“İSLAM; İÇTİHAT’LA YAŞANIR,
ŞARTLARA VE İHTİYAÇLARA GÖRE YORUMLANIR!” GERÇEĞİ
İslam’ın amaçlarına, insanlığın ihtiyaçlarına ve çağımızın şartlarına… Yani değişen ve gelişen standartlarına uygun, uygar ve uygulanabilir özelliklere sahip:
A- Demokratik: Toplumsal kabul ve konsensüse, hür iradeli katılım ve denetlemeye, ilmi içtihat ve icma prensiplerine dayalı bir Adil Düzeni…
B- Laik: Farklı din ve düşünce mensuplarının birlikte ve barış içinde ve inandığı şekilde yaşadığı, Dini hizmetlerle devlet işlerinin:
a- Birbirine karıştırılmadığı,
b- Birbiriyle çatıştırılmadığı,
c- Ama birbiriyle uzlaştığı ve her birinin kendi sahasından hizmet yaptığı huzur ve hoşgörü sistemini…
C- Liberal: Faizsiz kredileşme, yani çağdaş bir “Karz-ı Hasen” sisteminin geliştirildiği, devletin özendirici, organize edici ve altyapı hizmetleri hazırlayıp verdiği yeni bir hareket ve bereket ekonomisini…
D- Sosyal: Herkesin şartsız ve ön yatırımsız sigortalı sayıldığı, adil ve asil bir vergi-zekât sisteminin uygulandığı, insanca yaşam garantisini…
E- Hukuki: İlmi, insani ve ahlâki temellere dayalı ortak bir devlet düzeni ve disiplini içinde, farklı hukuk tercihlerini ve hakemlik müessesesini hayata geçirmek üzere; yeni bir medeniyet modeli geliştirecek girişim ve değişimler kesinlikle gereklidir ve en kısa sürede bu gerçekleşmezse, çok yönlü bir çöküş kaçınılmaz hale gelecektir.
Bediüzzaman’ın ifadesiyle:
“Eski hal, artık muhal, ya yeni hal; ya izmihlal…” bizi beklemektedir. “Yok oluş” veya “Yeniden doğuş”tan birisi tercih edilecektir.
Ve her toplum, hak ettiği ve liyakat kesbettiği yönetime erişecektir. Süleyman Karagülle’nin şu tespitleri oldukça önemlidir.
İçtihat Nedir?
Kitap ve Sünnet ile Akıl ve İlim Arasındaki Dengedir!
Bir çölde susuz kalsanız, aklınızı kullanarak su arayıp bulur ve su ihtiyacınızı giderebilirsiniz. İkinci bir ihtimal olarak, su ararken bulamayıp belki ölmüş de olabilirsiniz. Çölde su ararken rastlayacağınız çoban veya kervanlara su kaynağı sorduğunuzda, belki yalan söyleyecekler; ama doğru söylemeleri ihtimali daha kuvvetlidir. Onların söyledikleri aklınıza yatarsa, önce işaret edilen bölgede su ararsınız. Suyu bulduğunuzda, sonuç yine aklîdir. Ama suyu bulamazsanız, o söz ve bilgi sizin işinize yaramamış olur ve belki susuzluktan ölmüş olursunuz, ama kimse sizi suçlu ve sorumlu görmeyecektir!
Kitap ve Sünnet, size suyun nerede olduğunu söylüyor ve ondan sonra da; aklını kullan ve dediklerimi araştır, suyu bul ve kurtul. Su yok diye oradaki kum tanelerini yutma!.. Ve ölüme razı olma!
İşte İçtihat budur.
İslamiyet’e göre;
Kitap ve Sünnet, aklın sonuca daha çabuk ulaşması için bir araçtır. Yoksa akla ve ilme aykırı olan bir şey Kitap ve Sünnet ile delillendirilip uygulanamaz!..
Bir hüküm, hem illete yani mutlak delillere; hem hikmete yani ilme uymalıdır. Yani delil bunların toplamı değil, çarpımıdır.
Kur’an ve Sünnet ile akıl ve ilim arasında işte böylesine sağlam ve sağlıklı bir denge vardır. Bu dengeden yararlanıp hayatını ona göre düzenleyenler susuzluktan kurtulurlar; aksine hareket edenler de ya büyük sıkıntılar çekerler veya susuzluktan ölürler.
..
MAKALENİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ…