AKP ”DİNİ SİYASETE”, CEMAAT İSE ”DİNİ SİYONİZME” ALET ETMEKTEYDİ!
Recep T. Erdoğan, 30 Mart 2014 Yerel Seçim sonrası yaptığı balkon konuşmasında, başta Cemaate ve tüm muhaliflere yine ağır hakaretlerle saldırıyor, bir nevi intikam çığlıkları atarak “Bunların kaçmasına bile izin vermeyeceğiz, inlerine girip temizleyeceğiz!” şeklinde tehditler savuruyordu. İngiliz Financial Times, Başbakan’ın bu sözleri üzerine “Gülencilere yönelik sert önlemler geliyor!” şeklinde yorumlar yapıyordu. Özetle seçim zaferi sonucu yumuşaması ve herkesimi kucaklaması beklenen ve zaten öyle olması gereken recep T. Erdoğan, tam aksine daha da şımarıp taşkınlaşıyor ve; “İşte bu (acı ve alçaltıcı akıbet) sizin yeryüzünde haksız yere şımarıp şaşırmanız ve azgınca ölçüyü kaçırıp taşkınlaşmanız dolasıyladır!” (Mümin: 75) ayetinin tokadına uğrayacak günlere hazırlanıyordu.
Evet hırsızlıkların, yolsuzlukların, hukuki suçların ve ahlaki sorumlulukların seçim sandığında alınan sonuçlarla aklandığı havası oluşturanların ve hele ülkesinin geleceğini ve güvenliğini, şahsi ikbal ve ihtirasları uğruna malum odaklara rüşvet sunanların, Allah’ın “KAHHAR” sıfatından ve şehit atalarımızın bedduasından asla kurtulamayacakları ve derbeder olacakları dönem yaklaşıyordu.
“İnsanların mahrem hayatlarını kayıt altına almak, şantaj amaçlı kullanmak hem günah hem suçtur… Ancak cürümler apaçık hukuk ilkelerine göre ferdi olup cezaları da ferdi olmak durumundadır, “tüzel kişilikler”e ve bir yere “mensubiyeti dolayısıyla gruplar”a toplu ceza verilemez. Şimdi hükümete düşen mücrimleri teşhis ve tespit edip yargıya teslim etmektir. Ancak böyle yapılmayıp da bütün bir camia sürekli zan ve itham altında tutulur, her Allah’ın günü milyonlarca insan nefret objesi haline getirilir, toplum kutuplaştırılıp çatışma noktasına getirilirse büyük vebal olur. En son Dışişleri bünyesinde Suriye konusuyla ilgili yapılan toplantının ses kaydının internete düşmesi -eğer doğruysa- ürkütücüdür, içeriği itibarıyla vahamet arz ediyor. Konuşulanların internete düşmesi devletin sır denen bir tarafının kalmadığını göstermektedir.
Pekiyi, bu dinlemeleri kim yapıyor? Eğer hâlâ “paralel yapı” diye suçu Hizmet’e atanlar varsa, bu aklı başında kimseye inandırıcı gelmez. Nitekim Odatv’ye açıklama yapan bir askeri kaynak “olayın iktidarın sözünü ettiği ‘paralel yapı’nın çok ötesinde” olduğunu söylüyor. Mesele tam da budur. Başından beri önce Hizmet’i, ikinci sırada AKP’yi ve son sırada diğer dinî grupların tümünü hedef alan “içeriden destekli uluslararası bir operasyon”la karşı karşıya bulunduğumuzu anlatmaya, her üç mecradaki grupları uyarmaya çalışıyorum… Sızdırmalar ya dört kişiden birinin eseridir veya dünyayı uzaydan kontrol edebilen “küresel ağabey”in yüksek donanım ve maharetinin ürünüdür. Eski ajan Edward Snowden, “NSA’nın 2009’da devreye giren MYSTIC adlı programla belirli bir “ülkenin” tüm telefon konuşmalarını dinlediğini söylüyor. 2011’den itibaren “RETRO” adı verilen bir programla bu sistem 30 gün geriye dönük olarak tüm konuşmaları da geri çağırabiliyor. Bunun için bu sisteme “zaman makinası” deniyor.
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…