Anasayfa O Hep Haklı Çıktı Çoğu Gitti Azı Kaldı AKDENİZ’DEKİ KARANLIK GELİŞMELER VE SAVAŞ SESSİZLİĞİ

AKDENİZ’DEKİ KARANLIK GELİŞMELER VE SAVAŞ SESSİZLİĞİ

Yazar: yonetici
0 Yorum 283 Görüntüleyen

AKDENİZ’DEKİ KARANLIK GELİŞMELER VE SAVAŞ SESSİZLİĞİ

 

İngiltere Dışişleri Bakanlığı üst düzey yetkilileri, yaklaşan yılbaşı ve sonrasında, İsrail’in İran’ın nükleer tesislerini vuracağını açıklamış, bu haber üzerine Ayetullah Ali Hamaney çok sert bir çıkış yapmıştı. ABD dış politika uzmanı Jim Lobe ise, Amerikan derin devleti içinde, İran’a savaş hazırlığı yürüten bir Lobinin operasyonlarına hız verdiğini yazmıştı. Bu arada ajanslar, ABD’nin Körfez ülkelerine çok etkin saldırı füzeleri yığdığını aktarmıştı. ABD, Rusya ve İran savaş gemileri de Akdeniz’de konuşlanmıştı. Asıl soru şuydu: Acaba, gerçekten hedef İran mıydı, yoksa Türkiye mi kuşatılıp kıskaca alınmaktaydı?

Rusya, Esad’ı ve İran’ı Satabilirdi!

Rusya’nın, Akdeniz’e nükleer denizaltılar ve destroyerler gönderdiği konuşulmaktadır.. Ama belki de hedef ABD’den çok daha farklıdır! Hatta hedefin, kanlı-bıçaklı göründükleri ile aynı olacağı da hesaba katılmalıdır!

Ortadoğu’da olanları Batı planlı ve BOP kapsamlı ‘büyük’ bir düzenleme olarak görenlerin, Akdeniz’in de bir Batı iç gölü haline getirilmeye uğraşıldığını anlamış olmaları lazımdır. Çin durumu anladı.. Rusya da farkına vardı. Kayıplarının gayet farkındalar.

Bu halde, “bıçak kemiğe nerede dayanacak” diye sorarsanız, muhtemel yanıtlardan biri Suriye olabilir. Suriye’de beklenen gelişmeler, Moskova’yı bu coğrafyadan “koparacak” sonuçlara yol açabilir.

O kadar ciddi: Rusya’nın Ukrayna-Sivastopol’daki üssü/limanı, kuzey-güney eksenine açılan tek askeri kapısıdır. Ama ömrü kısadır. 2017’de kira sözleşmesi bitiyor. Dahası Ukrayna NATO ve AB üyesi yapılma yolundadır.

Ruslar için “çok kötü” kategorisindeki bu durum Suriye’deki Tartus üssü ile ikame ediliyordu.. Orası da giderse Ruslar tamamen sıkışacaktır. Dahası Rusların Irak’taki enerji yatırımları, bunların denize/dünyaya açılan yolları açısından da Suriye hayati önem taşımaktadır. İki ülke arasındaki siyasi/askeri/tarihi boyutlar da unutulmamalıdır.. Bu iki neden dahi “bıçağın kemiğe dayandığı yer” olmaktadır. Bu durumda Rusya’nın, Esad’ı gözden çıkarması kimseyi şaşırtmamalıdır. Çünkü Rusya için öncelikli olan Esad değil, Suriye’deki çıkarlarıdır. Rusya’nın vetosunu sevinç çığlıkları ile karşılayanlar, yakında yanıldıklarını anlayacaktır.

İsrail, Suriye’ye girecek Türkiye ile İran’ı vuruşturmak peşindeydi!

İsrail-İran toslaşmasına ilişkin güçlü beklentiler, belki de Suriye müdahalesi yüzünden Türkiye ile İran’ı vuruşturmak içindir!?

Hatırlayalım:

1. İki ay kadar önce İsrail nükleer bir deneme yaptı. Bombayı 5000 Km. (!) öteye taşıyacak füzeyi fırlattı.

2. Gazetelere ve internet haber sitelerine yaygın biçimde yansıyan bir başka haber de “İsrail Hava Kuvvetleri’nin İtalya’da tatbikat yaptığıydı.”

3. Tam bu sırada, İsrail Silahlı Kuvvetlerinin, Tel Aviv’de kulak yırtıcı sirenlerle beklenmedik bir tatbikat düzenlemesi, hayretle karşılanmıştı.

4. Ve yine İngiliz ajansları, Kraliyet Donanması’nın İran’a yapılacak bir saldırıda ABD’ye destek için tatbikat yaptığını ‘sessizce’ açıklamıştı.

5. Almanya’nın da İsrail’e yeni denizaltılar satmak yolunda olduğu medyaya sızmıştı.

İsrail merkezli ve adını zikretmeden İran’ı işaret eden daha pek çok ‘etkileyici’ haberler piyasalara neden pazarlanmıştı? Asıl hedef İran mıydı, başkası mıydı?

Peki, İsrail ABD’yi arkasına almadan İran’a savaş açacak kadar ahmak mıydı?

Oysa ABD’nin bugünkü yönetiminin İran’a saldırıya sıcak bakmadığı, Amerikan halkının zaten savaştan usandığı, Irak ve Afganistan’daki askerleri geri çekeceği için Obama’ya şans tanıdığı herkesin malumlarıydı.

Üstelik İran’a karşı olası bir saldırı/savaş halinde Hürmüz Boğazı’nın kapanacağı, bu önemli petrol yolunun tıkanması zaten yalpalayan Avrupa ve ABD ekonomisini iyice zora sokacağı elbette hesaba katılmaktaydı.

Hele hele.. İslam dünyasının reaksiyonu.. Arap Baharı o kadar hızlı ve Batı açısından “istenmeyen coğrafyalar”da, Şii-Sünni demeden (!) kışa döner ki, hangi dağlara kar yağacağı hiç belli olmazdı!

Velhasıl, İran’a bir gözdağı veriliyor ama “nükleer çalışmaları” yüzünden mi, yoksa yakınlarda Suriye’de patlayacak “mini bir savaşa karışmaması için mi?” sorusu hala yanıtını aramaktaydı.

Kim bilir beklide İsrail İran’ı vurursa ABD’nin peşinden savaşa sürüklenmek dışında hiç şansı kalmazdı ve böylece Telaviv hem İran’dan, hem de ilk günden beri haz etmediği Obama’dan kurtulacaktı.. Sahi böylesi bir durumda Türkiye ne yapardı? Diye soranlar da vardı ve haklıydı.

 

..

 

MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi