Anasayfa DosyalarMUSTAFA KEMAL ATATÜRK-DOSYASI Atatürk, Bediüzzaman ve Ordu

Atatürk, Bediüzzaman ve Ordu

Yazar: yonetici
0 Yorum 416 Görüntüleyen

ATATÜRK, BEDİÜZZAMAN VE ORDU

 

Ergün Poyraz’ın:  Siyonist Yahudi güdümlü “Amerikan State Univercity of NewYork Eress” tarafından, Sabataist Şerif Mardin’e hazırlattırılan “BEDİÜZZAMAN” adlı kitabındaki hesaplı çarpıtmaları ve alakasız yorumları gerçekmiş gibi esas alarak, O büyük şahsiyeti “Ermeni asıllı ve hıyanet kasıtlı” gösterme çabaları; AMERİKADAKİ İMAM kitabındaki CIA figüranı Fetullah Gülen’le ilgili ciddi ve hayret verici tespitlerinin güvenilirliğine de maalesef gölge düşürmekteydi. (Bak Sh. 32,36)

Bediüzzaman’ın Van Gölü kenarında ve Edremit yakınında Dini ilimlerle fenni ilimlerin birlikte okutulacağı, Mısırdaki El-Ehzer Üniversitesi benzeri Medresetüz-Zehra girişimini, o dönemin İngiltere Van Konsolosu Albay Chamsi’nin, Kürtleri kışkırtmak maksadıyla böyle bir hedefi olduğu gerekçesiyle, Üstadı; “İngilizlerin adamı ve Ermeni Militanı” diye itham etme gayretleri, elbette çirkin ve temelsiz bir iftiradan ibaretti.

O süreçte, Ermenilerin Bitlis ve Van’da oldukça kalabalık, zengin ve etkin olduklarını ve Bediüzzaman’ın da bu bölgede doğup yaşadığını bahane ederek, O’nu şeytanların bile nefret edeceği şeylerle suçlamak, eğer koyu bir bilgi fukaralığından kaynaklanmıyorsa, mutlaka İslam düşmanlığının dolaylı bir şekliydi. Oysa Şerif Mardin, CIA istasyon şefi Yahudi-Siyonist Graham E. Fuller gibi birisinin himayesindeki kişiydi.

Ve hele Ergün Poyraz sadece sürgüne ve mahkemeye gidişlerinde bir iki sefer bindiği, başkalarına ait bir chevrolet arabayı öne sürüp “Bediüzzaman yaşadığı devirde sayılı zenginler arasındaydı” (sh.55) diyerek gülünç duruma düşmekteydi. Çünkü Onun dünyaya metelik vermediği ve asla mal-mülk edinmediği dost-düşman herkesin bildiği şeydi. Adama sormazlar mı, “peki bu kadar zengin olan Bediüzzaman’ın mal varlığı nelerdi ve miras olarak kimlere intikal etmişti…

O tarihlerdeki yüzlerce Osmanlı alimi ve müellifi gibi, Latin harflerini bilmediği –çünkü Arab harfleriyle okuyup yazma öğrendikleri- için, Bediüzzaman’ı cahillikle suçlayıp saçmalaması ise, tam bir bilgisizlik ve gerçeklere ilgisizlik göstergesiydi. (Bak. Sh.241)

Bediüzzaman’ı kendi eserlerinden ve tarihi belgelerden araştırıp tanıma zahmetine katlanmayan, hatta o kıymetli eserleri okuyup anlama kapasitesinden bile yoksun bulunan bazı kolaycı ve ön yargılı kimselerin; Onunla ilgili çoğu kasıtlı ve saptırıcı yorum ve yayınlara dayanarak hüküm vermeleri, hem böylesi ilim ve irfan erbabına, hem de kendi okurlarına karşı tam bir saygısızlık ve sahtekarlık alametiydi, üstelik gayet ucuz ve uyuz bir gayretkeşlikti. Kaldı ki, böylesi tarihi şahsiyet ve hadiselerin, perde arkası psikolojik ve sosyolojik nedenlerini, taktik ve stratejik hedeflerini de çok ince ve derince kavramaya çalışmak ve hesaba katmak gerekirdi.

 

..

 

MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…

BENZER İÇERİKLER

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz. KABUL ET Detaylı Bilgi