Anasayfa MakalelerAGUSTOS 2023 MASONİK KEMALİZM, KAPİTALİZME UŞAKLIĞIN KILIFI YAPILMIŞTIR!

MASONİK KEMALİZM, KAPİTALİZME UŞAKLIĞIN KILIFI YAPILMIŞTIR!

Yazar: yonetici
0 Yorum 242 Görüntüleyen

MASONİK KEMALİZM,

KAPİTALİZME UŞAKLIĞIN KILIFI YAPILMIŞTIR!

        

İnönü “Kemalizm’i”, Atatürk’ün milli ve dirayetli değişim çizgisinden ve Türkiye merkezli yeni bir medeniyet hedefi ve projesinden sapmanın ve mandacılık teslimiyetine sığınmanın jelatinli kılıfıdır. Sabataist cuntanın, masonik odakların ve hain İttihat ve Terakki artıklarının, Müslüman halkımızı; Mustafa Kemal’den nefret ettirmek ve kendi sinsi saltanatlarını sürdürmek amacıyla uydurup uyguladıkları despotizmin adını “Kemalizm” koymaları, Atatürk’ün hatırasından alınan kasıtlı bir intikamdır. Türkiye’miz, uzun yıllar; evrensel değil, bölgesel bir güç merkezi bile olmamışsa, bırakın bir kalkınmış Avrupa ülkesini, hatta bir Güney Kore, bir Malezya ayarına dahi çıkamamışsa, bunun birinci suçlusu ve sorumlusu Kemalist sahtekârlar ve sabataist kompradorlardır.

Değerli kardeşim, strateji uzmanı ve E. Binbaşı Suat Gün Bey’in, Milli Çözüm Dergimize gönderdiği:

“Tahrif Edilen Tarihi Hükümlerin Yeniden İncelenmesi” başlıklı; “İsmet İnönü’nün 2. Dünya Savaşı’ndaki Dış Politikası, Atatürk’ün Milli Politikalarının ve Stratejik Amaçlarının, Devamı mıdır, veya Bunlardan Sapma mıdır? Ülkemiz İçin Bir Başarı ve Kazanım mıdır, Yoksa bir Şanssızlık ve Kayıp mıdır?” sorularına bilimsel ve bilinçli yanıtların arandığı, cesaretli ve gerçekçi yorumların yapıldığı, tarihçilerimize ve gelecek nesillere yeni ufuklar açıcı ve milli bakış açıları kazandırıcı makalesinde özellikle vurguladığı gibi:

Atatürk’ün: “Ülkemizin de, bölgemizin de, tüm insanlık âleminin ve dünya genelinin de; huzur ve barış içinde yaşama şartlarını oluşturma sorumluluğu, adil ve dengeli bir dünya kurma şuuru, bizim asil milletimize ve Türkiye Cumhuriyetimize aittir. Bu nedenle, her türlü haksız işgal ve insafsızlığı, sömürü ve saldırganlığı önleyecek; ekonomik, teknolojik, psikolojik ve politik imkânlara sahip olmamız ve caydırıcı bir saygınlığa ulaşmamız gerekir” anlamındaki: “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh!” sözü bile, maalesef: “Haçlı Batı’ya uşaklık, İslam Doğu’ya düşmanlık… Yerli masonlara hizmetkârlık, Müslüman halkımıza baskı ve barbarlık” şeklinde yozlaştırılmıştır.

“Günümüzde, Türk devlet siyaseti, iki açıdan zorlanmaktadır. Bunlardan biri iç politikadaki sıkışma… İkincisi dış politikadaki atalet (pasifizm) veya yerinde saymadır. Bu sıkışmanın temel nedeni, tarihi devamlılıkla, tecrübelerle ve insan fıtratıyla bağdaşmayan sosyolojik zorlamalardır. Bu zorlamaların Türk siyasi kültürü ile bağdaşmamasının getirdiği iç sorunlar milletimizi adeta kilitlemiş durumdadır. Bu zafiyet içte birliğin sağlanmasına engel olduğu gibi dışarıya karşı güç birliğini önemli ölçüde zayıflatmaktadır. Bu zafiyetten istifade eden yabancı güç merkezleri Türkiye’nin iç istikrarını bozmakta, 1960’lı yıllardan itibaren başlayan iç fırtınaları tetiklemeye çalışmaktadır. İç politikadaki istikrarsızlığın yanında dış politikadaki hedefsizlik daha fazla ümit kırıcıdır. Dışarıdan bakıldığında Türkiye’nin dış politikası adeta okyanus ortasında dümeni kırılmış gemi gibi hedefsiz ve istikametsizdir. Bu duruma karşı kimileri, bugünkü sıkıntıların temelinde Atatürkçülükten kaynaklanan 1930 model değer yargılarının sebep olduğunu söylemektedir. Kimileri de, bu sıkıntıların temelinde Atatürkçülükten sapmanın rol oynadığını söylemekte ve Atatürkçü modelin hangi Atatürk olduğu noktasında çelişkiye düşmektedirler. Birinci iddiayı kimi liberal, Batıcı ve sol çevreler ileri sürmekte; Atatürkçülüğün düne ait bir dünya tasavvuru olduğunu, aradan çok zaman geçmesi, küreselleşme ve mesafe kavramlarındaki değişme nedeniyle günümüzde geçerli olamayacağı tezini ileri sürmektedirler. İkinci görüşü savunanlar Atatürkçülüğün bitmez tükenmez bir enerjiye sahip olduğunu ileri sürerken, milletimizin tasavvurlarına uymayan sanal bir Atatürkçülük modeli kurgulayarak ve çoğu kere İsmet İnönücülüğü Atatürkçülük olarak tanımlayarak, milletimizin enerjisini boş yere israf etmektedirler. Bir kısım çevreler ise demokrasi havariliği ve açıktan Atatürkçülük düşmanlığı yaparak niyetlerini gizlememektedir. Bunlar: “Bugünkü sıkıntıların sebebi, Türkiye’nin Atatürkçü rol ve modelde ısrar etmesidir” diyerek, Atatürk ilke ve inkılâplarını hedef göstermektedir.

 

 

MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ

 

 

 

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi