VATANDAŞIN GEÇİM DARLIĞI,
ERDOĞAN’LARIN MAL VARLIĞI!?
“Kavanozun içinde yüzüyorduk, Özal bizi küvete koydu; Erdoğan ile Bahçeli Türkiye’yi o küçük kavanozuna döndürmeye başladı!”
Eski yandaş, yeni Karar yazarı İsmet Berkan, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’dan önceki yılları “minik bir kavanoza” benzetirken, “Böyle benzetmeler sevimsiz ve sakıncalıdır ama yine de yapacağım, biz minik bir kavanozun içinde yüzüyorduk, Özal bizi aldı küvete koydu. Alanımız, ufkumuz genişledi” yorumunu yapmıştı. Erdoğan ile Bahçeli’nin 15 Temmuz sonrası Türkiye’yi yeniden o “küçük kavanoza” döndürmeye başladığını da vurgulamıştı. Bay Berkan, AB’ye üyelik müzakerelerinin başlatılmasına işaret ederek, “AB’ye tam üye olsak, küvetten de çıkıp bahçedeki süs havuzuna geçecektik. İçine kapalı, kendine demokrasi adını veren ama aslında ağır bir diktatörlüğün bütün izlerini taşıyan bir ülkeden dünyalı olmayı başarmış bir ülkeye terfi edecektik” temennisinde ise yanılmaktaydı.
“Tayyip Erdoğan ve AKP, 2013’ten başlayarak reformcu, değişimci ve özgürleştirici kimliğinden sıyrılmaya başladı. Bırakın bahçedeki süs havuzuna geçme hayallerini, küvette kalmaya devam etmek bile bir endişe konusu halini aldı. Nitekim endişelenenler haksız çıkmadılar; AKP iktidarlarının el verdiği bir karanlık örgüt yüzünden yaşadığımız 15 Temmuz darbe girişimi sonrası, Tayyip Erdoğan ile Devlet Bahçeli el ele verip Türkiye’yi yeniden o küçük kavanozuna döndürmeye başladılar. ‘Yerli ve milli’ diyorduk herkesin gururunu okşayıp gözünü boyamak için, ama aslında ülkemiz dünyadan, dünyadaki yarış ve rekabetten koparılmaya ve küçültülüp parçalanmaya doğru kaydırılmaktaydı… Düşünün, düne kadar AB’nin tam üye adayıydık. Kıbrıs takıntımızı aşabilsek, Avrupa’nın bütün engelleyici tutumuna rağmen müzakerelerimizi ilerletebilir, hatta nihayete bile erdirebilir, AB’yi kendi ikiyüzlülüğüyle baş başa bırakabilirdik. Ama bugün AB’nin yaptırım uyguladığı bir ülkeyiz. Tam üye adayı değil rakip, hatta düşman ülke muamelesi görüyoruz. Demokratik standartlarımız ve AB’ye tam üye adaylığımız sayesinde bütün İslam âleminin yükselen yıldızıydık; Tayyip Erdoğan da Arap sokağının lideriydi. Bugün Arap âleminde ancak ve en fazla silahlı gücümüzle anılıyoruz. Sevilmiyor, korkuluyoruz.” diyen Karar yazarı, doğrularla yanlışları harmanlayıp okurlarının kafalarını karıştırmakta ve kurtuluşu, Ülkemize ve Milletimize düşmanlıktan asla vazgeçmeyen Haçlı AB kapısında aramaktaydı.
Halkın geçim darlığı ve iktidarın duyarsızlığı!
Et ve süt ürünleri fahiş derecede pahalılaşmış, hatta hayvancılık tükenme noktasına dayanıp kriz başlamıştır. Resmi işsizlik oranı %12’ye çıkmış, âtıl işgücü oranı %25’e ulaşmış, toplum sadaka (sosyal yardım) parasıyla bir nevi hayatını sürdürmeye, daha doğrusu sürünmeye çalışmaktadır.
…
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ..