KRAL ÇIPLAK!…
Milli Çözüm ne yapıyor da bunlara bu kadar dokunuyor
ve ürkütüyor?
Milli Çözüm bir tek şey yapıyor, Milli
Çözüm diyor ki “Kral Çıplaktır!”.
Meşhur bir hikâyedir. Debdebeye ve gösterişe düşkün, zevkine mahkum, halkın ne
çektiğini düşünmeyen Fransız kralına üç tane kafadar, ama o günkü şartlarda çok
usta soyguncular saraya haber gönderiyor: biz dünyanın en mükemmel giysi
takımlarını, ipek, atlas kumaşlarını dokuyan, en güzel biçimde elbiseler
hazırlayan terzileriz. Biz Osmanlı padişahına, İran şahına, Hindistan sultanına
kumaş örmek ve elbise dikmek için yolsa çıktık. Duyduk ki Fransa kralının da
elbiseleri eskimiş, eğer ki lazımsa size de kumaş örüp bir elbise dikmek
isteriz! Fransa kralı ayakta atlıyor bu tuzağa, aman hemen gelsinler,
Osmanlıdan önce bana elbise diksinler diyor. Şartların ne? Biz üç kişiyiz, her
birimize günde 50 altın, yani günde 150 altın hazineden verilecek. Bize sarayda
bir oda tahsis edeceksiniz, biz bu odada tezgâhımızı kuracağız ve kumaşlarımız
hazırlayacağız, 1-2 ay içinde kumaşlar hazır olunca, Kralın ölçüsünü alıp
elbisesini dikip giydireceğiz, deniyor ve kabul ediliyor. Odaya kapanıyorlar,
tabi günlük yemekleri, çerezleri en mükemmel şekilde geliyor. Her günde 150
altın gidiyor. Bu sırada dışarıdan bir arkadaşları var, pencereden atılan
altınları alıp götürüyor. Aradan belli bir süre geçiyor, Fransa kralı diyor ki
vezirine; “git sor bakalım ne yaptılar, ne hazırladılar? Hazine boşaldı,
hala bir elbise yok!” Vezir içeri gidiyor ki, bom boş bir oda, ne bir
tezgâh var, ne bir kumaş var. Hemen içerideki o kafadarlar kendi kendilerine
bir şey dokuyor, bir şeyler yapıyor gibi hareketlere başlıyorlar. Ve vezire
diyorlar ki; “Haa size söylemeyi unuttuk. Veledi zina olanlar, yani nesebi
sahih olmayanlar bizim bu çok hassas ve narin dokumalarımızı göremiyorlar!
Şimdi vezir dese ki, bende göremiyorum, o zaman aslımın ve anamın bozukluğu
ortaya çıkacak!? Vezir başlıyor; “ben bu kadar tezgâh, bu kadar kumaş
gördüm. Hiç böylesini görmedim. Ne marifetli ustalarsınız!..” Diye övüyor.
Bu durum saraya yayılıyor ve herkes veledi zina olmadığını ispatlamak üzere bom
boş odayı ve sahte ustaları öve öve bitiremiyorlar. En son sıra Krala geliyor.
O’da övmeye mecbur kalıyor. Çünkü övmese, veledi zina sayılacak. En iyisi
görüyor gibi davranmak. Derken kralı anadan doğma soyuyorlar, o elbiseyi
güya giydiriyorlar ama çırıl çıplak, elbise filan yok. O vaziyette bütün halk
toplanmış, dışarıda kral yeni elbisesini halka gösterecek, oysa kral anadan
doğma, çıplak bulunuyor, halk da alkışlıyor! Çünkü halka da yayılmış, güya
veledi zina olanlar görmüyor diye. Kimse bunu kabullenmiyor, herkes övgü
düzüyor: “böyle bir elbiseye tarih şahit olmamış, ne kadar yakışmış! Tam o
sırada, filozoflardan birisi oradan geçerken diyor ki: “vay beee, bütün
ahmaklar toplanıyor, kral olacak ayarsız adam da utanmadan çırılçıplak
karşılarında duruyor!” deyince toplumda şafak atıyor!..
Şimdi, Türkiye’de de “kral çıplak” diyen
birisi lazım. İşte Milli Çözüm bunu yapıyor. Suçu bu. Kral çıplaktır diyor. Ama
herkes bir şeylere kapılmış gidiyor. Bir kısım kimseler de görüyor yanlışları,
AKP’nin de, sistemin de, muhalefetin de haksızlıklarını, ülkemize, devletimize
verecekleri zararları görüyor, hissediyor, ama yanlış anlaşılmaktan korktukları
için veya belli şeylere şartlandırıldıkları için alkışlamaktan geri durmuyor.
Evet birilerinin kral çıplak demesi lazım, Milli Çözüm bunu yapıyor.
Suçumuz
bu!
MİLLİ ÇÖZÜM MAKALELERİ İÇİN TIKLAYINIZ…