Erbakan’sız Türkiye’nin Manzarası Ve MARAZLI MÜNAFIKLARIN TAHRİBATI
Harb-İş Sendikası E. Genel Başkanı ve Milli Çözüm Dergisi Ankara temsilcisi ve yazarı Orhan Atay kardeşim aktarmıştı:
Yıl 1999, aylardan 29 Ekim, Türk Harb-İş Sendikası Genel Kurulu bitmiş ve biz de Allah nasip etmiş Türk Harb-İş Genel Başkanı seçilmiştik. Muhtelif sendika ve kurumlardan tebrik ziyaretleri başlamıştı ve bir müddet sonra Türk-iş Konfederasyon (35 ayrı sendikadan oluşan) Başkanı Bayram Meral randevu talep ederek ziyaretimize gelmişti. Diğer sendikalardan birkaç sendika genel başkanı da bu ziyarette hazır bulunmakta idi. Tanışma ve tebrik aşamasından sonra muhtemeldir ki bizim ve siyasal görüşümüzün ne olduğunu bilen Bayram Meral 1997 Kamu Sözleşmesi ile ilgili bir anısını nakletmişti.
“Bir sabah konfederasyona geldiğimde sekreterim bana, Başbakan Necmettin Erbakan’ın Özel Kalem Müdürü’nün kendisini arayıp Başbakanlığa kendisini davet ettiğini söyledi ve saat 15:00’da bizi beklediğini iletti. Biz de hemen apar topar yönetimi toplayıp saat 15:00’da Başbakan Erbakan’ın makamına girdik. Sn. Erbakan bizi çok nazik bir şekilde karşıladıktan sonra bize Hükümet olarak Cumhuriyet tarihinin ilk “denk bütçe”sini hazırladıklarını; bunun için kamu işyerlerinin toplu iş sözleşmelerinde ne kadar zam talebinde bulunacağımızı, hemen tartışıp, araştırıp kendilerine ulaştırmamızı istedi.
Biz Başbakan’ın huzurundan ayrıldığımızda kendi aramızda şöyle bir konuşma geçmişti “2 dönemdir Konfederasyon genel başkanıyım. Ama böyle çağırarak hiçbir Başbakan ne bize ne de diğerlerine bunları sorma cesaret ve ciddiyetinde bulunmamıştır” dedim. Hemen dönüp bir dosya hazırladık ve aramızda %40 zam talep edelim, bu çok fazla denirse, o zaman %30 veya %35’e çekeriz” diyerek hazırlığımızı bitirdik ve tekrar Sn. Erbakan’ın huzuruna gittik. Başbakan Erbakan dosyayı şöyle bir usulden inceledikten sonra “bu mu sizin teklifiniz?” diye sorunca “evet” dedik. Bana dönüp “Sn. Başkan el insaf böyle teklif mi olur?” deyince Ben de: “Fazla mı Sn. Başbakanım?” demiştim. “Hayır, olur mu? Siz işçilerimizin reel kayıplarını bile doğru hesaplamamışsınız! Çünkü enflasyon ve dolaylı vergiler karşısındaki kayıplarınız bu taleplerinizin çok üzerindedir” dedi ve “gidin yeniden hesaplayın” diyerek bizleri geri gönderdi. Biz oradan ayrılıp hemen Türk-İş Başkanlar Kurulu’nu toplayıp zam oranını yeniden düzenledik ve sonunda %70’e karar verdik ve ertesi günü tekrar Hoca’nın makamına girdik. Başbakan bize kayıplarımızla ilgili uzunca bir ders verdikten sonra, hazırda bulunan Çalışma Bakanı Necati Çelik’e “Siz kamu çalışanlarının haklarıyla ilgili bir hazırlık yapıyordunuz, ne oldu?” diye sorunca, Sn. Bakan kamu çalışanlarına “zamma ilave olarak %25 çalışmaya teşvik pirimi tasarladık” diye cevap verdi. Biz üçüncü kez Sn. Başbakan’la bir araya geldiğimizde, reel kayıplarımızla birlikte zammın %100’ün üstünde olabileceğini belirtince şaşkınlık geçirmiştik. Nitekim 1997 Mart ayı kamu işyerleri sözleşmesinde %100 zam, artı %15 çalışmaya teşvik pirimi, artı eşel mobil (yani aylık enflasyon oranı) ilave zam verilmişti. Bu da bize bileşik faiz sistemine göre artı %13 daha fazla kazandırmış, toplamda %130’lara varan bir kazanç getirmişti.
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…