Anasayfa Genel ALLAH’A KUL OLMAYAN, DAVASINA ER OLAMAZ!..

ALLAH’A KUL OLMAYAN, DAVASINA ER OLAMAZ!..

Yazar: yonetici
0 Yorum 144 Görüntüleyen

Değişmeyen söz, değiştirilemeyen ilke: “Her şeyi Allah rızası için yapıyorum…”

Zannedilmesin ki bu söz, ilk defa 1978 yılında MSP kongresinde ifade edilmiştir. Bu ikrar, bütün Nebîlerin, velîlerin, Allah (CC) ve Peygamber (SA) dostlarının, halis ve muhlis iman ehli müminlerin “Bezm-i elest” teki kabul ve ikrarlarının tekrarıdır: Allah’a ve O’nun gönderdiklerine kusursuz iman ve onlarla amel…

Bu şiarın sahibi hocamız onun için diyordu ki: “Her şeyi Allah rızası için yapıyorum…”

“Her şeyi Allah rızası için yapmak” Bezm-i elest’teki kabul ve ikrarın gereği idi. Ruhların yaratılışında yani “kalu-bela”da verilmiş bu “ahid” kim bilir, bu günlere gelinceye kadar, “gereğini ifa” kimler tarafından ihmal ya da ihlal edilmiştir?..

Mevtine saf bağlayan, gıyabında el açıp dua eden milyonlar göz yaşlarıyla sulayıp besledikleri “amin” ve hıçkırıklarıyla şahadet ederek diyorlardı ki: “Şâhit ol Yâ Rab!.. Şahit ol yâ Rab!.. Şahit ol yâ Rab… Biz şahadet ederiz ki hocamız her şeyi Senin rızan için yaptı!..”

Hayatının her kesitinde sadece “Allah rızası” vardı. “Millî Görüş” derken de o rızayı kastediyordu.

Millî Görüşü anlamayı ve Milli Görüşçü olmayı şöyle tarif ediyordu: “…Herhangi bir kimse Malazgirt’te inanışının şahlanışını yaşamadan; Kosova’da, Niğbolu’da bir kılıç olup parlamadan; Ulubatlı Hasan olup İstanbul’u fethetmeden; Sultan Fatih olup atını denize sürmeden; Kanunî olup şanlı ordularıyla Avrupa’nın içine yürümeden; Seyit çavuş olup 250 kiloluk mermiyi ‘yâ Allah’ deyip topun namlusuna sürmeden; bir insan Sakarya’nın siperlerine girmeden; Kıbrıs’ta düşman tahkimatının arasından geçmeden Milli Görüş’ün ne olduğunu anlayamaz!..”

“Milli Görüş’ün mânâ ve mahiyetini bihakkın anlamadan da Milli Görüşçü olunamaz!..”

Hayat tarzını, ifade üslubunu, çok yakından tanıyanlar biliyorlardı ki  O, Cenabı Allah’ın istediği biçimde inandı, inandığı biçimde yaşadı, yaşadığı biçimde de gerçek aleme hicret etti. “Bu hicret, dosta hicret” idi…

İslam aleminin mazlum ve mağdurlarından olan hocamız, Rabbı’mıza şöyle tazallüm-ü halde bulunuyordu:

“Eli boş varılmaz varılan yere;

Boş gelmedim yâ Rab, ben suç getirdim.

Dağlar çekemezken o ağır yükü;

İki kat sırtımda pek güç getirdim…”

Evet… O, Rabbı’na giderken sadece sözleriyle iki büklüm değil; fiziki yapısıyla da iki büklümdü. Âşikâr ki, Rabbim O’nu son yolculuğunda da yalandan, riyadan, olduğu gibi görünmemekten, göründüğü gibi olmamaktan korumuştu… Ve O, ümmetin derdiyle iki büklümdü…

O, İslam’ın ışığında bize hep rehber oldu. Dünya ömrü nihayete erse de, telkin ve tavsiyeleriyle rehberliği devam etmektedir. “Allah yolunda öldürülmüş olanlar için ‘ölü’ demeyin; onlar hayattadırlar da siz farkında değilsiniz…”

Mutlu yoldaki işaret taşlarından birkaç örnek vermek gerekirse:

“… Namaz dinin direği cihad ise zirvesidir…”

“Bizim davamızda kimse kendisi için yaşamaz, herkes kardeşi için yaşar; kişisel menfaati yok etmenin en kolay yolu budur…”

“Müslüman, Hakkın hâkimiyeti için motor, şerrin hakimiyetini önlemek için de  fren  olmak zorundadır…”

“İman varsa, imkân da vardır; Milli Görüşçü asla vazgeçmez…”

“Milli Görüşçü bu Milletin inancıdır, tarihidir, kimliğidir, ruh köküdür…”

“Kelime -i şahadet getirmekle her işimiz bitmiyor, tam aksine, kulluk imtihanımız yeni başlıyor. Yani kelime-i şahadet, bir nevi, Kur’an programıyla yapılan kulluk imtihanına giriş belgesidir…”

“Cihad, Kur’an nizamını kurmak ve yürütmek için var gücümüzle çalışmaktır…”

“Biz seçimler için değil, gelecek nesiller için çalışıyoruz…”

“İslamsız bütün nimetler ve saadetler eksiktir ve yetersizdir. Bundan dolayıdır ki, ‘bu gün dininizi ikmal ettim ve nimetlerimi tamamladım…’ ayeti en son indirilmiştir…

 

” Elveda canım efendim elveda!..”

(……..                      …….              ……..)

Sen ki bir ömrü bitirdin bize hep rehber olup,

Cümle âlem hüsn-i ahlâkına hayran… Elvedâ!..

Tâ ebed-müddet ölümsüz yeni bir yurda giden,

Âh eden dostlarının gözleri giryân… Elvedâ!..

Mânevî gölgeni lütfet, korusun tâ haşre kadar.

Arz-ı tâzîm ederiz, sahibi meydân… Elvedâ!..

Terk edip gittin efendim, bizi üzdün, mutlu git.

Bekliyor zâtını Peygamber-i Zîşân… Elvedâ!..

(Y. H)

Hocam, makamın aliyyülâ’lâ, dostun ise kullukta kusur etmemeye ömrünü vakfettiğin Zülcelal olsun!..

Âmîn!.. Sad hezârân âmin!..

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi