AHED SULTANIM!
Ahmet
aynasında, Ahed cilvesi
Muhammed’de
kâmil, zâhir olansın
Kesret
kitabında, vahdet cümlesi
Kudreti
sınırsız, kâhir olansın…
”Zâtını Zâtına, mir’at” yaptığın
Kur’an’ı
dosdoğru, sırat yaptığın
Sevdiğin
aşkınla, Ferhat yaptığın
Sübhânım
kusurdan, tâhir olansın…
”Sen atmadın; Allah, attı” buyurdun
Bu can
kulağıma, hikmet duyurdun
Gerçek
sahibisin, her iki yurdun
Türlü
yaratışta, mâhir olansın…
Resul’e
temsilci, Mehdi-i Kebir
Necmüddin
eyledi, Hâkim-ü Habir
Tayin
takdir eden, Cenâb-ı Câbir1
Uyumaz
yorulmaz, Sâhir2 olansın…
Yarattın
mekânı, bütün ezmânı
Eşyada
tezahür, kıldın esmânı
Muannid
münafık, hâlâ hasmâni
Rahman
Rahim Evvel, Ahir olansın…
Yer gök
san’atındır, ibret mahaldir
Çün
Zâtını idrak, aklen muhaldir
”Fenâfillâh; bekâ, billâh” bu
hâldir
Damlaydım
karıştım, Bâhir olansın…
İmtihana
koydun, kulun izlersin
”Bâtın”sın
her şeyde, sırrın gizlersin
Aşikâr
olursun, can tazelersin
Yeryüzü
bahçende, sâhir olansın…
Tecelli
tahtında, Ahmet Sultanım
Bütün
âlemlere, rahmet Sultanım
Medet ve
inayet, lütfet Sultanım
Hamd ile
övülen, Fâhir olansın…
1- Câbir: Yıkılmış
ve dağılmış şeyleri kudretiyle tamir eden. Kırık gönülleri sarıp sevindiren.
Karar verdiğini zorla yerine getiren Allah.
2- Sâhir: Uyumayan,
seher ehline tecelli buyuran.