Anasayfa » ALTIN ÇAĞIN ÖZELLİKLERİ

ALTIN ÇAĞIN ÖZELLİKLERİ

Yazar: yonetici
0 Yorum 298 Görüntüleyen

ALTIN ÇAĞIN ÖZELLİKLERİ

 

 

Kur’an da anlatılan Zülkarneyn kıssası da, kıyamet öncesi tüm insanlığa hakim olacak ve dünyayı adaletle dolduracak bir saadet medeniyetine ve onun güçlü ve kutlu liderine yani Hz. Mehdi’ye de işaret sayılabilir.

 

 

Bu ayetlerle, üstün bir uzay ve bilgisayar teknolojisine sahip seçkin bir şahsiyetin, uydu antenleri ve TV. görüntüleriyle dünyanın doğusundaki ve batısındaki tüm topluluklara rahatlıkla ve istediği anda ulaşabileceği ve onlarla konuşarak sorunlarını halledeceği de haber verilmiş olabilir.

 

 

Ve belki de, farklı ülkelerde halkın huzurunu bozmaya yönelik terörist saldırıların ve televizyon kanalıyla yapılacak korku ve dehşet yayınlarının nasıl önleneceğini… Güven ve özgürlük ortamının nasıl temin edileceğini çok iyi bilen… Asrın teknolojisiyle birlikte hikmet ve marifet sırlarına da vakıf edilen yüksek bir devlet reisine ve Mehdi’nin saadet dönemine dikkat çekilmiştir. En doğrusunu Allah bilir.

 

 

İşte müjdelenen, ihtiyaç ve iştiyakla beklenen bu Altın Çağın, ayet ve hadislerle haber veriler bazı özelikleri:

 

 

1-     Modern tarım yaygınlaşacak, kolaylaşacak ve ürünler ucuzlayacak, Dünyanın hiçbir yerinde yoksulluk ve kıtlık çekilmeyecek.

 

 

2-     Genetik ve DNA üzerindeki gelişmelerle bire yüzlerce kat veren, çok dayanıklı ve her mevsim yetişen bitki ve meyveler üretilecek.

 

 

3-     Bu bol ve bereketli ürünler her kıtaya, her kavme ve herkese fazlasıyla yetecek, çöller ve tüm kırsal bölgeler tarıma elverişli hale gelecek

 

 

4-     Petrol ve kömür yerine güneş, rüzgar ve su enerjisine geçilecek

 

 

5-     Her türlü ilim ve eğitim, sanal ortamlarda ve bilgisayar yardımıyla yaparak yaşayarak gerçekleşecek. İnsanların bilgi ve beceri seviyesi yükselecek.

 

 

6-     Ulaşım araçlarında ses hızını aşan ve herkese hizmet veren, yer altı, yerüstü ve hava araçları devreye girecek. Işınlama ile eşya ve insan nakli gerçekleşecek. Tayyı zaman ve Tayyı mekan cinsinden insanlar boyut değiştirebilecek

 

 

7-     Şehir ve çevre planlamasında ve konforlu konut yapımında büyük ilerlemeler kaydedilecek

 

 

8-     Tıpta yaygın, ucuz ve hızlı hizmet imkanları sağlanacak ve tıp teknolojisinde devrim gözlenecek

 

 

9-     Her türlü sanat ve kültür etkinliklerinde, bugün hayal bile edilemeyen gelişmeler birbirini izleyecek

 

 

10-Savaş, kavga, fesatlık bitecek. Dünyada tam anlamıyla barış ve adalet hükmedecek.

 

 

11-Din aslına dönecek. İslam, bidat ve hurefelerden ve şuursuz şekilcilikten temizlenecek… Öze önem verilecek ve İslam ahlakı dünyanın her yerinde yerleşecek ve yürüyecek. Velhasıl beklenen ve hayal edilen dünya cenneti mutlaka ve pek yakında zuhur edecek.

 

 

Öyle ise haydi..

 

 

Her dinden, her düşünceden ve her kökenden bütün vatandaşlarımızın barış, bereket, huzur ve hürriyet içinde yaşayacakları,

 

 

Temel insan haklarına ve evrensel hukuk kurallarına sahip olacakları,

 

 

Gerçek demokrasiye ve örnek bir laikliğe kavuşacakları, dünyanın merkezi ve motoru mutlu ve müreffeh bir Türkiye’de ve çok yakın bir gelecekte buluşmak ve kucaklaşmak ümidiyle…

 

 

“Siz hayal kuruyor ve boş vaatlerde bulunuyorsunuz” diyenler olursa ve bunlar gayr-i müslim ise cevabımız: Eğer bu dediklerimiz gerçekleşmezse sadece biz hayalci çıkarız.. Ama gerçekleşirse altı milyar insan karlı çıkacak ve kurtulacaktır.

 

 

Eğer bize hayalci diyen Müslüman ise, ona cevabımız: Sizin sorununuz bizimle değil.. Bu anlattıklarımızı müjde veren Allah ve Resulünün haberlerine inanıp inanmamakla alakalıdır.

 

 

Her şeye rağmen, bütün işaret ve alametler göstermektedir ki; Saadet dönemi ve Mehdiyet devrimi oldukça yakındır.

 

 

Hz. Peygamber Efendimizin:

 

 

“İslamda teşe’üm (şum tutma, kötüye yorma, uğursuz sayma) yoktur. En hayırlısı tefa’ül’dür.

 

 

Meclistekiler, tefa’ül nedir Ya Resulallah? Diye sorunca:

 

 

“Sizden birinizin (olayları) duyduğu (ve okuduğu) güzel (sevindirip ümitlendirici) sözler (le yorumlaması)dır.” Hadisiyle izin ve işaret buyurduğu…[1]

 

 

Bediüzzaman gibi önemli şahsiyetlerin caiz gördüğü ve başvurduğu.. Ve bazı alimlerin istihare rüyasından daha sağlam bulduğu “Tefaül-merak edilen ve cevabı bilinmeyen önemli girişim ve gelişmelere işaret olmak üzere, belli usul ve edep çerçevesinde ve halis bir niyetle, abdestli olarak ve iki rekat namaz kılarak Kurana müracaat etmek” yoluyla karşımıza çıkan… Hem anlamı hem de ebced hesabı bakımından, niyetlendiğimiz konulara uygun bulunan şu ayetlerin hepsinin 2003 ile 2008 tarihlerine ve günümüzdeki önemli gelişmelere denk düşmesi, sadece tesadüflerle izah edilebilir mi?

 

 

“Kesinlikle galip gelecek olanlar, Allah’ın partisi (Hak davanın tarafgirleri) dir”[2]

 

 

Ebced Hesabı: Hicri:1428 Miladi:2008

 

 

“Ey Kavmim (Artık) Arzı Mukaddese (Filistin ve İsrail ülkesine) girin..”[3]

 

 

Ebced Hesabı: Miladi 2008

 

 

1.Körfez saldırısıyla ilgili tefaül sonucu çıkan: “Biz, birbirleriyle yardımlaşıp öcünü alan (ve asla karşısında durulamayan) birleşik bir cemiyetiz mi diyorlar? (Buna mı güvenip saldırıyorlar?) Halbuki yakın bir gelecekte o (koalisyon) topluluğu bozguna uğratılacak ve arkalarını dönüp kaçacaklardır.

 

 

Belki de onlara vaad edilen (hezimet ve kıyamet) saati (vakti)dir”[4]

 

 

Ebced Hesabı: Hicri:1424 Miladi:2003-2004

 

 

2.Irak saldırısıyla ilgili tefaül sonucu çıkan:

 

 

“…Öyle ise (bırak) sebepler içinde (ekonomik ve teknolojik güçle bir müddet) yükselsinler…”

 

 

“Onlar burada (çeşitli kavim ve) fırkalardan (oluşan, ama yakında) bozguna uğratılacak bir ordudur”[5]

 

 

Ebced Hesabı: Hicri: 1424 Miladi:2003-2004

 

 

Milli siyasetin ,içindeki marazlılardan ne zaman kurtulacağıyla ilgili tefaül sonucu:

 

 

“Siz şevketsiz olanın sizin olmasını (arzu edip diliyor ve ) istiyordunuz…

 

 

Oysa Allah, sözleriyle Hakkı açığa çıkarmak ve inkarcıların (ve münafıkların) kökünü kazımak murad ediyordu”[6]

 

 

İlk cümlenin Ebced Hesabı: Hicri:1425 Miladi:2004-2005

 

 

Milli siyaset girişiminin şahsi manevisinin niyetini ve mahiyetini merak ederek, 1970’li yıllarda yaptığımız tefaül sonucu çıkan:

 

 

“Ve (işte) alamet (ve işaret)ler: Onlar “Necmi-Yıldız” ile hidayet (ve istikamet) bulurlar..”[7]

 

 

Bu ayetin Ebced Hesabı: Miladi:1972

 

 

Ve yine 11 Mayıs 2003’teki büyük kongreden 3 (üç) gün önce yapılan tefaül sonucu çıkan:

 

 

“(Deki, şimdilik) yurdunuzda (ve hakimiyet konumunuzda) üç gün(ler) daha yararlanın (Ama acı ve alçaltıcı sonunuz gelmiştir) bu asla yalanlanamayacak bir vaattir”[8]

 

 

Ayetindeki “Selasetü Eyyam-Üç günler” ibaresinin Ebced Hesabı: Miladı:2005’tir

 

 

 

 

 

1994 Yılında Rahmet-i Rahmana ve Rüyet-i Sübhan’a uğurladığımız… Tasavvufi hikmet huzuruyla, siyasi hizmet şuurunu meczedip yürütme gayretini örnek aldığımız… Talebe ve muhiblerinin her konuda istikamet ve hizmet ehli olduklarını görüp, kendilerini şükranla hatırladığımız… Şu anda makamı Yalova Güneyköy’de bulunan Sultan Baba diye malum, irşat ve islahat kutbu, Rahmetullah İhsan Tamgüney Hz.lerinin, Hz. Mehdi’nin şahsiyet ve siyasetiyle ilgili, yüzlerce canlı şahidi bulunan çok sevindirici ve ümit verici mesaj ve müjdeleri…

 

 

Ve yine bizzat tanıma ve sohbetlerine katılma bahtiyarlığına kavuştuğumuz Palu’lu Haydar Baba Hz.’leri gibi keşif ve keramet sahibi kimselerin; feyiz, fazilet ve feraset ehli, alim ve fazıl şahsiyetlerin işaret ve beşaretleri, Mehdiyet zuhurunun arafesinde olduğumuzu haber vermektedir.

 

 

 

 

Ayrıca; Serkan Tekin’in “Kuranda Gizlenen Tarihler” kitabında, Hz.Mehdinin zuhuru Miladi:2005 olarak tahmin edilmektedir.[9]

 

 

Ve yine, Ömer Çelakılın “Kuranın şifresi” kitabında Hz.Mehdinin çıkış tarihi olarak 2003-2005-2008 yılları belirlenmiştir.[10]

 

 

Joseph NOAH ise, Tevrat’ın Şifresi kitabında, özellikle ve pek çok yerde 2005 tarihine dikkat çekildiğini bildirmekte. Kıyamet öncesi Dünya sistemindeki büyük değişim ve dönüşümün bu tarihlerde gerçekleşeceğine dair çok önemli bilgilerin deşifre edildiğini… Ve beklenen Altın Çağın bu tarihlerden sonra zuhur edeceğini gösteren ısrarlı işaretler verildiğini söylemektedir.[11]

 

 

Bütün bunlar, beklenen ve müjdelenen Mehdiyetin ve İslami Medeniyetin çok yakın olduğunu göstermektedir.

 

 

Ama elbette bunlar, kesin bilgi ve belgeler değildir. Ve herkesin ille de, böyle inanması ve olaylara bizim gözümüzle bakması da istenmemiştir.

 

 

Ancak yüzlerce sahih hadisin ve binlerce alimden gelen sağlam ve samimi haberlerin ışığında bakıldığında, önemli bir göstergedir.

 

 

Bir zatın dediği gibi, müteşabih hadislerde ve böylesine müjdeli gaybi haberlerde:

 

 

Üç “alamet” bir işarettir. Üç işaret ise, bir “senet”tir. Üç senet ise, bir “hüccet”tir. Yani tatminkar bir kanaat ve yakin hasıl etmektedir.

 

 

Ve zaten bizim bu kitabı hazırlamaktaki asıl amacımız: Müslümanların üzerine çöken ümitsizlik ve kötümserlik bulutlarını def etmek, yerine başarı ve mutluluk umutlarını diriltmektir.

 

 

Çünkü bu umudu ve şuuru kaybedenler, barbar batılıların peşine takılmayı… Batıl ve bozuk oluşumların himayesine sığınmayı, son ve tek çare olarak görmekte, ruhları körlenmekte ve bu yüzden maalesef yerli ve milli girişimleri kösteklemeye yönelmektedir.

 

 

Bütün bu haberler ve işaret edilen tarihler Hz.Mehdi’nin yeryüzünde bulunduğunu ve uzun süren hazırlık dönemini tamamlayıp, artık kesin zafere çok yaklaşmış olduğunu müjdelemektedir.

 

 

Ve zaten Siyonist ve Haçlı Emperyalistler de “Mesih”le gerçekleşeceğini umdukları dünya hakimiyetinin 2007’den önce mutlaka gerçekleşeceğini beklemektedir.

 

 

 

 

 

 

 

 


 

[1] Sahihi Buhari-Tecridi Sahih Tercümesi DİB Yayınları. 12.cilt 3.baskı sh.92 1936 nolu hadis

 

 

[2] Maide:56

 

 

[3] Maide:21

 

 

[4] Kamer:45-46

 

 

[5] Saad:10-11

 

 

[6] Enfal:7

 

 

[7] Nahl:16

 

 

[8] Hud:65

 

 

[9] Bak:sh.292-296

 

 

[10] sh.282

 

 

[11] Sınır Ötesi Yayınları. Çevirmen: Hande ÖLÇEROĞLU. Ağustos 2003 Sh: 124/137/146/163

 

 

http://millicozum.com



 

 

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi