Anasayfa Siyaset ve StratejiSİYASET VE STRATEJİ-MAKALELER AKP’nin “Savaş Tezkeresi” “CAYDIRICILIK BELGESİ” Mİ, CALKAZANLIK GÖSTERİSİ Mİ?

AKP’nin “Savaş Tezkeresi” “CAYDIRICILIK BELGESİ” Mİ, CALKAZANLIK GÖSTERİSİ Mİ?

Yazar: yonetici
0 Yorum 339 Görüntüleyen

AKP’nin “Savaş Tezkeresi” “CAYDIRICILIK BELGESİ” Mİ, CALKAZANLIK GÖSTERİSİ Mİ?

 

AKP’nin Meclisten geçirdiği savaş tezkeresi için, Başbakan yardımcısı Beşir ATALAY “Bu bir savaş tezkeresi değil, caydırıcılık belgesidir” demiş ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu da bu kılıfı sahiplenmişti. İyi de “Hükümetin gizli ve stratejik hedefi, böylesine acele ve acemice ifşa edilince, tezkerenin caydırıcılık gücü kalır mıydı?” diye düşünen tek bir beyin şu AKP’de bulunmaz mı idi? Aslında bu tezkere şovu da malesef, Sn.Başbakanın itiraf ettiği gibi, sadece “toplumun gazını alma” girişimiydi ve tam bir calkazanlık gösterisiydi.

Sn. kahraman Erdoğan, yıllardır PKK’yı bağrında barındıran ve hatta kendi topraklarından sınır karakollarımıza top ve havan atışları yaptırıp yüzlerce Mehmetçiği şehit bırakan şu Kuzey Irak’a niye ciddi ve netice verici bir savaş tezkeresini gündeme getirmezdi? Mavi Marmara katliamını yapan ve uluslararası sularda gemimize saldırıp 10 insanımıza kıyan şu mel’un İsrail için niye bir tezkere düşünmezdi? Çünkü O’nun cesareti de feraseti de bunlara yetmezdi. Erdoğanın boynuna cesaret madalyası asan odaklar, Türk askerinin Suriye’ye ve milli-insani gayelerle girmesini ve Suriyenin yeniden şekillenmesinde söz sahibi konumuna gelmesini kesinlikle istemezlerdi, bu nedenle AKP’ye de izin vermezlerdi.

Suriye krizinin ve derin tahribinin sürmesini isteyen Siyonist merkezler, Rusya, Çin, İran, Hindistan, Venezüella gibi Esad destekçisi cepheyi de; ABD, Türkiye, AB, Mısır ve Körfez ülkeleri gibi muhalefet destekçilerini de, asla geri adım atmamaları yönünde şişirmekteydi. Çünkü Suriye’nin maddi ve manevi tahribi için zaman gerekliydi. Suriye’de, 100 bine yakını Türkiye’ye olmak üzere, 200 bin insan komşu ülkelere sığınmaya mecbur edilmiş, 2 milyon insan ise ülke içinde, başka yerlere göç ettirilmişti. Bu durum Suriye’nin resmen olmasa da fiilen parçalanmasına zemin hazırlamak içindi ve tabi bir İsrail+ABD projesiydi.

Oysa hükümetin “yabancı ülkelere” asker gönderme yetkisini içeren tezkere ile Suriye’ye askeri müdahalesinden önce şu soruların yanıtlanması gerekirdi:

a- Suriye’deki kaos ve karmaşık ortam belliydi, ama Türk Silahlı Kuvvetleri Suriye’ye girerse vuracağı hedef belli miydi?

b- Asker, hedef belli olmadan sınır ötesi harekâta girişebilir miydi?

c- Esad’ı vurmaya giderken muhaliflerle birlikte mi hareket edilecekti?

d- Suriye sınırından girdiğiniz anda elinde silah olan sivil kıyafetli çok çeşitli gruplarla karşı karşıya gelinecekti ve kime ateş edileceği belli değildi.

e- Suriye’nin düşürdüğü iddia edilen savaş uçağımız olayında da görüldüğü gibi; elektronik harp sistemimizde birçok sorun ve eksiklik görülmekteydi. Rusya’nın Suriye’ye bu alanda verdiği destek ortadayken olası bir harekâtta uçaklarımız patır patır düşürülebilirdi.

f- GES Komutanlığının MİT’e devredilmesinden sonra bir gözü kör ve kulakları sağır edilen Genelkurmay Başkanlığı, bölgede aktif askeri üsleri olan Rusya ile savaşa girecek miydi?

“Arap ülkelerinde askeri ataşelik yapmış eski Milli Savunma Bakanlığı Genel Sekreteri Emekli Kurmay Albay Ümit Yalım’ın izahından; “ABD yönetimleri tarafından bütün dünyaya Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) olarak tanıtılan ve bölgede Özgür Kürdistan kurulacağınıı belirten proje, aslında Büyük İsrail Projesi (BİP) di. BİP Projesi iki safhadan oluşmaktadır. Projenin birinci safhası 3 İsrail Projesi’dir. Bu safhada, mevcut İsrail devleti 1’inci İsrail olarak kabul edilmiş ve Irak’ın kuzeyine 2’nci İsrail Devleti ile Türkiyenin doğu ve güneydoğusunu kapsayacak şekilde 3’üncü İsrail Devleti’nin kurulması planlanmıştı. Ayrıca bu safhada, 1’inci İsrail ile 2’nci İsrail Devleti’ni birleştirmek maksadıyla Suriye üzerinden bir koridorun açılmasıda planlanmıştır. Projenin ikinci ve son safhasında da 1’inci, 2’nci ve 3’üncü İsrail Devleti’nin birleştirilerek Büyük İsrail’in kurulması hedeflenmiştir.” Acaba, Bu tezkere vasıtasıyla, hedef koridorun ucunu TSK’ya tutturmak mıydı? Ahmet Davutoğlu’nun sinsi planlarının üstünden gaza gelip, hükümdarlığını resmen ilan etmek için her türlü maceraya gözü kapalı dalan Tayyip Erdoğan’ın başımıza daha neler saracağını hep birlikte göreceğiz” diyen Ahmet Takan, gizlenen gerçeklere tercümanlık etmekteydi.

Bu tezkerenin, sıkışan Suriye muhalefetini rahatlatmak için tertiplendiğini, yoksa “Türkiye’nin Suriye’de söz sahibi olacağı” bir operasyona asla müsade edilmeyeceğini en çok Sn. Erdoğan bilmekteydi. Eski CIA Başkanı yeni ABD Savunma Bakanı Yahudi Panetta, Akçakale ve Hatay olayları nedeniyle başlayan ve “karga savar” cinsinden yapılan karşılıklı top atışlarını bile: “Bunların gerginliği tırmandırıp, çatışmaların komşu ülkelere sıçratacağı endişesini taşıyor ve tarafları itidale çağırıyoruz” diyerek, hoş görmediğini açıklaması, onun küstahlığı kadar, ülkemizin yalnızlığını da gözler önüne sermekteydi.

 

..

 

MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi