TRUMP’IN KAZANMASI
VE
DÜNYADAKİ DEĞİŞİMİN HIZLANMASI
ABD seçimlerinin resmi olmayan sonuçları açıklanırken, Başkanlık için gereken delege sayısını aştığı duyurulan Trump, Florida’da bulunan yerleşkesine yakın kongre merkezinde bir zafer konuşması yapmıştı.
Konuşmasına destekçilerine teşekkür ederek başlayan Trump, “Bu, ülkemizde daha önce hiç görmediğimiz bir siyasi zaferdir. 47. Başkan seçilmem dolayısıyla Amerikan halkına teşekkür ediyorum. Ülkemizin iyileşmesine yardımcı olacağız. Sınırlarımızı güçlendireceğiz. Ülkemizle ilgili her şeyi düzelteceğiz. Bu gece bir nedenden ötürü tarih yazdık. Bu neden, kimsenin mümkün olduğunu düşünmediği engelleri aşmış olmamız oldu.” ifadelerini kullanmıştı.
Soylu’nun Heyecanı!
ABD’de Donald Trump’ın seçimi kazanması sonrası eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu dikkat çeken bir paylaşım yapmıştı. “Kamala Harris’in İsrail yanlısı olduğuna” dikkat çeken Soylu’nun; “ABD müesses nizamını kaybetti. Ve Gazze, ABD müesses nizamını da yendi” ifadeleri hayretle karşılanmıştı.
Soylu’nun 9 Haziran’da yaptığı “Gazze, Alman hükümetini yendi. Gazze, İngiliz hükümetini yendi. Gazze, Fransız hükümetini de yendi. Gazze, ABD hükümetini de yenecek” şeklindeki paylaşımını hatırlatarak: “ABD müesses nizamını kaybetti. Ve Gazze, ABD müesses nizamını da yendi” yorumunu aktarmıştı.
Kamala Harris, koyu İsrail yanlısıydı!
Hatırlanacağı üzere Trump’ın rakibi Kamala Harris, seçim çalışmaları süresince İsrail yanlısı bir tutum takınmış ve “Açık konuşayım, İsrail’in savunmasına ve kendini savunma kabiliyetine olan taahhüdüm sarsılmaz ve kesindir. Bu değişmeyecek” diyerek İsrail’e silah ambargosu uygulamayacağını vurgulamıştı.
Anlaşılan Süleyman Soylu, Milli Çözüm Dergilerinden etkilenerek, his ve heyecanlarını açığa vurmuşlardı.
Trump:
1- Daha önce, sızdırdığı gizli dosyalar, Siyonist yapının sırları mıydı?
2- Bu nedenle mi Trump mahkûm edilip bastırılmıştı?
3- Geçen dönem seçim sonucu Beyaz Saray’ı basmaları Derin Devlet’e isyan mıydı?
4- Bu kuşkularla mı, bu seçim sürecinde suikaste uğramıştı? Trump’ın: “Tanrı’nın beni korumasının bir sebebi vardı!” sözleri ABD Derin Devleti’ne bir mesaj mıydı?
5- Bu ihtimallerin hepsini Milli Çözüm aylar önce yazmıştı.
6- ABD’nin (Siyonist güdümlü) anket şirketlerinin tamamı seçim tahminlerinde yanılmışlardı.
Trump; “Ortadoğu’da, Asya’da ve Ukrayna’da, askeri savaştan ziyade ekonomik ve stratejik savaş başlatacağını” anlatmıştı. “ABD bir yerde barış ve uzlaşı arıyorsa, bunun karşılığı ekonomik çıkarları olmalıdır. Amerikan halkına harcanması gereken para, dünya jandarmalığı için harcanmamalıdır!” diyen Trump döneminde beklenmedik gelişmeler yaşanacaktı.
Donald Trump’tan: “Ortadoğu’yu Cehenneme Çevirdik!” İtirafı
2024 ABD seçimlerini Cumhuriyetçilerin adayı olarak kazanan Donald Trump, konuk olduğu bir programda ABD’nin Ortadoğu’daki politikalarına dair çarpıcı itiraflarda bulunmuşlardı. ABD’nin savaşlardan kaynaklanan borçlarının 36 trilyon dolara ulaştığını belirten Trump, bu savaşlardan ABD halkının hiçbir kazancı olmadığını vurgulamıştı. “Neler yaptığımızı biliyorsunuz” sözleriyle başlayan Trump, konuşmasının devamında, “Neredeyse tüm Ortadoğu’yu bombaladık ve orayı cehenneme çevirdik” diyerek ABD’nin yaptığı zulmü açıkça ortaya koymuşlardı…
Bu arada, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun yardımcısı “gizli bilgi sızdırma iddiasıyla” tutuklanmıştı. Bu verilerin yayımlanması, İsrailli rehinelerin iadesi için müzakereleri tehlikeye atabilir sayılmıştı. Soruşturma, İsrail istihbarat servislerinde gizli bilgilerin yabancı medyaya yasadışı olarak aktarıldığına dair şüphelerin ortaya çıkması üzerine başlatılmıştı.
Ardından Trump’ın gelmesiyle Deccal Netanyahu, Savunma Bakanı’nı görevden almıştı. Almanya’da ise hükümet ortağı ayrılmıştı.
Siyonist ve emperyalist merkezler, Türkiye’de; Erbakan’a zarar verecek, Onun yolunu kesecek, Onun davasına yönelebilecek kimseleri kandırıp kendisine çevirecek; Adil Düzen ve Milli Görüş projelerini küçümseyip kötüleyerek şüphe tohumları ekecek olan siyasileri, kanaat liderlerini, tarikat ve cemaat önderlerini, yazar-çizer ve fikir sahiplerini parlatmak, önünü açmak, reklâmını yapmak ve sahip çıkmak suretiyle onları kullanmak zorunda kalmışlardı. İşte Sn. Recep T. Erdoğan’ın ve yandaşlarının önü Erbakan’a hıyanet etmek karşılığı açılmıştı. Fetullah Gülen’e bu maksatla pohpohlanıp destek çıkılmıştı. İşte Murat Bardakçı da, bizim yıllardır yazıp aktardığımız bu gerçeği, şimdi ağzından kaçırmıştı.
Murat Bardakçı’nın Erbakan Zırvaları!
22.10.2024 EKOL TV PROGRAMI – Candaş Tolga IŞIK
“Erdoğan FETÖ Konusunda İşi Sıkı Tuttu, Murat Bardakçı FETÖ’yü Yorumluyor.”
Konuk: Murat Bardakçı
“Başından itibaren (ondan yani Fetullah’tan) hoşlanmadım. Tuhaf bir şeyler söylüyor, ağlayıp duran bir adam. Bir adam öyle her şeye niçin ağlasın bir şey söyleyecekse… Salya sümük ağlıyor adam… Fakat gene açık söyleyeyim: Ne kadar bu konulardan uzak, bilmeyen, cahil insan varsa ona hayrandı. Onun peşindeydiler. Ve o yıllarda ben ve benim rahmetli bir arkadaşım vardı, Gülçin Telci. Biz (Fetullah) aleyhinde bir şeyler yazmak istedik, (ama) yazamazdık. Çünkü kural şuydu: “Düşmanımın düşmanı benim dostumdur” zihniyeti vardı. Düşman kim: Necmettin Erbakan! Onun düşmanı olduğu için Fetullah’a dost(luk yapılmaktaydı.) Ancak bir iki kere ses getiren bazı haberler yaptım ben. Boş bir şey bulup gazetede, engelleyen bazı kişiler yurtdışındayken (aleyhinde bir şeyler yazdık…)”
Murat Bardakçı, “Şecaat arz ederken sirkatini söyleyen” yani kahramanlık taslarken yaptığı hırsızlığı anlatan ahmak misali; “Fetullah Gülen’in kim olduğunu anladıklarını” ama, “Düşmanımın düşmanı dostumdur” prensibi gereği, Erbakan’a karşı olduğu için, ses çıkarmadıklarını” açıklamıştı. Böylece gerçek ayarı da, amacı da ortaya çıkmıştı…
Evet Bay Murat Bardakçı… Son bir yılda tarafsız gözlemcilere göre 50 bini çocuk ve kadınlar olan yaklaşık 100 bin masum Filistinliyi katleden, önce Gazze’yi, şimdi Lübnan’ı yerle bir eden şu kuduz ve soysuz İsrailliler de Erbakan’ı hiç sevmiyorlardı… Bunca tahribat ve barbarlığına rağmen hâlâ İsrail’e arka çıkan ABD ve Haçlı AB ülkelerinin yönetici ve elit takımı da Erbakan’ı hiç sevmiyorlardı… Faizci ve kan emici haram sermaye baronları da, fuhuş ve kumar patronları da, uyuşturucu ve mazluma kan kusturucu mafya babaları da, Erbakan’dan hiç hoşlanmıyorlardı. Evet Mason Locaları, Fetullah gibi Papalık hizmetkârı din istismarcıları… Velhasıl tüm ayarsız, ahlâksız ve vicdansız takımı… Ve çok gizli Türkiye düşmanları da Erbakan’ı hiç sevmiyorlardı!…
Ama şuurlu mü’minler, onurlu vatanseverler, Hak ve hayır ehli kimseler, iz’an ve vicdan sahipleri… Ve yeryüzündeki milyarlarca ezilenler Erbakan’ı canu gönülden seviyorlardı ve hâlâ samimiyetle sevmeye ve aziz hatırasına sahip çıkıp saygı göstermeye devam ediyorlardı!
Milli Çözüm Dergisi:
“Bay Bardakçı!
Erkek Müslümanlarla ürkek münafıkların farkını görmek üzere… 15 Temmuz 2016’dan 5 sene önce, yani solcusu, sağcısı ve AKP gibi din istismarcısı herkesin Fetullah’a el bağladığı bir süreçte, yazılıp yayımlanan ‘Küresel Fesatçılık ve Fetullahçılık’ kitabımızı bulup okuyunuz… Ve bundan sonra Erbakan’dan bahsederken dikkatli ve edepli olunuz!” diye uyarmıştı.
Türkiye, BRICS yerine D-8’leri canlandırmalıydı!
Türkiye, BRICS üyesi yapılır mıydı?
Yıllardır devam eden Batı hâkimiyet sisteminden zarar gören, sömürülüp oyun dışına itilen ülkeler, bu düzen karşısında alternatif bir birliktelik kurmaya yoğunlaşmışlardı. Bu amaçla, önce Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’den oluşan 4 ülke, sonradan da Güney Afrika’nın katılımıyla 5 ülke olarak BRICS’i oluşturmuşlardı. Organizasyonun adı, bir araya gelen bu ülkelerin İngilizce baş harflerinden oluşan “BRICS” olarak tanınmaktaydı. BRICS’in, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, İran, Mısır ve Etiyopya’nın Ocak 2024 itibarıyla katılımıyla üye sayısı 10’a çıkmış ve davet edilen ülkelerle birlikte BRICS+ adıyla anılmaya başlanmıştı.
BRICS’e ilgi giderek artmıştı
BRICS, esas itibarıyla ekonomik ağırlıklı bir örgüt konumundaydı. Ancak ekonomik birlikteliğin ve gücün, siyasi alandaki etkilerinin de farkındaydı. Küçük ölçekli ülkeler de kendilerini etkileyen uluslararası sorunlarda etkili olmak çabasındaydı. Bu nedenle BRICS’le ilgilenen ülkelerin sayısı gittikçe artmaktaydı. Bunun sebebi, özellikle ABD ve onunla birlikte veya kendi çıkarları doğrultusunda hareket eden Batılı ülkelerin demokrasi ve insanlık dışı davranışlarından zarar gören ülkelerin ona can simidi olarak bakmalarıydı. Ancak birlik, genişlemenin dengeli ve hazmedilebilir olmasını ön planda tutmakta, diğer taraftan işbirliğini de kabul edip sahip çıkmaktadır.
…
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..