Bu İktidarın Yaygınlaştırdığı Ahlaki Hastalık: ÇİFTE STANDARTÇILIK VE ÇAĞDAŞ MÜNAFIKLIK
Çifte standart; riyakârlık ve yalakalık yapmak, takıyye ve müdaracılık (herkese onlardan görünme ayarsızlığı) anlamını taşır. Şahıslara ve durumlara göre farklı yaklaşımlarda bulunma ve her halde kendi şahsi, ailevi ve siyasi çıkarlarını esas alma tavrıdır. Temel nedeni, kişiler ve girişimler arasında ayrımcılık yaparak fırsatçı bir tavırla makam ve menfaat sağlamaktır. Çağımızda en yaygın ve hatta cahiller ve gafiller nazarında en saygın münafıklık, çifte standartçılıktır ve bunu pek çok insan kahramanlık sanmaktadır. Çifte standartçı ucuz kahramanların en korktukları hatta kâbusları ise gerçekleri haykıran ve kendi özlerine ayna tutan cesaret ve dirayet ehli yazar ve yorumculardır. Hz. Peygamberimizin “Mü’min mü’minin aynasıdır” hadisleri doğrultusunda, doğru ve dobra insanlar fasık ve münafık insanların ayarlarını ve iç dünyalarını yansıtan aynalar konumundadır. Onlara bakan, onları okuyan kendi gizli ve kirli dünyalarının dışa vurulması karşısında rahatsız olmaya ve saldırmaya başlamaktadır.
Evet, aynı konudaki sorunları, aynı konumdaki şahısları ve aynı durumdaki oluşumları; aynı terazide tartmak ve aynı kriterlere göre değerlendirme yapmak, adaletin ayarıdır, İslam’ın da, insafın da icabıdır. Ama aynı imkân ve iktidarlara sahip bulunan ve aynı yetki ve sorumlulukları taşıyan insanları ayrı terazilerde tartmak ve haklarında aykırı hükümlere varmak çifte standarttır ve çağımızdaki en yaygın münafıklıktır. Örneğin en yaygın ve azgın zulüm ve sömürü çarkı olan FAİZ’i, solcu partiler ve kişiler uygularsa ve bunu helâl saysa, bunların dinden çıktığını savunan… Her çeşit kumar ve fuhuş batağını yaygınlaştıran ve bunu normal sayan sağcı bir hükümete ve yetkililerine Mason kafalılar diye saldıran… Ama bu tür günah ve kötülükleri İslamcı bir parti ve ekipler, hem de bin beter uyguladığında bunları dindar kahraman sayan ve yüz türlü tutarsız mazeretler uydurup sahip çıkan kişiler ve kesimler açıkça çifte standart uygulamakta ve vicdan ayarlarını bozup nifak çukuruna kaymaktadır. Kur’an’ın, Resulüllah’ın ve icmanın kesinlikle haram saydığı faizi, fuhşu ve kumar çeşitlerini, Siyonist Yahudiler ve Haçlı zalimlerle işbirliğini, A partisi yaparsa GÜNAH, B partisi yaparsa MÜBAH mantığı, tam bir hidayet kararması ve vicdanların yalama olmasıdır. Şimdi Kur’an’ın münafıklığı inkârcılıktan niye daha tehlikeli ve tahripçi saydığı, daha iyi anlaşılmaktadır.
Bir toplumun çoğunluğunu oluşturan halkın DİNİ ile DÜZENİ çatışırsa, orada huzur kalmayacaktır. Örneğin:
DİN faizi haram sayıyor, DÜZEN serbest bırakıyor, hatta resmi ihale ve kredilerde faizli Banka aracılığını mecbur tutuyorsa…
DİN zinayı büyük günah sayıyor, DÜZEN ise mubah görüyor ve önünü açıyorsa…
DİN kumarı şeytan işi sayıp yasaklıyor, ama DÜZEN loto, toto, piyango, kazı kazan, yan yat kazan… Yüz çeşit kumarı şans kapısı diye teşvik ediyorsa…
1- Bu durumda insanlar, ya dinine bağlı kalacak, ama düzenle zıtlaşacak ve devlet imkânlarından mahrum bırakılacaktır.
2- Veya düzenin, inancına aykırı fırsatlarına kapılacak ve böylece vicdanı-imanı yozlaşacaktır.
3- Ya da; insanlar hem dinini hem düzeni idare etmeye kalkışacak ve münafıklık artacaktır.
Vahşi ve işgalci Siyonist İsrail’le Mason Demirel anlaşma imzalarsa zulümkârlık, ama İslamcı iktidar uzlaşırsa bu kahramanlık sayılır, yaklaşımı nasıl bir mantık marazıdır. Haçlı ABD ve AB ile ortaklaşa Libya’yı bombalayıp 109 bin insanın katline ve ülkenin tahribine sebep olanların vebalini hangi vicdan taşıyacaktır? Hâşâ Allah değişmedi, Kur’an değişmedi, Resulüllah değişmedi, İslam değişmediğine göre demek ki siz yamuklaştınız… Bizim aynamızda kendi yamukluğunuzu görüp boşuna sataşmaktasınız! Aynaları kırmak yerine yüzünüzdeki karaları yıkamanız daha akıllıcadır!
Siyonist İsrail’le uzlaşmanın fetvasını nereden almışlardı?
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…