Not: Bu Yazı seçimden iki gün önce hazırlanmıştır.
AKP Mİ, YOKSA TÜRKİYE Mİ KORUNMALIDIR?
Din istismarcılarının ortak özelliği “fasık ve münafık” olmalarıdır. Yani Din, bunlar için amaç değil, bir araç’tır. Asıl gayeleri ve gayretleri ahiret değil, dünyadır. “Şiddetli azap dolayısıyla vay o kafirlerin haline, (ki onlar) dünya hayatını ahirete tercih ederek (zalim yönetimleri destekleyen) ve insanları (aldatıp) Allah yolundan çeviren (ve İslam gerçeğinin) eğrilmesini isteyen ve bu yüzden sinsi bir sapıklık içine düşen kimselerdir” (İbrahim:3-4) ayetlerinde bile bile makam menfaat hırsıyla, dünyayı ahiretten öne alan ve Din istismarıyla Haktan ayrılan ve halkı saptıran gizli inkârcıların (münafıkların) durumu anlatılmaktadır. Şeytani merkezler uzun yıllar Türkiye’de halkın dinini değiştirmeyi ve dejenere etmeyi amaçlayan despot’ları yönetime getirip Cumhuriyeti yozlaştırdı. Ama Milli Görüş ve Erbakan sayesinde toplumun gözü açılınca bu sefer dini istismar ve suiistimal eden sözde demokratları iktidara getirmeye mecbur kalmışlardı. Yani İslam’ın gerçeği ve Adil Düzeni yerine, Siyonist-kapitalist sömürü sistemlerini şekilci ve Avrupa birlikçi sahte dincilerle sürdürmeyi amaçlamışlardı.
AKP kadrolarının, öyle Allah rızası ve hizmet aşkıyla bir araya geldiklerini sanmak büyük bir yanılgıydı. Bunları makam ve menfaat hırsı ve Hak Davaya hıyanet ortaklığı bir araya toplamıştı. “Kendi aralarındaki (gizli çıkar) çatışması pek şiddetli durumdadır. Sen onları birlik sanırsın, oysa kalpleri paramparçadır” (Haşr: 14) ayeti bu gibileri anlatmaktadır. Bunlar birbirlerinin ayağını kaydırmak ve intikam almak için fırsat kollamaktadır. Sn. Recep T. Erdoğan’la hemşerisi Mustafa Baş’ın RP listesinden tercihle kazanması üzerine belden aşağı seçim kavgalarını ve daha sonra AKP’deki yağlı-ballı ortaklıklarını hatırlatmak lazımdı.
AKP’nin kurucu ağabeylerinden bilinen Bülent Arınç, katıldığı bir televizyon programında: ‘Bugüne kadar söylemediğim bir şey var’ diye söze başlamış. TRT de dahil birçok televizyon kanalının kendisine ambargo koyduğunu açıklamıştı. “Heyecanımı kaybettiğimi de söyleyebilirim. Birilerine olan sevgimi de biraz kaybetmiş olabilirim” diyen Arınç, “İnsan yol arkadaşını çok iyi seçmeli” diyerek başta Cumhurbaşkanı, bazı AKP kurmaylarından dert yakınmıştı.
“Abdullah Gül de benim gibi yapacak. AKP için duada bulunacak. Yalnız şununla bizi imtihan etmeye çalışmasınlar: “Onlar zaten böyle bir şey yapmazlar” diye üstümüze geliyorlar. Ama: ‘Zaten bunların toplumda bir karşılığı yok. Bir araya gelseler ne olacak, parti kursalar ne olacaklar’ demeye kalkarlarsa başka türlü bir tepki verebiliriz. Bizim nefsimize kötü gelecek şeylerle bizi imtihan etmesinler” diyen Bülent Arınç, nedense arsızlaşmaya başlamıştı.
“Ah Arınç, ah.. Güzel hatıralarla anılmak dururken, gerek var mı idi, seçime günler kala bu şekilde ekrana çıkmaya.. Sana o mikrofonu uzatanlar dostça uzatmıyorlardı. Onlar dün seni “asabi, aşırı dindar” diye suçlayanlardı. Sözü nerede, ne zaman ve kime söylediğiniz de, nasıl söylediğiniz de önemli ve anlamlıydı. Arınç bunu bilmeyecek biri değil. Ama sanırım öfkesine yeniliyorlardı”diye yakınan Dilipak gerçek ayarlarının ve ayıplarının ortaya çıkmasından mı korkmaktaydı?
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…