İSTİŞARENİN ANLAMI VE ÖNEMİ
Gönül birliği; gaye birliğini, gaye birliği; fikir ve görüş birliğini, görüş birliği de; eylem ve güç birliğini meydana getirir. Bu bakımdan cemaat düzenine ve teşkilat disiplinine girmek ve istişare/danışma ve değerlendirme toplantıları tertip etmek, oldukça önemlidir ve hatta başarının temelidir. Ancak; istişarenin bilinçli ve disiplinli yapılması gerekmektedir. Bu nedenle önce istişarede yapılması ve sakınılması gereken durumları bilmelidir.
A- İstişarede Mutlaka Uyulması ve Yapılması Gereken Durumlar:
1- Gündem mutlaka belirlenmeli ve “ne maksatla toplanıldığı ve hangi amaca ulaşılmaya çalışıldığı?” toplantıya katılanlara önceden bildirilmeli ve gündem anlaşılmış olmalıdır. İstişare konusuyla ilgisi ve bilgisi bulunmayanlar bu toplantıya çağrılmamalıdır.
2- Amaçlanan hedefe yetişmeye veya ortaya konulan problemi çözmeye yarayacak, her türlü teklif ve tasarılar, orijinal fikir ve teoriler, samimiyetle ortaya konulmalıdır.
3- Ortaya atılan teklif ve teorilerden bize göre yararsız veya tutarsız olanların ise, yine münasip bir dille tenkidi yapılmalıdır. Bu konuda “Tenkit meşru tahkir memnudur.” Yani yapıcı ve uyarıcı ikaz ve itirazların güzel ve gerekli olduğu, ancak hakaret ve haksızlık edici davranışların yanlış ve yasak olduğu unutulmamalıdır.
4- Teklif edilen çözüm önerilerinden, açıklanması gereken yerler, öneri sahiplerinden tekrar sorulmalı, tasarımları hakkında daha geniş bilgi alınmalıdır.
5- Bu tür istişare toplantılarında, kurula sunulan teklif ve temennileri özet halinde yazacak bir kâtip üye bulunmalı ve gerektiğinde münasip proje sahipleriyle daha geniş görüşme imkânlarına zemin hazırlanmalıdır.
6- Toplantıya katılanların, o konuda özel ve orijinal bir fikri yoksa bile, toplantıda dinlediği ve beğendiği görüş ve önerileri teyit ve teşvik edici veya eksikleri bütünleyici konuşmalar yapmaları da yerinde ve yararlıdır.
7- Başkan olan kişi; hem belirli aralıklarda, hem de toplantı sonunda, yapılan önerileri özetlemeye, bunların ortak noktalarını tespit etmeye ve asıl amaca ulaştıracak projenin şekillenmesine yarayacak fikirlerin gelişmesine öncülük yapmalıdır.
– Çünkü başkan demek; her işi bizzat üstlenen değil, yükünü taksim ederek hafifleten…
– Farklı kabiliyet ve karakterdeki insanlar ve muhalif gruplar arasında denge kurabilen…
– Teşkilat mensupları içerisinde hakem ve organizatör rolü oynayabilen…
– Rakiplerinin ve muhaliflerinin tenkitlerinden bile ders alıp, yanlışlarını düzeltebilen…
– Yetkilerini; insanları harcamak, hizmet ve marifet ehlinin yolunu tıkayıp devre dışı bırakmak gibi, nefsi kararlar doğrultusunda kullanmaktan sakınabilen ve birileri hakkında karar verirken, kendisini onların yerine koyabilen kişidir.
Zira Efendimiz (SAV): “Kişi kendi nefsi için istediğini, başkaları için de istemedikçe olgun mü’min olamaz” buyurmaktadır.
“Ey mü’minler! Allah için Hak’kı (ve haklıyı) savunan (hâkimler ve yetkililer) ve mutlaka adalet ve hakkaniyetle şahitlikte bulunan kimseler olun. Herhangi bir kavme (partiye, meşrebe, tarikata veya kişiye) olan kininiz, (kırgınlık ve kızgınlığınız) sakın sizi adaletsizliğe sürüklemesin!.. (Karar verirken his ve heyecanlarınızla değil, aklınız ve vicdanınızla davranın, İslâm’ı esas alın ve mutlaka) Adil olun ki takvaya yakışan budur… Her halde Allah’tan korkun. Çünkü O bütün yaptıklarınızdan haberdardır.”[1] hükmü asla unutulmamalıdır.
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…