ABD’NİN 3. DÜNYA SAVAŞI HAZIRLIĞI
VE
AKP’NİN SEÇİM HAZIMSIZLIĞI
ABD Başkanı manyak ve mostra Donald Trump’ın 9 Ekim’de Türkiye’nin Suriye’de Barış Pınarı Harekâtı’na başladığı gün Sn. Erdoğan’a yazdığı bir mektubu Amerikan basını 16 Ekim akşamı yayınlamıştı.
Trump’ın Erdoğan’a ‘Suriye’de PKK’lılarla anlaşmayı’ tavsiye ettiği mektubu, şantajın, skandalın ve küstahlığın çok ötesinde bir utanç vesikasıydı. Çünkü Trump’ın mektubu Erdoğan’ın şahsında Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Aziz Milletimize yönelik bir hakaret hezeyanıydı. Söz konusu mektupta Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hitaben “Sen binlerce kişinin katledilmesinden, ben de Türk ekonomisinin yok edilmesinden sorumlu olmak istemem. Sert bir adam olma! Aptal olma! Seni daha sonra arayacağım.”ifadelerini kullanacak kadar zıvanadan çıkmıştı. “Dünya tarihinde; İlk defa Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve Cumhurbaşkanlığının şahsi manevisine, her türlü diplomatik ve kişisel nezaket sınırlarını hiçe sayan böyle bir hakaret yapılmıştı” saptamaları haklıydı. Ama Sn. Erdoğan’ın neden anında tepki koymadığını ve devlet yönetiminin bu durumu örtmeye çalıştığını anlamak imkânsızdı. Bu saygısızlığın, bu küstahlığın resmi düzeyde de asla karşılıksız kalmaması lazımdı. Amerikan basını 16 Ekim akşamı ABD Başkanı Donald Trump’ın 9 Ekim’de, yani Türkiye’nin Suriye’de Barış Pınarı Harekâtı’na başladığı gün yazdığı bir mektubu yayınlar yayınlamaz, Türkiye’de yer yerinden oynaması lazımdı. Trump, Erdoğan’a Suriye’de PKK’lılarla anlaşmayı tavsiye ettiği mektubunu, “Sert adam olma! Aptal olma!”cümleleriyle tamamlamıştı. Henüz kimse tarafından yalanlanmayan bu mektup utanç verici bir skandal ve küstahlıktı. Ne diplomatik ne kişisel nezaket kurallarına uyan bu haddini aşan mektup, Türkiye Cumhuriyeti’nin şimdiye dek karşı karşıya kaldığı en kötü hakaret sayılmalı ve en net ve sert biçimde yanıtlanmalıydı.
Bu skandal mektuba, Erdoğan’dan 17 Ekim sabah saatleri itibarıyla henüz resmi yanıt çıkmamıştı, ama CNN Türk’e konuşan Cumhurbaşkanlığı kaynakları, mektubun “çöpe atıldığını” en iyi yanıtın ise aynı gün saat 16.00’da başlatılan askeri harekât olduğunu söylemekle halkımızı avutmaya çalışmışlardı. Aynı gün Ankara’daki ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ve ekibiyle yapılacak görüşmelerde onlara bazı uyarıların yapılması da asla yeterli olmayacaktı. Mektuptaki skandal sadece Türkiye Cumhurbaşkanına karşı kullanılan saygısız üslupla sınırlı sanılmasındı. Mektuptan, Trump’ın 9 Ekim günü YPG şefi “General Mazlum” ile görüştüğü, ondan aldığı bir mektubu da Erdoğan’a gönderdiği de anlaşılmıştı. “General Mazlum”, ya da Mazlum Kobani, Türkiye’nin terör eylemleri nedeniyle en çok arananlar listesinde yer alan PKK’lılardan Ferhad Abdi Şahin’in takma örgüt isimlerinden sadece birisiydi, bir diğeri de “Şahin Cilo” olmaktaydı. PKK sıralamasında en üstlerde dahi yer almayan YPG şefi, 2015’te ABD Özel Kuvvetler Komutanı Raymond Thomas’ın “YPG’nin PKK ilişkisi biliniyor, daha dostça bir isim bulun” demesi üzerine “Suriye Demokratik Güçleri SDG” ismini uyduran eşkıyaydı, bunu da Thomas 2017’de açıklamıştı.
ABD Başkanı Trump’ın 9 Ekim’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gönderdiği çok tepki alan mektup, Kremlin Sözcüsü Peskov tarafından bile hayretle karşılanmıştı.
Barış Pınarı Harekatı’nın başladığı gün ABD Başkanı Donald Trump’ın Türkiye Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan’a gönderdiği ortaya çıkan mektup için Kremlin’den yapılan yorumlar enteresandı: “Dili bakımından Trump için dahi ‘yeni ve düşük bir seviye’ sayılan mektup Erdoğan’a hitaben, “Sert adamı oynama! Aptallık etme! Seni sonra arayacağım.” gibi ifadeler içermesi şaşkınlıkla karşılanmıştı. Kremlin Sözcüsü Peskov konunun kendisine sorulması üzerine sızdırılan mektup hakkında; Böyle bir dil kullanımına devlet liderlerinin yazışmalarında nadiren rastlanacağı, bunun son derece olağandışı ve aşağılayıcı bir tavrı yansıttığını” vurgulamıştı. Şimdi Sn. Cumhurbaşkanımızdan, kurmaylarından ve yandaş yazar ve yorumculardan, en azından Rus Peskov kadar ciddi ve cesaretli bir yanıt beklemek herhalde hakkımızdı.
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…