Anasayfa O Hep Haklı Çıktı Çoğu Gitti Azı Kaldı BİR İNÖNÜ ANALİZİ VE KEMALİZM SALGINI

BİR İNÖNÜ ANALİZİ VE KEMALİZM SALGINI

Yazar: yonetici
0 Yorum 279 Görüntüleyen

BİR İNÖNÜ ANALİZİ VE KEMALİZM SALGINI

        

Şunu peşinen vurgulayalım ki, İsmet İnönü hem Kurtuluş mücadelemizde hem de Cumhuriyet tarihimizde önemli yeri olan bir komutan ve devlet adamıdır. Ancak devamlı ve kasıtlı olarak aynı şey gibi gösterilmeye çalışılsa da, aslında Atatürkçülük ve Kemalizm, birbirinden çok farklı, ayrı ve hatta aykırı kavramlardır. Atatürkçülük; her bakımdan tam bağımsızlığı, milli ve yerli kalarak kalkınmayı temel alırken, Kemalizm, başta ABD olmak üzere, Batı emperyalizmine sığınmanın ve kapitalizme kapılmanın adıdır. Çünkü Kemalizm; Atatürk’ten sonra, CHP milletvekili ve sözde Profesör Yahudi Avram Galanti gibilerce uydurulup, makam hatırına masonların güdümüne alınan İsmet İnönü eliyle uygulatılmış ve Mustafa Kemal’in devamı ve davası gibi gösterilip, ama Onun aziz hatırasından intikam kastıyla hazırlanmış bir “karşı devrim” sahtekârlığıdır.

Zaten İsmet İnönü, ne siyasi, ne de askeri olarak, hiçbir zaman bağımsız bir Başkan ve kararlı bir Komutan sıfatını ortaya koyamamış; liderliğe değil, emirberliğe yatkın bir şahıstır. İşte Kemalizm, Atatürk’ün şaibeli ölümünden sonra, gizli Sabataist cunta ve Mason Localarınca, Mustafa Kemal tarafından yönetimden ve yetkilerinden uzaklaştırılmasının ve dışlanmışlığın intikam hırsıyla yanıp tutuşan İsmet İnönü’yü “2. Adam” rolüyle başa geçirerek, uyguladıkları despotizmin ve din tahribinin suçunu Atatürk’ün üstüne yıkma planı ve palavrasıdır. Atatürk’ün ismini duvarlardan indiren, resmini paralardan sildiren, Ona bir mezar yerini bile çok görüp yıllarca Etnografya Müzesi’nin küflü mahzenlerinde bekleten ve bütün devlet kadrolarını değiştirip hıyanetleri sebebiyle Atatürk’ün kovduklarını, hatta yurtdışından getirtip en önemli ve stratejik noktalara yerleştiren İsmet İnönü’nün bağlılık göstergesi de ve Atatürk’ün kapattığı kahpe ve mel’un Mason sürüsünün Kemalistliği de; Atatürk’ü dejenere etmenin ve milli hedeflerini değiştirmenin jelatinli kılıfıdır.

Kemalizm; Laikliği yanlış tanımlayıp yozlaştırarak iki yönlü din düşmanlığı yapmıştır:

1- İnönü’nün CHP’si maalesef dini ve manevi hayatı tamamen dışlamış, İslami olan her şeye saldırıp savaş açmıştır. Böylece, Atatürk’ün konjonktür gereği zahiren ve mecburen kabul ettiği, ama sürekli ertelediği ve ayakları yere basınca tam aksine hareketlere giriştiği; örneğin Filistin’de bir İsrail devleti kurulmasına ve Vahhabilerin Hz. Peygamberimizin kabrini yıkmasına karşı, İslam gayretiyle cesaretli ve etkili tepkileri tarihi belgelerde kayıtlıdır. Ancak Lozan’ın Türk Milletinin İslamiyet’ten tamamen koparılmasına yönelik gizli anlaşma maddelerini ise İsmet İnönü tatbikata başlamıştır.

2- Bu din tahribatını ve dindar halkımıza her türlü baskı ve barbarlığı acımasızca yürüten Kemalistler, bir yandan da, İslami kavram ve kurumların içini boşaltmak, Hristiyan kafalı Müslümanlar oluşturmak ve bugünkü ılımlı İslamcılığın temellerini atmak üzere, tamamen istismar ve suistimal amaçlı İmam Hatip Kursları ve İlahiyat okulları açmaya çalışmıştır.

Oysa Atatürk, İslam Dinini; hurafe ve bid’atlardan ve koflaşmış kurumlardan kurtarma, ruhsuz şekilcilik ve taklitçilik hastalığını kurutma, toplumu yaygın cehalet ve meskenet tuzağından çıkarıp müspet bilime ve imani bilince ulaştırma gayreti yürütürken, İsmet İnönü ve Kemalistler tam tersine, kabuk ve yamuk bir din anlayışını destekleyip, İslam’ın özünü çürütme ve kökünü kurutma gayesi gütmüşlerdir.

Bir internet sitesinde rastlamıştık:

1978 yılında Bursa Işıklar Askeri Lisesi’nde öğrenciyken o zaman okul komutanımızın 10 Kasım’da bize anlattıklarını aktarmak istiyorum. Törende Bursa Valisi de davetliler arasındaydı ve mutad olduğu üzere “karga kovalayan Atatürk”ten başlayıp “pembe boyalı ev”in ayrıntılarına kadar girmişti. Ardından okul komutanı kürsüye çıktı ve: “Sizlere pembe boyalı evden, kargalardan bahsedecek değilim evlatlarım” diye sözlerine başladı. Devamla: “Orman Çiftliğindeki bir akşam yemeğinde Atatürk çevresindekilere şu soruyu sormuş: “Ben öldükten sonra, benim için ne diyecekler?” Masada bulunanların tamamı, yağcılık yarışı yaparak şu türden cevaplar vermişler:

Kimi; “Büyük komutandı” diyecekler, derken, bir başkası; “Büyük insandı” diyecekler demiş. Bir diğeri; “Yeryüzüne gelmiş en büyük insandı” raddesine kadar ulaşırken, ötekilerden biri; “Son Peygamber makamındaydı!” diyecek kadar raydan çıkabilmiş. Atatürk bütün hepsinin yağcılığını ve abartılarını dinledikten sonra;

“Hiçbiriniz bilemediniz. Ne diyecekler biliyor musunuz? Eğer, etrafındakiler olmasaydı, daha büyük işler yapacaktı, diyecekler” demiş.”

Evet, bütün dâhi liderler gibi Atatürk’ün de en büyük talihsizliği yakın çevresindeki bazı kalitesiz, kabiliyetsiz ve sadakatsiz kimselerdir.

“İsmet İnönü’ye nesnel bakmak” başlıklı şu tarafsız ve tutarlı tespitler oldukça ilginç ve önemlidir.

 

..

 

MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi