşkilatının korumasına bırakılmalı” şeklindeki sinsi ve şeytani teklif ve talimatlarının bugün AKP iktidarınca ortaya atıldığını görünce kafalarımız daha bir karışmış ve kuşkularımız artmıştı. Acaba, FETÖ’cü vatan haini CIA ajanlarından kurtulduğumuzu sanıp avunurken, yoksa ülkemiz daha tehlikeli bir girdaba mı kaydırılmaktaydı? Yani Türkiye; “Yılandan kurtulduğumuzu sanırken, çıyanın ağzına mı sokulmaktaydı?”
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…