Siyasi hayatı ve kısa hatıraları
Erbakan Hoca milletine, memleketine ve tüm İslam ve insanlık âlemine en hayırlı ve kalıcı hizmetleri yapabilmek üzere siyasete atılmış, dünyalık nimet ve etiketleri hiçe sayarak tarihi bir mücadeleye başlamıştı. Onun bu girişimi en çok din ve milliyetçilik istismarcılarını telaşlandırmıştı.
MSP’ ye girmek isteyen Türkeş’in yardımcısını komandolar kaçırıvermişti! İşte o günkü bir gazete haberi:
“MHP’ den ayrılan 6 kişi otomobille MSP merkezindeki katılma törenine giderken, ikinci otomobilde bulunan Faruk Akküllah ve Yüksel Serdengeçti komandolar tarafından kaçırıldı. Serdengeçti bulundu Akkülah’ı ise polisler arıyor.. MSP genel merkezinde düzenlenen transfer törenine gitmek üzere iki otomobille yola çıkan altı MHP’liden ikisi kaçırılmıştır. MHP genel başkan yardımcılığından bir ay önce istifa ettiği öne sürülen ve önceki gün kaçırılan Faruk Akkülah henüz bulunamamıştır. Öğrenildiğine göre MHP’den ayrılan altı kişi, MSP genel merkezinde yapılacak törene katılmak üzere 1969 yılında MHP genel sekreterliği yapan eski milletvekili İsmail Hakkı Yılanlıoğlu’nun Gazi Osmanpaşa Nenehatun Caddesi Kargöz Sokaktaki evinde bulunmuşlardır.” (o günkü gazeteler)
Şeyh Şamil’in torunu MSP’den milletvekili oldu
MSP’li parlemanter adaylarının çoğunluğu ilahiyatçı, tüccar ve mühendislerden oluşmaktaydı.
Milli Selamet Partisi’nden 5 Haziran seçimleri için Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu üyeliğine aday adayı olanların adları Çankaya sinemasında düzenlenen bir toplantıda açıklanmıştır. Adları açıklanan adaylar arasında Şeyh Şamil’in torunu Sait Şamil de vardı. [1]
Tarihin ilk ayakkabılı eylemi Erbakan’ın milli sanayi mücadelesiyle yapılıyordu!
Her ne kadar Irak’lı El Zeydi’nin Bush’a fırlattığı ayakkabı tarihe geçmiş olsa da, dünya da ilk ayakkabılı protestonun patenti de bize ait çıktı. Hem de tam 50 yıl önceki bir olaydı.
Peki, ayakkabıyı fırlatan ile muhatap olan kim olmaktaydı?
Yıl 1961. Yer Ankara… Birinci Otomotiv Sanayi Kongresi yapılmaktaydı. Kongre’ye katılanlar arasında işadamları, bürokratlar, mühendisler, gazeteciler vardı. Kongre’nin öncülüğünü yapan isimse daha sonra Türkiye’nin siyasi hayatına damgasını vuracak olan Prof. Dr. Necmettin Erbakan’dı.
Erbakan,1956 yılında daha 30 yaşında iken Gümüş Motor Fabrikasını kurarak Türkiye’nin ilk büyük sanayi hamlesini gerçekleştirmiş, yine 1960 yılında Ankara’da yapılan Sanayi Kongresi’nde ilk kez “Türkiye’nin kendi otomobilini üretebileceği” fikrini ortaya atmıştı. 1961 yılındaki Otomotiv Kongresi bu çabaların bir sonucu toplanmıştı. Kongre salonu oldukça kalabalık ve heyecanlıydı. Salonda Türkiye’nin kendi otomobilini üretebileceğinin inancı ile heyecanlanan mühendislerin yanı sıra, yerli otomobil fikrine karşı çıkan işbirlikçi Masonlar da bulunmaktaydı.
Bunlardan biri de, Bernar Nahum’dur. Bernar Nahum, Lozan gizli danışmanlarından olan ve Türkiyenin adım adım İslam’dan uzaklaştırılmasını, her yönden zayıflatılıp parçalanmasını amaçlayan Siyonist Yahudi planın fikir babası Haham Hayim Nahum takımındandı.
Bernar Nahum, Koç Otomotiv Grubu’nun temsilcisi olarak toplantıdaydı.
Parantez açalım: Vehbi Koç ile Bernar Nahum 1944 yılında tanışmış, bu tanışma Koç Grubu için tarihi bir dönüm noktası olmuş, . Grup hızla büyümeye ve küresel bir şirket olmaya başlamıştı. Koç ile Nahum ortaklaşa Otokoç’u kurmuş ve başına da Nahum atanmıştı. Bir iddiaya göre Bernar Nahum, Lozan anlaşmasının mimarı meşhur Hayim Nahum’un oğlu olmaktaydı. Bir iddiaya göre de Koç grubu’na ait, BEKO’nun BE’si Bernar’dan, KO’su Koç’tan alınmaydı.
Gelelim ayakkabılı eyleme:
Bernar Nahum, Birinci Otomotiv Kongresi’nde konuşurken salondaki hava giderek elektriklenmeye başlamıştı. Çünkü Otokoç’un ortağı ve yöneticisi Nahum, salondaki heyecanın aksine otomotiv sanayinin zorluklarından bahsetmekte ve yerli otomobil fikrine karşı çıkmaktaydı.
O sırada ön sıralarda oturan genç bir mühendis, bir kürsüde konuşan Bernar Nahum’a, bir de ayakkabılarına bakmaktaydı. Makina Kimya Endüstrisi’nde (MKE) çalışan Erbakan’ın Millici ekibinden olduğu anlaşılan mühendisin ayağında kurumun yeni dağıttığı postallardan vardı. Nahum konuşmasına devam ederken ön sıradaki genç ise, postalının bağcıklarını çözmeye çalışmaktaydı. Çünkü öfkesi iyice kabarmıştı.
Nahum; “Bursa’da şeftali üretmek otomotiv üretmekten hem daha kolay hem daha kazançlıdır” dediği anda da ortalık karışmıştı. Nahum’un “otomotiv yerine şeftali üretmeyi” önermesine dayanamayan genç mühendis ayağından çıkardığı postalı kürsüye fırlatmıştı.
Postal, Nahum’un alnına çarparken, MKE’li vatansever: “Bize otomobili siz ürettirmiyorsunuz, sizler bizi batıya mahkûm ve mecbur ediyorsunuz!” diye bağırmaktaydı. Ve bu genç mühendis te Erbakan gibi, milli ve yerli kalkınma sevdalısıydı.
Herkes unutmuş olsa da işte bu olay ilk ayakkabılı protesto eylemi olarak tarihe geçmiş bulunmaktadır.
Artık yazmak zorundayız. Her şeye rağmen Türkiye’nin ilk yerli otomobili “Devrim”i yapma fikri bu kongre’nin sonucunda ortaya çıkmıştır. Yapılmıştır da… Ama biliyorsunuz benzin koymayı unuttukları(!) için yürümemiş ve öylece kalmıştır.
Oysa, Erbakan ilk yerli otomobil fikrini 50 yıl önce ortaya attığında, ne Kore’nin Hyundai’ı, Ne İran’ın Samand’ı, ne Hindistan’ın Tata’sı, ne Çin’in Cherry’si vardı!. Ne kadar acıdır ki, şimdi sokaklarımız Hyundai, Tata, Cherry ile dolup taşmaktadır.
Son bir not: Türkiye’ye “Otomobil yerine şeftali üretilmesini” öneren Bernar Nahum hakkında bakın Rahmi Koç yıllar sonra ne buyurmuşlardı:
“Koç’un otomotiv sanayi işine girmesini, büyümesini ve kâr etmesini sağlayan Mösyö Bernar’dır. Vehbi Bey’in büyük itimadını kazanmış biriydi ve Vehbi Bey, o ne derse kabul ederdi. Bernar Nahum eldeki paranın daima otomotiv işine yatırılmasını istemiştir.” (Capital Dergisi-2008)[2]