ABD İstihbarat Raporuna Göre: TÜRKİYE’NİN BÖLÜNMESİ VE BÖLGE HARİTASININ DEĞİŞMESİ
ABD’deki istihbarat kuruluşlarını bünyesinde toplayan Ulusal İstihbarat Direktörlüğü’ne bağlı, Ulusal İstihbarat Konseyi tarafından hazırlanan ”Küresel Eğilimler 2030: Alternatif Dünyalar” raporunda, 2030 yılını bekleyen en iyi senaryo olarak: ABD, Avrupa ve Çin’in işbirliğinde ve tabi Siyonizm’in güdümünde bir dünya, en kötü senaryo ise, devletler arasında geniş çaplı ihtilafların oluşması, özellikle Türkiye-İran çatışması ve Güneydoğu Anadolu’yu da içine alacak bir Kürdistan’ın kurulması öngörülüyordu.
ABD’de 5 yılda bir yayımlanan raporda, 2030 yılına kadar dünyada tek bir ”hegamonik güç” yapısının kalamayacağı kaydediliyor ve dünya kamuoyundaki Amerikan gıcıklığı törpülenip halkların havası alınıyordu. Raporda, 2030 yılına kadar ki dünyayı şekillendirecek 4 ”büyük eğilim” olarak, ”bireysel güçlenme”, ”güçlerin yayılması”, ”demografik düzen” ve ”artan yiyecek, su ve enerji bağı” öne çıkarılıyordu. Bireylerin güçlenip öne çıkmasının ve tek kutuplu dünya sisteminin sonlanıp gücün devletler arasında yayılmasının, 1750’den bu yana gelen Batı’nın yükselişini tersine çevirip, küresel ekonomide Asya’nın ağırlığını tekrar düzenleyerek; uluslararası ve ulusal düzeylerde yeni demokratikleşme çağına öncülük ederek, dünyada çarpıcı etkiler yapacağı öngörüsünde bulunuyordu. Bütün bu yaldızlı laflar, Siyonist Yahudi hegemonyasını gizleme ve küresel sömürü saltanatını sürdürme palavraları oluyordu.
Rapora göre, 2030’a kadar uzanan dönemde dünyanın nasıl dönüşeceğini büyük oranda belirleyecek ”oyun değiştirici” öğeler olarak şunlar sayılıyordu:
. ‘Krize meyilli bir küresel ekonomi,
. Yönetim boşluğu ve artan çatışma ihtimali,
. Bölgesel istikrarsızlığın kapsamının genişlemesi,
. Yeni teknolojilerin etkisi,
. ABD’nin rolü ve müdahalesi,.
Bunlar sonucunda da olası ”alternatif dünya”lar şu başlıklar altında sıralanıyordu:
. Motorların aksaması,
. Füzyon,
. Şişeden cin çıkması,
. Devletten bağımsız bir dünya.
2030 öngörüsünde, ”büyük eğilimler” “Şeytani merkezlerin beyin eğitimi” anlamını taşıyordu!
Ayrıntılara bakıldığında, birinci büyük eğilim olan ”bireysel güçlenme”, önümüzdeki 15-20 yılda küresel orta sınıfın güç kazanmasını, fakirliğin azalmasını ve daha iyi sağlık ve eğitim koşullarını ifade ediyordu. En önemli ”büyük eğilim” olarak görülen bu eğilimin diğer tüm eğilimleri etkileyebileceği belirtiliyordu.
İkinci büyük eğilim olarak ”Gücün Yayılması”nda da dünyada artık hegamonik tek bir güç olmayıp, gücün, çok kutuplu dünyada koalisyon ve ağlar arası yer değiştirebileceği söyleniyordu.
Bu eğilimde, Çin’in 2030 yılında ABD’yi de geride bırakarak dünyanın en büyük ekonomisi olabileceği ifade edilirken, bu ortamda dünya ekonomisinin rahatlamasının, geleneksel olarak Batıdan çok, gelişmekte olan dünyanın ekonomisinin istikrarına bağlı olacağı öngörüsü yer alıyordu. Bu eğilimde, Çin, Hindistan ve Brezilya’nın yanı sıra, Türkiye, Nijerya, Endonezya, Kolombiya ve Güney Afrika gibi bölgesel aktörlerin de küresel ekonomi için önemli aktörler haline gelmesi bekleniyor, Avrupa, Japonya ve Rusya’nın ise küresel güç bağlamında 2030 yılına kadar gerilemeye başlayacağı tahmin ediliyordu.
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…