Âlim ve Fadıl İnsan MOLLA BAHRİ HZ.LERİ
Muhterem, muttaki; ilmiyle amil
İsmi Bahri, ilmi; bahri ummandır!
Edep erdem ile, insanı kamil
Ender bir şahsiyet, rehber gümandır!
Tahsil talim etti, ilmi şeriat
Erbabı zikirdir, ehli tarikat
Cehdü ibadetle, nuri hakikat
Eylemiş tecelli, fadlı Rahmandır!
Nefsin tepeledi, oldu Haydari
Erbakan’a sadık, buldu Hak yâri
İnşallah cennette, görür didari
Şeriat tarikat, Onda harmandır!
Mücahit müderris, layıktır izzet
Binler talebeye, verdi icazet
Kanaat ehlidir, çeker riyazet
Bil Ledün ilmine, hak tercümandır!
Dönmedi davadan, görse de cefa
Hakta sabitkadem, ahdine vefa
Umarız yoldaşı, Ashabı Suffa
Seyda’nın sohbeti, derde dermandır!
Hatır kıymet için, iş bu satırlar
Nurlu yüzün gören, Hakkı hatırlar
Sahibin tekmeler, huysuz katırlar
Nankörün çelmesi, kati yamandır!
Sen şerre maniydin, hayra delalet
Kadrini bilmedik, hakkın helal et
Halk hidayet verip, alır dalalet
Hak batıl karışmış; vah, toz dumandır!
Âlimler gidince, âlem göçüyor
İslam yozlaşıyor, ahlak çöküyor
Bidat batağında, iman çürüyor
Kimi Karun olmuş, kimi Haman’dır!
Cenneti Alaya, girsin sorgusuz[1]
Yaşasın huzurla, dertsiz kaygusuz
Sözlerim anlamaz, cahil duygusuz
Bizim bin canımız, dosta kurbandır!
Ahmet Hoca sakın, Hak yoldan cayıp
Dünyalık kazanmak, en büyük kayıp
Ne gafil yatarsın, ayıptır ayıp
Din elden gidiyor, Ahir zamandır!
[1] “İşte o gün insan ve cinden (bazı seçkin kullarına) günahından sorulmaz” (Rahman Suresi ayet:39)