Anasayfa » ALIŞKANLIK, EN YAYGIN TUTSAKLIKTIR

ALIŞKANLIK, EN YAYGIN TUTSAKLIKTIR

Yazar: yonetici
0 Yorum 274 Görüntüleyen

ALIŞKANLIK, EN YAYGIN TUTSAKLIKTIR

Alışkanlık ve davranışlar insanın kendisini tanımasına imkân veren bir aynadır. Pek çok alışkanlık zamanla insanı esir almakta ve bağımlılık kıskacı altında kıvrandırmaktadır. Yalancılık, hava atmacılık, laf taşımacılık ta aynen sigara alışkanlığı gibi sonradan bulaşmakta ve irademizi zayıflatmaktadır.

Alışkanlık demirden dar gömlek gibidir ve çıkarılması giderek zorlaşmaktadır.

Alışkanlıkların esaret zinciri, önce duyulmayacak kadar hafif başlamakta, sonradan kırılmayacak kadar güçlü olarak insanı sarmalamaktadır. Hatta Yüce Dinmiz, ibadetlerin bile her an şuurla ve huzurla yapılmasını istemekte, bunların binlerce kez taklit edilip tekrarlanarak, ruhsuz bir alışkanlık haline getirilmesine karşı müminleri uyarmaktadır.

“Yazıklar olsun şu namaz kılanlara ki, onlar namazlarının (anlamından ve amacından) gaflettedirler ve sade (şekilci ve taklitçi bir) riyakârlık (gösteriş) içindedirler.” (Maun: 4,5,6) ayetleri bu durumu hatırlatmaktadır. Öyle ya, İstanbul Kapalı Çarşıda, lüks baskılı özel Kur’an-ı Kerim ciltlerine ve rahle üzerine, gümüş kabartmalı süsleme ayet ve hadisler yazan Ermeni Ararat usta ile bu ayetleri ve ilahileri kıvırtmalı makamlarla ve yüklü paralar karşılığında sosyete toplantılarında okuyup pazarlayan, ama bu ayetlerin emir ve yasaklarını açıklamaktan korkan ve kendisi de uygulamayan Hafız-Mevlithan Murat Hoca’nın; isimleri ve resmi dinleri farklı da olsa, alışkanlıkları ve hayata bakış açıları ve istismar araçları aynıdır.

Sonradan edinilen korkular bile bir nevi alışkanlıktır ve kendi kuruntularımıza tutsaklıktır. Başarısız olma korkusu, işten atılma korkusu, karısı veya kocası tarafından ihanete uğrama korkusu, çeşitli hastalıklara yakalanma korkusu, hatta her an düşman hücumuna maruz kalma, deprem felaketiyle karşılaşma korkusu bunların bazılarıdır.

Örneğin tarihimizde Osmanlı Akıncılarının Orta Avrupalılar üzerinde bıraktığı korku efsanevi boyutlara ulaşmıştır. Akıncılardan korunmak için Avrupalılar hususî dualar uydurmuşlardır. Bu ‘akıncı duaları’ Avrupa şiirinde ayrı bir tür ortaya çıkarmıştır. 1930 yılında bile Avusturya’da ağlayan çocukları ‘sus, Türkler geliyor!’ cümlesiyle korkutulduğu anlatılmaktadır.”[1]

Viyana’daki St. Stephan katedralinin kulesinde, 1534’de ihdas edilmiş, Osmanlı akıncılarının yaklaştığını görüp çan çalarak Viyanalılara haber vermekle görevli bir memuriyet, ancak 1956’da Viyana Belediye Meclisi’nce “artık bir Osmanlı tehlikesi kalmadığından ve bu görevin lüzumu ortadan kalkmıştır” resmi kararı ile sonlandırılmıştır.[2]

Oysa karşınıza bir zorluk ve korkulu durum çıktı mı, şikâyet etmek ve ürkmek yerine, bilakis Allah’a şükretmek lazımdır. Çünkü bize zekâmızı işletmek, kuvvetimizi göstermek ve cesaretimizi sergilemek fırsatı sunulmaktadır.

İmandan ve İslam’dan nasipsiz Batı Medeniyeti, lüzumsuz ihtiyaçların sonsuz sayıda artmasına ve kalabalıkların bu lüks ve fantezi ihtiyaçlara bağımlılığına yol açmıştır.

Peki, ruhlarımızı karartan ve vicdanlarımızı sıkıştıran bu alışkanlık ve bağımlılıklardan nasıl kurtulacağız?

Her şeyden önce örnek alınacak ve terbiyesine ihtiyaç duyulacak olan birisi lazımdır.

 

..

 

MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi