Yazar: yonetici
0 Yorum 182 Görüntüleyen

AZERBAYCAN MUAMMASI!
İlham Aliyev, Hem Netanyahu ile “Stratejik Ortak”tı…
HEM DE SN. ERDOĞAN’LA “GARDAŞ”TI!?..

 

Azerbaycan ile İsrail Arasında Askeri Anlaşma İmzalanmıştı!

2024 Eylül sonunda Azerbaycan’da düzenlenen savunma fuarında Azerbaycan ile İsrail arasında askeri bir anlaşma imzalanmıştı. İsrail’in Azerbaycan Büyükelçisi George Dick, sosyal medyada yaptığı açıklamada Azerbaycan ile askeri bir anlaşma imzalandığını şöyle açıklamıştı.

“AS Holdings ve iştiraki Ari Arms -NATO standartlarında hafif silah üretimi ve geliştirilmesinde uzmanlaşmış küresel bir şirket- bugün Azerbaycan Savunma Sanayi Bakanlığı’na bağlı bir devlet şirketi olan Azersilah ile stratejik bir Mutabakat Zaptı imzaladı. Bu değerli ortaklık iki ülke arasındaki bağları güçlendirmekte, bağımsızlık ve ulusal güvenliğin artırılmasına yönelik ortak kalkınma ve çabaları yoğunlaştıracaktır.”

İsrail-Filistin çatışmalarına dünyadaki birçok ülke farklı şekilde tepki koymuşlardı. Kimileri ABD gibi Tel Aviv tarafını tutarken, kimileri de açıkça Hamas tarafını tutmuşlardı. Ancak ilk bakışta en şaşırtıcı olansa Azerbaycan’ın İsrail’e destek çıkmasıydı. Türkiye ile ilişkileri geçmişten günümüze oldukça iyi olan kardeş ülke sayılan Azerbaycan, Türkiye’nin aksine İsrail’in safında yer almıştı. Zengezur Koridorundan ötürü Azerbaycan’ın İran ile kriz durumunda olduğunu da hatırlatalım. Bu kriz durumu Karabağ Savaşı’nda İran’ın Ermenistan safında yer tutmasına yol açmıştı.

Hem Erdoğan’ın hem Netanyahu’nun “Gardaşı” Azerbaycan!

 İşgalci İsrail’e sağladığı petrol miktarını Filistin soykırımı süresince arttıran, açıkça İsrail’in uyguladığı soykırıma destek olmaktan geri durmayan Azerbaycan; İsrail’in Ortadoğu’daki bir numaralı gardaşıdır! Eli kanlı Azerbaycan hükümeti ve Aliyev’in soykırımcı gardaşı İsrail için Türkiye topraklarını kullanarak sağladığı petrol akışı, Aliyev’in diğer gardaşı Erdoğan sayesinde başarılmaktadır!

Yakından tanıdığım Prof. Hasan Ünal bir TV programında: Azerbaycan’ın İsrail’le bu yakın irtibatını yorumlarken, “Azerbaycan sadece ve öncelikle kendi milli çıkarlarını gözetiyor, bu da gayet doğaldır!..” anlamında ifadeler kullanmış ve haklı çıkarmaya çalışmıştı. Tabi şaşırmış ve hayretler içinde kalmıştık. Ne yani, milli menfaatler ve kirli ideolojiler uğruna, her yol mübah mıydı? Çünkü zaten Kuduz İsrail de bütün saldırı ve katliamlarını “Milli çıkarları ve güvenlik amaçları (!) için yaptığını” savunmaktaydı. Peki temel insan hakları, evrensel hukuk kuralları, insaf ve ahlâk esasları nereye koyulacaktı?!.

Haluk Bayraktar İsrail ile Sponsorluktan Gurur Duymaktaydı!

Haluk Bayraktar, Genel Müdürü olduğu Baykar’ın, Azerbaycan’da düzenlenen bir fuarda İsrail merkezli bir şirket ile birlikte sponsorlar arasında bulunmasına ilişkin eleştirileri yanıtlarken iyice yamuklaşmıştı. İsrail ile ortak sponsorluğu yalanlamayan Bayraktar, “Ülkemizin milli kazanımlarını sosyal medya operasyonlarına kurban ettirmemeye kararlıyız. Bu gelişmeden ancak gurur duyulmalıdır” ifadelerini kullanmıştı.

Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar’ın abisi ve Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar, “Baykar’ın, İsrail ordusunun savaş uçaklarını ve silahlarını üreten bir Siyonist şirketle birlikte Azerbaycan’da gerçekleştirilen bir fuarda ortak sponsor olmasına” ilişkin eleştirilere karşı çıkmıştı. Bayraktar, konuya ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Türkiye’nin savunma sanayii alanında ‘devrim’ niteliğinde adımlar attığını belirtip “Bugün en ileri teknolojik kabiliyetlere sahip SİHA’ları üretiyor ve ihtiyaçlarımızı çok daha maliyet etkin bir şekilde karşılıyoruz. Dahası Türkiye bu alanda dünya pazarının lideri konumuna geldi” ifadelerini kullanmıştı.

Azerbaycan’da düzenlenen ADEX Uluslararası Savunma Fuarı’nda Türk firmalarının “dominant bir rol üstlenmesi ve büyük sponsorlar arasında yer almasının” da bu başarının göstergesi olduğunu kaydeden Bayraktar, “Bu gelişmeden ancak gurur duyulabilir” buyurmuşlardı. Siyonist İsrail şirketleriyle ortak sponsorluğu bir gurur vesilesi saymak, ancak Erdoğanlara ve Bayraktarlara yakışırdı!..

Evet Türkiye, İsrail ve Katar ordularının üretici firmaları, Azerbaycan’da bir fuarda buluşmuşlardı. İsrail’in katliamları artarak devam ederken, Türkiye-İsrail-Katar orduları üretici firmaları Azerbaycan’da güle oynaya askeri fuar düzenliyorlardı. BAYKAR’ın ortak sponsor olduğu IAI, İsrail ordusunun savaş uçaklarını ve silahlarını üreten şirket konumundaydı. Fuarın Türk firması Baykar, İsrail firması Israel Aerospace Industries (IAI) ve Katarlı savunma müteahhidi Barzan Holdings tarafından desteklendiğini kendileri açıklamıştı. Özel şirket bile değildi, İsrail devlet şirketi olmaktaydı.” 

İsrail, Azerbaycan’la ‘iki millet tek ordu’ olmuşlardı!

Azerbaycan, İsrail’in bölgemizdeki en yakın müttefiki konumundaydı. İlham Aliyev, silah ithalatının %69’unu İsrail’den yapmaktaydı.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan’ı ilk tanıyan ülkelerden birinin İsrail olması enteresandı. Bu durum Sovyetlerin dağılma sonrası yapılanmaların Siyonistlerce planlandığının kanıtıydı. Soğuk Savaş’ın ardından piyasa ekonomisine açılan ülkeye ilk giren Batılı sermayedarlar arasında İsrailli patronlar bulunmaktaydı. Öyle ki ülkedeki ilk telekom altyapısı İsrailli şirketler tarafından başlatılmış, bu alanda Bezeq firması öncülük yapmıştı. Ayrıca bugün hizmet sağlayıcı konumundaki 1994 yılında kurulmuş olan Bakcell de yine bir İsrail ortaklığıdır. İsrail, Azerbaycan’da enerji, teknoloji, petrol ve gaz alanlarında etkili konumdadır. Günümüzde artık gümrük anlaşması imzalamış olan iki ülke arasındaki ekonomik, teknolojik ve askeri ilişkiler gittikçe artmaktadır. İsrail bugün ihtiyaç duyduğu ham petrolün yarıya yakınını Azerbaycan’dan alırken, İsrail de Azerbaycan ekonomisinin en önemli ortaklarındandır.

İki ülke arasındaki askeri ilişkiler Birinci Dağlık Karabağ Savaşı’nın (1988-1994) en gerilimli dönemi olan 1992 yılında başlamıştır. Bu dönemde askeri silah, teçhizat ve eğitim sağlayan İsrail ülkede faaliyetini bugün daha da arttırmıştır. Azerbaycan NATO ile 1994 yılında başlatılan Barış İçin Ortaklık programıyla temasa geçmesinin ardından 1997 yılından bu yana NATO nezdinde diplomatik temsilciliği bulunmaktadır. Emperyalizme bu kanalla doğrudan bağlanan ülkede ayrıca Hazar Denizi kıyısında Bakü’ye 70 km uzaklıktaki Sitalçay Askeri Üssü‘nün İsrail Hava Kuvvetleri tarafından kullanılmakta olduğu da tartışılmaktadır.

2000’li yılların başından itibaren iki ülke ordusu ve silah sanayii şirketleri arasında yapılan işbirliği, milyar dolarlık siparişlerle taçlanmıştır. En son 2020 yılındaki İkinci Dağlık Karabağ Savaşı sırasında yoğun olarak kullanılan SİHA’ların Türkiye ile beraber en büyük tedarikçisinin İsrail olduğu hatırlanırsa bu durumun önemi daha da iyi anlaşılacaktır. Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü SIPRI verilerine göre İsrail, Azerbaycan’ın silah ithalatının %69’unu sağlamaktadır. Bu alandaki işbirliği sadece ithalatla sınırlı da kalmamaktadır. İsrailli Meteor Aerospace firması, Azeri firma Caspian Shiping Company ile yaptıkları işbirliğini açıklarken Azerbaycan donanması için insansız hücumbot yapılacağını da duyurmuşlardır. Ülkemizde de bir dönem savaş uçakları modernizasyonu yapmış olan Israel Aerospace Industries (IAI) firmasının da bu ortaklığa füze güdüm sistemleri ve radar alanında destek verdiğini hatırlatalım.

Günümüzde İsrail ile kurumsal olarak üst düzeyde işbirliği yapmakta olan Azerbaycan ister istemez topraklarını İsrail istihbaratına da açmış durumdadır. İran söz konusu olduğunda İsrail’in baş düşmanı sayılan bir ülkeye Azeri toprakları üzerinden yaklaşabiliyor olması bulunmaz bir fırsattır. Benzer bir şekilde Rusya ile Suriye İç Savaşı sırasında “zorunlu bir uzlaşı” içinde olan İsrail, Rusya’nın Kafkasya bölgesindeki etkisini de Azerbaycan’daki varlığıyla azaltma çabasındadır. Bu planın Siyonist emperyalizmin bölgesel girişimleriyle de uyumlu olduğu açıktır.

Azerbaycan: “İsrail’in Sessiz Dostu” konumundaydı!

Çoğunluğu Müslüman olan pek çok devlet Gazze’deki savaş nedeniyle İsrail’i kınarken Azerbaycan’ın sessiz kalması kafaları karıştırmıştı. Kasım ayında Cop29’a ev sahipliği yapmaya hazırlandığı için yakında tüm dünyanın dikkatini daha fazla çekecek olan Bakü, uzun zamandır İsrail ile birçok yakın komşusundan daha yakın ilişkiler kurmaktadır. İsrail şu anda Azeri ham petrolünün en çok satıldığı ülke konumundayken, Bakü’nün 2020 Dağlık Karabağ Savaşında kazandığı zaferin kilit silahları da İsrail tarafından sağlanmıştı ve elbette bunun bir karşılığı vardı.

Ancak bağlar, maddi çıkarlardan daha fazlasına dayanmakta ve özellikle İran’la ilgili ortak jeopolitik kaygılar ilişkileri daha da arttırmaktaydı! İsrail, yakın tarihi bağlara sahip olduğu Azerbaycan’ı “stratejik ortak” olarak tanımlamıştı. Azerbaycan 1991 yılında bağımsızlığını ilan ettiğinde, İsrail bu yeni devleti hemen tanımıştı. Azerbaycan’da 16 bin kişilik bir Yahudi cemaati kültürel bir bağ kurmuş olsa da öncelik siyasi ilişkilere dayalıydı.

Binyamin Netanyahu 1997 yılında Azerbaycan’ı ziyaret eden ilk İsrail Başbakanı olmuş ve o zamandan beri ticaret ve güvenlik iş birliği artmıştı. 2000’li yılların ortalarında Azerbaycan, Doğu Akdeniz’e giden petrol ve Hazar Denizi’ne giden silah ve diğer askeri malzemelerle İsrail’in beşinci büyük ticaret ortağı konumuna taşınmıştı. Bugün Azerbaycan, Kazakistan’la birlikte İsrail’in kullandığı ham petrolün %60’ını karşılamaktaydı.

Halkı Müslüman olan devletlerin çoğu İsrail’e eleştirilerini yüksek sesle dile getirirken, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in hükümeti şaşırtıcı bir şekilde sessiz kalmıştı. Şubat ayında Münih Güvenlik Konferansı çerçevesinde İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ile bir araya gelen Aliyev, Gazze savaşının başlamasından bu yana İsrail’i kamuoyu önünde eleştirmekten özenle sakınmıştı. Bakü’de yaşayan gazeteci ve analist Rovshan Mammadli, Aliyev’in otoriter hükümeti tarafından “İsrail karşıtı protestoların dahi fiilen yasaklandığını” vurgulamıştı.

Sonuç:

Anlaşılan o ki, Siyonist emperyalizmin zalim şövalyeleri; ABD, İngiltere, AB ülkeleri ve İsrail, bu bahanelerle İran’a vuracaklardı. Çin ve Rusya ise, “barış çağrıları” dışında hiçbir şey yapamayacaklardı… Kuduz İsrail’in durdurulması ve süper şeytanilerin hizaya sokulması, ancak, Türkiye’de Milli Çözüm istikametinde bir MİLLİ MUTABAKAT iktidarının kurulmasıyla mümkün olacaktı. Erbakan Hocamızın hazırlayıp emin ellere teslim ettiği ve artık vakti geldiği için kullanılması gerektiği HARİKA SAVUNMA TEKNOLOJİLERİ ile tüm zalim odakların bütün sistemleri kilitlenmiş olacak ve teslime mecbur kalacaklardır. Allah’ın nelere kadir olduğu herkes tarafından anlaşılacaktır!..

 

 

MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..

 

 

Yorum Yap

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi