AHİRZAMANDA DİN ASLINA DÖNECEKTİR
Peygamberimizin hadislerinde ahir zamana yönelik bildirilen bir başka haber ise, İslam`dan uzak din anlayışının tamamen ortadan kalkışıdır. Altınçağ`da Peygamberimizden sonra gelişen bidatlarla dolu İslam anlayışı tamamen düzelecek ve din aslına dönecektir. Hadislerde bu konu ile ilgili olarak, ahir zamanda kaldırılmadık bidatın kalmayacağı ve “aynı peygamber gibi dinin icablarının yerine getirileceği” ifade edilmektedir.
Bilindiği gibi Peygamberimizin ve sahabelerin vefatından sonra dinin içine Kuran ile taban tabana zıt hurafeler, ibadet şekilleri sokulmuş, Resulullah adına sayısız hadisler, hükümler uydurulmuştur. Ve bunların birçoğu günümüze kadar gelmiştir. Yüzyıllar süren bu süreç içinde samimi Müslümanlar bunları elden geldiğince ayıklayarak, dinin aslını ayakta tutmaya çalıştılarsa da, bugün İslam adına ortaya atılan birçok konunun Kuran`da yerinin olmadığı açık bir gerçektir.
Hiç şüphesiz neyin dine uygun olup neyin olmadığı konusunda başvurulabilecek tek kaynak Kuran`dır. Dolayısıyla ahir zamanda dine sonradan ilave edilmiş hurafeler, Kuran ölçü alınarak, birer birer uygulamadan kaldırılacaktır. Ancak bu şekilde gerçek din ortaya çıkacaktır.
Bugün birçok kişi din olarak babalarından, dedelerinden gördükleri İslam anlayışını benimsemiş durumdadır. Bir kısım dindarlar da, din karşıtları da İslam olarak bu dini ölçü almaktadırlar. Oysa sözkonusu geleneksel din anlayışının, Kuran`daki İslam`la çelişen pek çok yönü vardır. Bu geleneksel din anlayışı, asılsız efsanelerden, sayısız batıl inanç ve törenlere kadar uzanan çok fazla ayrıntıya sahiptir. Bu geleneğin takipçilerinden din adına pek çok hikaye, kıssa, menkıbe dinlemek mümkündür. Ancak bu kişilerin ağızlarından Kuran ayetleri ve onların hikmetlerine yönelik tek kelime dahi çıkmaz. Bugün halk arasında dindar olarak bilinen pek çok insanın Kuran ayetleri konusunda oldukça bilgisiz olması, durumun çarpıklığını ortaya koymaktadır. Ne yazık ki bu kişiler Kuran`ı rehber edinmek yerine, belli bir geleneğin getirdiği kalıpları esas almaktadır. Böyle olunca da Kuran ayetleri hakkında düşünmek, onlardaki hikmetleri anlamaya çalışmak gibi bir kaygıları olmamakta, Kuran`dan uzaklaşarak ayrıntılar içinde boğulmaktadırlar. Oysa Kuran`ın gözardı edildiği bir ortamda gerçek anlamda İslam`ın bilinmesi ve yaşanması imkansızdır. Nitekim Kuran`da bildirildiğine göre, ahiret günü Peygamberimiz kendi ümmetinin “Kuran`ı terk ettiğini” söyleyecektir:
Ve elçi dedi ki: “Rabbim gerçekten benim kavmim, bu Kur`an`ı terkedilmiş (bir kitap) olarak bıraktılar.” (Furkan Suresi, 30)
Kuran`ı bırakıp, ondan yüz çevirenleri ise Allah şöyle uyarmaktadır:
Sana geçmişlerin haberlerinden bir bölümünü böylece aktarıyoruz. Gerçekten, sana katımızdan bir zikir verdik. Kim bundan yüz çevirirse, şüphesiz kıyamet günü o, bir günah-yükü yüklenecektir. Onda ebedi olarak kalıcıdırlar. Bu, kıyamet günü onlar için ne kötü bir yüktür.[1]
Birçok insanın İslam`dan uzak durmasının ana sebebi dinin olduğundan çok farklı biçimde sunulmasıdır. Pek çok kişi, bu geleneğe dayalı dinin bir takım mantıksızlıklara dayalı olduğunu, sayısız çelişki içerdiğini fark edebilmekte, doğruların ortaya çıkarılmasını beklemektedir. Nitekim Allah ahir zamanda dini aslına döndürecek ve Kuran ahlakını hakim kılacaktır. O dönem geldiğinde, insanların Allah`a yakınlaşmasını, Ve İslam’ın yaşanmasını engelleyen tüm bu çarpıklıklara son verilecek, dinin aslında olmayan, sonradan ilave edilmiş birçok hurafe, inanış ve ibadet şekilleri İslam`dan temizlenecektir.
Altınçağ`da yaşanacak çok önemli başka bir olay, dinin aslına döndürülmesinde samimi Müslümanların çabası ve gayretidir. Bu dönemde İslam alemi içindeki ihtilaflar, ayrılıklar ortadan kalkacaktır. İslam tarihinin en büyük alimlerinden biri olan Muhyiddin Arabi “Fütühat-ül Mekkiye” isimli eserinde bu konuda şu tespiti bildirmiştir:
Hz. Mehdi; Dini peygamberin zamanında olduğu gibi aynen uygulayacak. Yeryüzünde mezhepleri kaldıracak. Halis hakiki dinden başka hiçbir mezhep kalmayacaktır.
İçinde bulunduğumuz dönemde, Müslümanların en temel konularda bile ihtilafa düştükleri açık bir gerçektir. Kuran`da ise dinde ayrılığa düşülmemesi emredilmektedir:
İşte sizin ümmetiniz bir tek ümmettir ve Ben de sizin Rabbinizim; öyleyse benden korkup-sakının. Ancak onlar, işlerini kendi aralarında (farklı) kitaplar halinde böldüler; her bir grup, kendi ellerinde olanla yetinip sevinmektedir.[2]
Ki onlar Kur`anı parça-parça kıldılar.[3]
O: “Dini dosdoğru ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin” diye dinden Nuh`a vasiyet ettiğini ve sana vahyettiğimizi, İbrahim`e, Musa`ya ve İsa`ya vasiyet ettiğimizi sizin için de teşri` etti (bir şeriat kıldı). Senin kendilerini çağırdığın şey, müşriklere ağır geldi. Allah, dilediğini buna seçer ve içten kendisine yöneleni hidayete erdirir.[4]
Bu, Allah`ın Kitabı şüphesiz hak olarak indirmesindendir. Kitap konusunda anlaşmazlığa düşenler ise uzak bir ayrılık içindedirler.[5]
Kuran`da, İslam`ın yaşanması çok kolay bir din olduğu, hükümlerin çok açık ve net olduğu da bildirilmektedir. Nelerin hatalı nelerin doğru olduğu, hangi davranışların cennete hangilerinin cehenneme götüreceği çok açık biçimde Kuran`da anlatılmıştır:
Kuran`da insanlar için gereken her türlü bilginin bulunduğu birçok ayette vurgulanmıştır:
… Biz Kitap`ta hiçbir şeyi noksan bırakmadık, sonra onlar Rablerine toplanacaklardır.[6]
… Biz Kitabı sana, herşeyin açıklayıcısı, Müslümanlara bir hidayet, bir rahmet ve bir müjde olarak indirdik.[7]
Böylece biz onu, Arapça bir Kur`an olarak indirdik ve onda korkulacak şeyleri türlü şekillerde açıkladık; umulur ki korkup-sakınırlar ya da onlar için düşünme oluşturur. (Taha Suresi, 113)
Andolsun, biz bu Kur`an`da, belki öğüt alıp-düşünürler diye, insanlar için her bir örnekten verdik.[8]
Allah, Kendi koyduğu kurallar haricinde din adına hükümler icat edenleri ise şöyle uyarmaktadır:
Ey iman edenler, Allah`ın sizin için helal kıldığı güzel şeyleri haram kılmayın ve haddi aşmayın. Şüphesiz Allah, haddi aşanları sevmez.[9]
Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolayısıyla şuna helal, buna haram demeyin. Çünkü Allah`a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz Allah`a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa ermezler.[10]
…Allah`ın kendilerine rızık olarak verdiklerini haram kılanlar elbette hüsrana uğramışlardır. Onlar, gerçekten şaşırıp sapmışlardır ve doğru yolu bulamamışlardır.[11]
İslam`ın yaşanması son derece kolay bir din olduğunu Allah başka ayetlerinde şöyle bildirmiştir:
… O, sizleri seçmiş ve din konusunda size bir güçlük yüklememiştir…[12]
Allah, hiç kimseye güç yetireceğinden başkasını yüklemez…[13]
…Allah (ağır yükleri) sizden hafifletmek ister: (Çünkü) insan zayıf olarak yaratılmıştır.[14]
Allah size güçlük çıkarmak istemez, ama sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimeti tamamlamak ister. Umulur ki şükredersiniz.[15]
Hz. Muhammed hakkındaki aşağıdaki ayette, peygamberin geliş amaçlarından birinin insanların üzerindeki ağır yükleri ve zincirleri indirmek olduğu belirtilmektedir:
Onlar ki, yanlarındaki Tevrat`ta ve İncil`de (geleceği) yazılı bulacakları ümmi haber getirici (Nebi) olan elçiye (Resul) uyarlar; o, onlara marufu (iyiliği) emrediyor, münkeri (kötülüğü) yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indiriyor. Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır.[16]
Andolsun ki Allah, mü`minlere içlerinden, kendilerinden olan bir elçi göndermekle lütufta bulunmuştur. Onlara ayetlerini okuyor, onları arındırıyor ve onlara Kitabı ve hikmeti öğretiyor. Ondan önce ise onlar apaçık bir sapıklık içindeydiler.[17]
Gerçek din ise, yukarıdaki ayetlerde de haber verildiği gibi kolaylık üzere kuruludur. Peygamber Efendimiz de pek çok hadisinde insanlara zorluk çıkartılmaması gerektiğini belirtmiştir:
Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz. Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.
Allah beni ruhbaniyetle görevlendirmedi. Allah yanında dinin hayırlısı kolay tevhid yoludur.
Dinde aşırılıktan sakınınız. Sizden öncekiler ancak bu yüzden helak oldular.
Altınçağ, Allah`ın emrettiği gerçek dinin eksiksiz olarak yaşanacağı bir dönem olacaktır. Din samimi Müslümanlar tarafından aslına döndürülecektir.
[1] Taha Suresi, 99-101
[2] Muminun Suresi, 52-53
[3] Hicr Suresi, 91
[4] Şura Suresi, 13
[5] Bakara Suresi, 176
[6] Enam Suresi, 38
[7] Nahl Suresi, 89
[8] Zümer Suresi, 27
[9] Maide Suresi, 87
[10] Nahl Suresi, 116
[11] Enam Suresi, 140
[12] Hac Suresi, 78
[13] Bakara Suresi, 286
[14] Nisa Suresi, 28
[15] Maide Suresi, 6
[16] Araf Suresi, 157
[17] Al-i İmran Suresi, 164