Anasayfa Genel Pazarlık Partisi ve PALAVRA İKTİDARI

Pazarlık Partisi ve PALAVRA İKTİDARI

Yazar: yonetici
0 Yorum 236 Görüntüleyen

Pazarlık Partisi ve PALAVRA İKTİDARI

 

Abdurrahman Dilipak’la Ali Bulaç’ın “AKP bir Dış Projedir” itirafları

Bir öğretim üyesi/işadamının Çamlıca sırtlarından Marmara’ya bakan yamaçlarındaki villasında kamuoyunun yakından tanıdığı 5-6 gazeteci vardı. Mevsim, sonbahardı. Misafirler bahçede ve havuzun etrafında dolaşıp ayaküstü sohbet ettikten sonra bir üst kattaki geniş salona taşınmış, 100 metrekareye yakın salonun denize bakan taraftaki koltuklarına kurulmuşlardı. Toplantıyı organize eden eski gazeteci yeni siyasetçi kadın, sohbetin uygun bir yerinde şu soruyu ortaya atmıştı:

– AKP ile ilgili düşünceniz nedir? Biz yeni bir parti kurduk, bu parti ile ilgili yaklaşımınız nasıl?

Soru “ortaya karışık” misali herhangi bir kişiye yöneltilmeden atılmıştı. Ama İslamcı kesimce yakından tanınan ve belli çevrelerce “kanaat önderi” sayılan Abdurrahman Dilipak soruyu kendisine yöneltilmiş kabul edip söze başlamıştı: “AKP bir proje partisidir. 90’lı yılların ortalarına doğru Batı’da hazırlanıp Türkiye’de hayata geçirilmiş bir partidir.” deyip çıkmıştı. Abdurrahman Dilipak sadece İslamcı kesimin değil, AKP’lilerin de iyi bildikleri, “Abi” diye hitap ettikleri, partiye açıktan verdiği destekten dolayı da minnettarlık hissettikleri bir insandı ve şunları anlatmıştı: “Bakın 90’lı yılların ortasına doğru, siyasal İslam rüzgârları güçlü esmeye başladıktan sonra Türkiye’ye sık gidip gelinmeye başlanmıştı. ABD, İsrail ve İngiltere’den gelenlerdi bunlar. Kendileri ile işbirliği yapacak gruplar arıyorlardı. Farklı isimlerle görüşmeler yapılmıştı ve bizimle de temas kurmuşlardı. Görüşmelerde dile getirdikleri konu şunlardı:

– Biz Türkiye’de siyasal İslamcılarla çalışmak istiyoruz, çünkü yükselen trend siyasal İslam’dır. Erbakan Hoca bu yükselen trendin en iyi göstergesi konumundadır. Biz sizinle çalışmak istiyoruz. Bunun şartlarını gelin birlikte hazırlayalım.” diyorlardı. “Görüşülen isimler arasında Tayyip Bey ve Abdullah Bey de bulunmaktaydı. Hatta bu müzakere ekibinin içinde ben de vardım.”

Aynı villada bulunan gazeteciler Abdurrahman Dilipak’ı yakından tanıdıklarını sanmaktaydı. Hatta onun bazı karmaşık ilişkileri konusunda kafasında soru işaretleri de vardı. Ama hem “Erdoğan’ın Batı işbirlikçisi olduğunu söyleyip, hem de müzakere ekibinin içinde kendisinin de olduğunu itiraf etmesi” karşısında şaşkınlığa uğramışlardı. Dilipak, bu kez o görüşmelere şahitlik eden birinin adını açıklamıştı. Üstelik adını verdiği kişi de aynı villada bulunmaktaydı. Bakın bu görüşmelerin bir kısmının içinde Ali Bey de vardı” diyerek kocaman elinin başparmağı ile hemen yan tarafta oturan Ali Bulaç’ı gösteriyorlardı. Ali Bulaç da kafası ile onay işareti yapmıştı. Dilipak, “bu teklifin Milli Görüş lideri Necmettin Erbakan’a da yapıldığını, ama O’nun kabul etmeye yanaşmadığını” da açıklamıştı. Aslında bu görüşmelerde, Batılı muhataplar öyle diplomatik dil falan kullanmamıştı: ‘Bize düşen yükümlülükler’ ve ‘sizden beklentilerimiz’ diye bunları net bir şekilde ortaya koymuşlardı ve kendilerinin yapacaklarını şöyle sıralamışlardı:

 

..

 

MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi