Abdülhamid, Atatürk ve Erbakan’ın Ortak Tarafları
ve
ILIMLI İSLAMCILARIN ÇİFTE STANDARDI
Engin Ardıç denen zavallı arsız: “1974’te Kıbrıs’a yapılan askeri harekât ertesinde kalıcı bir siyasi çözüme ulaşmak mümkünken, bunun iç politika malzemesine çevrilmesi ile Kıbrıs’ın ‘çözümsüz sorun’ olarak Türk dış politikasının ipoteği haline dönüştürülmesinin hesabını siyasetçilerden sorabildik mi?” diye yazan sevgili ağabeyi Mehmet Barlas’a hak verip şunları zırvalamıştı:
“Ama bunun için gerek Ecevit’in gerekse Erbakan’ın “politikacı” değil “devlet adamı” olmaları şarttı…” (23 Mart 2016 Sabah) “Ecevit’ten Başbakan değil, ancak Sanskrit edebiyatçısı olabileceğini” söyleyip bu rüşveti kelâm lafından sonra “Erbakan da Ecevit’i yıpratmak için “Milletimiz Kıbrıs’ın tamamını istiyor” sözleriyle yangına körükle gidiyordu” diyerek hiç utanmadan tarihi gerçekleri çarpıtıyor ve Hoca’ya iftira atıyordu. Hem Mehmet Barlas hem Engin Ardıç aslında Kıbrıs’ı Yunanistan’a bırakmak ve AB sevdasıyla Türkiye’yi de Avrupa’ya bağlamak isteyen aslı ve astarı malum takımdandı. Şimdi bunlara hatırlatmak lazımdı; oldukça dirayetli ve cesaretli bir Başkanınız varken, ne bekliyorsunuz, haydi şikâyet edip durduğunuz bu sorunları çözmenin tam zamanıydı… Haydi sıkıyorsa yapın! Elinizi bağlayan mı vardı? Oysa siz KKTC’yi satmak ve yok saymak anlamındaki; Güney Kıbrıs Rum kesimini Adanın tek meşru temsilcisi olduğunu kabul edip AB kriterlerine uymak için fırsat kollayan takımsınız! İşte Ege ve Akdeniz’deki tavizleriniz de bunun kanıtıydı.
Bu bitmeyen Erbakan hıncınızın ve Erdoğan aşkınızın altındaki niyetinizin karşılığını mutlaka bulacaksınız! Yoksa Erbakan’ın Şanlı Kıbrıs Zaferi’ne öncülük yapmasının ve Siyonist Yahudi tezgâhını deşifre edip gün yüzüne çıkarmasının acısı mı hâlâ sizi böyle kıvrandırmaktaydı? Bu AKP ve Erdoğan hayranlığınız da zaten bunların, Erbakan’ın Siyonizm’in zulüm saltanatını yıkacak tarihi projelerini askıya aldıklarından kaynaklıdır. E. Milli Eğitim Bakanı ve AKP kurucularından Hüseyin Çelik, Erdoğan’ın kendisini yeni partiye davet ettiğinde;
“Ben, kurulacak partinin Milli Nizam, Milli Selamet, Refah ve Fazilet partilerinin devamı veya başka bir versiyonu olması halinde böyle bir partinin içinde yer almayacağımı; ancak merkezde, ayakları geniş basan, dini değerler üzerinden değil, demokratik değerler platformunda siyaset yapan bir partinin kurulması halinde severek böyle bir oluşumun içerisinde yer alacağımı söyledim. Kurulması gereken partinin olması gereken ve olmaması gereken özellikleri ile ilgili bazı detaylar dile getirdim. Sayın Erdoğan bana; “Kurmak istediğimiz parti, tam da sizin bu çerçevesini çizdiğiniz partidir” dediğini kişisel internet sitesinde açıklamıştır. (Bak: 23 Mart 2016) Bu itiraflar, Erdoğan’ın Erbakan’ın Milli Görüş ve Adil Düzen projelerini askıya alma ve Siyonizm’in hedeflerini kolaylaştırma karşılığı iktidara hazırlandığının da kanıtıdır.
PKK ile Barış Sürecini Vatan gazetesine değerlendiren Marmara Bölgesi’nin Akil İnsanlar Heyeti üyesi ve eski Zaman gazetesi yazarı Mustafa Armağan, Abdullah Öcalan’ın “İslam söylemine” değiniyordu. Dini söylemler konusunda Öcalan’ın samimi olup olmadığını bilmediğini söyleyen Armağan, “hangi siyasetçinin dini kullanmadığını?” sorup Atatürk’ü örnek gösteriyor, yani samimiyetini sorguluyordu. Daha sonra Zaman gazetesinde: “Balıkesir Zağanos Paşa Camiinde, bir çarşamba günü, önce Kemal Paşa’nın büyük bir cemaatle öğle namazını kıldığı, ardından şehitlerin ruhlarına mevlit okunduğu, sonra ise şu konuşmayı yaptığı kesinlik kazanıyordu.[1] Gazi, Fatih Sultan Mehmet’in kayınpederi Zağanos Paşa’nın yaptırdığı camide bizzat minbere çıkarak şu girişi yapmıştır: “Millet, Allah birdir. Şanı büyüktür. Allah’ın selameti, atıfeti ve hayrı üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri Cenab-ı Hakk tarafından insanlara hakâyıkı (gerçekleri) tebliğe memur ve resul olmuştur.”
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…