ADİL DÜZEN İNKILABI VE YAYILMA ŞANSI
Milli Görüş Medeniyeti’nin Yayılma Şansı ve Stratejisi
Beklenen değişim ve dönüşümle birlikte, adım adım yürürlüğe konacak olan Adil Düzen’in uygulanması sonucu oluşacak Milli Görüş Medeniyeti’nin, sadece ülkemizde ve bölgemizde değil, aynı zamanda bütün yeryüzünde hızla yayılacağı, bütün insanlığı etkisi altına alacağı ve çok mutlu ve muhteşem bir dönemin başlayacağı beklenmektedir.
Milli Görüş Medeniyeti’nin yayılma şansını artıran başlıca etkenler ise şunlardır:
1- Komünist ve kapitalist sistemlerin iflası ve bütün insani değerlerin imhası: Siyonizm’in güdümündeki emperyalist batı medeniyetinin, maneviyatı inkârcı ve ahlâki değerlere karşı isyancı bir düşünceye dayanması ve ekonomik ve sosyal dengeyi de bir türlü sağlayamamış olması, Milli Görüş Medeniyeti’ne bir nevi zemin hazırlamıştır.
2- BM ve NATO gibi kuruluşların çifte standartlı ve art niyetli olduklarının ve artık dünya barışını sağlayamayacaklarının kesinlikle anlaşılması: Bosna, Çeçenistan, Azerbaycan, Cezayir, Sudan, Keşmir, Ruanda, Kosova ve özellikle Filistin olaylarında, Irak ve Afganistan saldırılarında, Birleşmiş Milletler’in çaresizliği ve hatta zalim ve saldırganlara tarafgirliği, itimat ve itibarını tamamen bitirmiş, İslam Birleşmiş Milletleri ve İslam Savunma Paktı gibi yeni oluşumlar artık ihtiyaç haline gelmiştir.
3- Batılı insanın tamamen yozlaşması ve kendi değerlerini savunma ve bu uğurda sıkıntı ve zorluklara katlanma yeteneğini kaybetmiş olması:
Bütün manevi değerlerinden ve ölüm ötesi (ahiret) düşüncesinden tamamen yoksunlaşan ve yozlaşan batılı insan, İslami güçlere ve gelişmelere karşı başlatılacak saldırı ve savaşlara katılma ve bu uğurda fedakârlıklara katlanma duygusunu çoktan yitirmiştir… Şehvetin, lezzetin ve servetin esiri olmuş bu uyuşuk ve pısırık insanların, Hak’kı ve adaleti hâkim kılma arzusuyla ve insanlığa hizmet duygusuyla dopdolu olan şuurlu Müslümanların karşısında tutunmaları imkânsız gibidir.
Ve hele Birleşik İslam Güçleri ve Müslümanların yıllardır gizlice ürettikleri bilinen üstün teknolojileri karşısında, önce korku ve telaş, sonra da çaresizlik içerisinde teslimiyet göstereceklerdir.
4- Siyasi ve ekonomik yönden İslam Birliği’nin muazzam bir güç oluşturması:
Üstad Bediüzzaman’ın: “Bu zamanın en büyük farz vazifesi İttihad-ı İslam’dır. (İslam Birliği için çalışmaktır…)
Onun için (bu konuda) tembellik (göstermek)le günahınız büyüktür. Ve (şayet İslam Birliğini kurmak için çalışırsanız o takdirde) iyiliğiniz ve haseneniz (sevap ve şerefiniz) de gayet büyük ve ulvidir. Hususan (özellikle) kırk-elli sene sonra Arap (ve Türk) taifeleri Cemahir-i Müttefika-i Amerika (Amerika Birleşik Devletleri) gibi, en ulvi (yüksek) bir vaziyete girmeye (yıllardır) esarette kalan hâkimiyet-i İslamiyeyi, eski zaman(da olduğu) gibi küre-i arzın nısfinde belki ekserisinde (yeryüzünün yarısında belki çoğunda) tesisine (İslam Birleşmiş Milletlerinin kurulmasına) muvaffak olmanızı rahmet-i İlahiden kuvvetle bekliyoruz.”[1]
“İnşallah-u Taala Cemahir-i Müttefika-i İslamiye (İslam Birleşik Cumhuriyetleri) de meydana gelecek ve İslamiyet dünyaya hâkim ve hükümran olacaktır.”[2] diye kuvvetle ümit ettiği ve müjde verdiği, Milli Görüş’ün Muhterem Liderinin de İslam Birliği’ni (İttihad-ı İslam’ı) oluşturmak üzere;
a- Siyasi yönden “İslam Birleşmiş Milletleri
b- İktisadi yönden “İslam Ortak Pazarı”
c- Askeri yönden “İslam Savunma Paktı”
d- Bilim ve teknoloji yönünden “İslam İlim ve Kültür İşbirliği Teşkilatı”
e- Para birliği yönünden “Ortak İslam Dinarı” gibi evrensel dayanışma unsurlarının plan ve projelerini bitirdiği, ön hazırlık ve alt yapı hizmetlerini hazır hale getirdiği bu mutlu ve muhteşem oluşumlar karşısında, hiçbir hain güç tutunamayacak ve “Hak gelince, bâtıl zail olacaktır.”
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…