Anasayfa » İsrail ve Barzani İşbirlikçisi Bir İktidar BAĞIMSIZ DIŞ POLİTİKAYI BAŞARIR MI?

İsrail ve Barzani İşbirlikçisi Bir İktidar BAĞIMSIZ DIŞ POLİTİKAYI BAŞARIR MI?

Yazar: yonetici
0 Yorum 307 Görüntüleyen

İsrail ve Barzani İşbirlikçisi Bir İktidar BAĞIMSIZ DIŞ POLİTİKAYI BAŞARIR MI?

 

ABD’nin 5 saat gecikmesi PKK’yı nasıl kurtarmıştı?

“14 Şubat 2016 tarihiydi. Türkiye, Fırtına obüsleriyle Suriye’deki Miniğ Hava Üssü’nü vurmaya başlamıştı. Türkiye’nin Miniğ Hava Üssü’nü vurmasının nedeni PKK-YPG’ye mensup teröristleri kaçırtmaktı. Miniğ Hava Üssü’nü ele geçirmeye çalışan YPG’liler, Fırtına obüslerinin etkili atışları karşısında zor durumda kalmıştı. Henüz ABD’li askerlerin YPG üniformasıyla dayanışma görüntüsü vermediği zamanlardı. O sırada; ABD’nin İncirlik Üssü’ndeki koordinasyon merkezinden “Miniğ Havaalanı’nın bulunduğu bölgede keşif amaçlı İHA uçuşu yapacakları, bu nedenle top atışlarının durdurulması” talebi ulaştı. Uçuşun 1.5 saat süreceği bildirilmiş, Türkiye top atışlarını durdurmuştu. ABD’nin 1.5 saat dediği keşif uçuşları o gün tam 5 saat sürmüştü. Böylece bu süreden yararlanan YPG’liler zayiat vermeden bölgeden kaçıp kurtulmuşlardı.

DAEŞ’le mücadele adına koalisyon oluşturmuşlardı. Türkiye, ABD ile 22 Temmuz 2015 tarihinde İncirlik Üssü’nü DAEŞ’le mücadeleye açmıştı. Türkiye, DAEŞ’e karşı Suriye topraklarında Fırat Kalkanı operasyonuna başlamıştı. El Bab’da bir günde 16 askerimiz şehit olmuş, ama DAEŞ’le mücadele adına İncirlik Üssü’nü kullanan ABD’den destek çıkmamış, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “Hava desteğinin verilmemesi kabul edilemez” diye sızlanmıştı. Ama El Bab operasyonunun başladığı 9 Aralık tarihinden bu yana, ABD’den destek alınamamıştı. Hani DAEŞ’le mücadele etmek için koalisyon güçleri oluşturulmamış mıydı? Biz El Bab’da DAEŞ’le savaştığımız halde, El Bab operasyonunun başladığı tarihten bu yana ABD’den tek bir uçak desteği alınmamıştı. DAEŞ’e yönelik operasyonlarda ABD’ye sabit hedeflerin koordinatları ve teyitli bilgiler iletildiği halde, bize yardıma yanaşmamıştı. Cerablus ve Dabık’ta DAEŞ’e yönelik operasyonlarda kimi zaman ABD’den hava desteği sağlanmıştı. Sembolik düzeyde de olsa koalisyonun katkısı anlamlıydı. Ancak ne zaman ki El Bab operasyonu başlamış, koalisyona ait tek bir uçak kaldırılmamış, ülkemiz yalnız bırakılmıştı. Tabii Türkiye haklı olarak, “Siz DAEŞ’le mücadele için burada değil misiniz, neden destek vermiyorsunuz?” diye sormaktaydı”[1] diyen yandaş yazar Abdülkadir Selvi, Amerika’nın küstahlığını ve kahpelik tavrını yazıp duracağına, bu dindar ve kahraman iktidara “Yahu halâ bu İncirlik’i ABD ve AB’li gavurlara niçin kapatmıyorsunuz?” sorusunu niye hiç gündeme taşımamaktaydı?

Bu zavallılar, AKP Türkiye’sinin halâ bir zamanlar resmen eşbaşkanlığını üstlendiği BOP’un, yani 26 İslam ülkesinin ve Türkiye’nin parçalanıp Büyük İsrail’e zemin hazırlanmasının taşeronluğunu yaptığını acaba bilmiyorlar mıydı, yoksa gizliyorlar mıydı?

Siz 2. İsrail olacak Barzani Kürdistanının kurulmasına taşeronluk yaparak ve Barzanistana resmen Devlet statüsü tanıyarak bugünkü felaketlerin kapısını açtınız!

Yıl 1995 ABD Saddam’ı devirmek için İsrail yanlısı ve Barzani taraftarı Kürtlerle anlaşmaya varmıştı. Özel seçilmiş 5000 Kürt pasaportsuz ve kimliksiz olarak Türkiye sınırından içeri alınmıştı. Batman-Guam Adası köprüsünde nakliye uçaklarıyla taşınan 2500 kişi Guam adasında özel eğitime tabi tutulmuşlardı. Türkiye bu 2500 kişinin tek tek parmak izlerini almıştı. Ve Yıl 1998. Türk istihbaratçıları bir koli çay bardağı ile Kürt aşiret liderleriyle K. Irak’ta bir toplantıya katılmışlardı. Tek bir amaçları vardır; Toplantıya katılanlardan kaçı ve kimler Guam Adası’na gidenler arasındaydı? Hatırlayacaksınız; birinci Körfez Savaşı’nda Saddam Hüseyin’i deviremeyen ABD, içten darbe başlatmak için hazırlıklara başlamıştı. Washington’un bu konudaki en büyük müttefiki sınır komşusu Türkiye ve K. Irak’taki yerleşik Kürtler sayılmaktaydı. Türkiye zaman zaman sınır ötesi harekatlarla K. Irak’a dalmakta, güya Peşmergeler de o dönemde Türk askerine yardımcı olmaktaydı. Hatta zaman zaman çatışan Barzani ve Talabani güçleri Türkiye’nin araya girmesiyle ateşkes yapılırdı.

PKK’dan usanan Barzani ve Talabani’nin yardımına Türkiye koşardı. Sınır bölgelerinde peşmergelerin kullanacağı karakollar ve yollar yapılır, silahlar aktarılırdı. İki peşmerge lideri sınırın öteki yakasında Türkiye’nin müttefiki olmuşlardı. Ancak Saddam Kürtler üzerindeki baskıyı arttırınca, bunun üzerine ABD kimine göre 5 bin kimine göre 7500 seçilmiş Kürt asıllı Iraklıyı alarak Guam Adası’na taşımıştı. ABD bu faaliyetini “müttefiklerine sahip çıkmak ve onlara yeni bir yaşam kurmak” olarak açıklamıştı. Tabi bu faaliyetlerin yapılması için tek bir yol ve yardımcı ülke vardı; TÜRKİYE. Ve iki ülke arasında görüşmeler başlamıştı. ABD, nedense Türkiye’den Guam Adası’na götüreceği kişilerin adını saklamıştı. Bu Ankara’da kriz yaşanmasına yol açmıştı. Sonra Pasaport Kanunu’ndaki bir maddeye istinaden kimliksiz ve pasaportsuz kişilerin Türkiye’ye girişi için bir yöntem bulunmuştu. Kimlikler beyana dayalı olacaktı ama, Türkiye sınırdan geçecek herkesin parmak izini alacaktı. ABD bunu kabule yanaşmıştı. Bunun üzerinde Ankara’dan giden 5 kişilik uzman bir ekip, sınırdan konvoylarla gelen Guam yolcusu seçilmiş 5000 Iraklı Kürt’ün parmak izlerini almıştı. Sonra bu parmak izleri Emniyet dosyasına konmadan MİT arşivlerine kaldırılmıştı.

ABD Guam adasında eğittiği seçilmiş Kürtleri zaman içerisinde yeniden K. Irak’a taşımış, bunlar da Saddam rejimini devirmek için altyapı çalışmalarına başlamıştı. Bu kez ellerinde kapı gibi ABD pasaportları vardı ve Türk sınırından rahatlıkla girip çıkmaktalardı. Kimisi Irak’ın güneyine kadar giderek oradaki Arap aşiretleri ile ABD’nin temasını sağlamaya yönelik çalışmalar yapmaktaydı. Amaç Saddam’ı kuşatarak silah bile kullanmadan teslim almaktı. Bu sırada PKK’nın Irak’taki faaliyetlerinden rahatsız olan Türk istihbarat birimleri 1998 yılında Kürdistan Demokrat Partisi lideri Barzani’den Kürt aşiret liderleriyle bir toplantı ayarlamasını istemiş ve Barzani Bölgedeki aşiretlerin liderlerini toplantıya çağırmıştı. Türk istihbaratının amacı hem PKK faaliyetlerini öğrenmek hem de gelinen durumla ilgili bilgi sahibi olmaktı. Ankara’dan yola çıkan istihbaratçılar Habur Sınır Kapısı’ndan geçerek görüşmeye katılmıştı. Arabaların bagajında aşiret liderlerine verilecek hediyelerin yanı sıra bir koli çay bardağı vardı.

Barzani’nin davetiyle gelen aşiret liderleri Türk istihbaratçıları coşkuyla karşılamış. Tek tek tanışma faslı yapılmıştı. Tanışılanların hepsi tek tek kayda alınmıştı. Ardından garson olarak görevli Türk istihbaratçıları toplantıya katılanlara çay servisi yapmıştı. Çay içilen bardaklar daha sonra içen kişilerin adlarıyla etiketlenerek yıkanmadan özel korumalı kolilere geri konulmuşlardı. Toplantı salonunda bilgi akışı dışarıda ise gerçek kimlikleri öğrenme telaşı vardı. İki grup da toplantıdan mutlu bir şekilde ayrılmış, aşiret liderleri Türkiye’nin de desteğini kazanmanın sevincini yaşamışlardı.

Türk istihbaratçıları özel kolide saklanan bardaklarla birlikte yeniden karayoluyla Habur Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye dönüş yapmışlardı. O koliler Ankara’ya gelir gelmez hemen Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Daire Başkanlığı’na gönderilip, burada bardaktaki parmak izleri alınmıştı. Daha önce seçilmiş olarak Guam’a” götürülen 5000 Kürt’ün parmak izleriyle mukayesesi yapılmış ve toplantıya katılan 17 aşiret liderinin Guam’da eğitimden geçen kişiler olduğu ortaya çıkmıştı. Bu bilgi de devletin arşivlerindeki yerini almıştı.

 

 

..

 

makalenin tamamı için tıklayınız…

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi