ÂLEM TECELLİ, RÜ’YA TESELLİDİR
Fatma Betül Erişkin’in Rüyası / Konya / 17.10.2017
Rüyamda:
Çocukluğumda gittiğim Kur’an Kursunda oluyormuşum. Sınıflar normal sınıfmış ve sıralarda Konya, Gebze, Balıkesir ve Elazığ Milli Çözümden arkadaşlarım; Refah Partisi zamanında teşkilatta birlikte görev yaptığımız ve halâ Aziz Erbakan Hocamıza sadık bazı arkadaşlarla tek kişilik sıralar halinde oturmuşuz. Önümüzde Cep Meal-i Kerim’lerimiz ve birer tane de boş su bardağı varmış. Sınıfın içi yazı tahtasına yansıtılmış, ekranda kendimizi görebiliyormuşuz. Herhangi bir hoca, görevli vesaire yokmuş ama sınıfta hiç ses de yokmuş. Kapı vuruluyor ve Aziz Erbakan Hocamız selam vererek içeriye teşrif buyuruyorlar. Hepimiz ayağa kalkıyoruz, Erbakan Hocamızın selamlarını alıyoruz. Erbakan Hocamız yerlerine oturuyorlar, bize de oturmamızı işaret buyuruyorlar. Biz de oturuyoruz. Kimse ayağa kalkıp Erbakan Hocamızın yanlarına yaklaşmaya ve mübarek ellerini öpmeye çalışmıyor. Edep ve düzen içinde sıralarımızda oturuyoruz. Sanki biz her gün o sınıftaymışız ve Aziz Hocamız da sanki her gün sınıfımıza ders vermeye geliyorlarmış. Erbakan Hocamız: “Bugün Maide Suresi’nin Mealini okuyacağız inşaallah. Sayfalarınızı açın!” buyuruyorlar ve kendileri ilk üç sayfayı okuyorlar. Ben, Erbakan Hocamızın masalarının önündeki sıraların beşincisinde oturuyormuşum. Aziz Hocamız ilk sıradaki arkadaşımıza bakarak: “Şimdi siz devam edeceksiniz, fakat önce hepiniz önlerinizdeki bardakları getirin de birer su dolduralım, siz de için!” buyuruyorlar. Herkes sırayla Erbakan Hocamızın yanına gidiyor. Aziz Hocamız mübarek dizlerine kadar kaldırdıkları mavi, eski tip ve büyükçe bir su bidonundan herkese sırayla birer bardak su dolduruyorlar. Hiç ses ve karışıklık olmadan herkes oturdukları sıralarda sularını içiyor. Erbakan Hocamız: “Şimdi herkes birer bardak daha su alıp önüne koysun!” buyuruyorlar. Herkes yine sırayla sularını doldurup oturuyor. Erbakan Hocamız: “İçtiğimiz suyun bir hafızası vardır. Kendisine söylenen hayrı da şerri de kısa süreliğine kaydeder. Rabbimiz suyu, yeryüzüne inerken yeniden ve ter-ü taze yaratır. Yere inen her damla Rabbimizin sesini hafızasına kaydederek iner. Bir damla sudan yaratılan insan da böyledir. Hafızasında Rabbimizin sesi ile duyar. O bir damla suya hayatının her aşamasında Rahman’ın sesini kaydetmeye (ki Rahman’ın sesi ayetlerdir, Meal-i Kerim’dir) devam etmezse, o bir damla su olarak yaratılan insan, zamanla hafızasına şerri ve şeytani dürtüleri doldurur. Hafızasında Rabbinin sesi olmayan toplum kurtuluşa, huzura, refaha kavuşamaz. Şimdi okuyacağınız meali önümüzdeki içeceğimiz sulara kaydedelim” buyuruyorlar. İlk sıradaki arkadaşımız Erbakan Hocamızın bıraktıkları yerden meali okumaya başlıyor. Aziz Hocamız, arkadaşımızın okuyuşundaki nokta, virgül, hatta vurgu hatalarını tek tek düzelterek takip buyuruyor. Anlamadığımızı düşündükleri yerlerde araya girerek bazen kıssa, bazen hüküm ayetleri, bazen de hadislerle açıklamalar yapıyor. Sıranın sonuna geldiğimizde Maide Suresi’nin meali de bitiyor. Aziz Hocamız: “Allah kabul etsin. Şimdi Rabbimizin Maide Suresi’ndeki sesini bardaklarımızdaki sulara kaydettik. Aynı bardaklara birer tane Fatiha Suresi üçer tane de İhlası Şerif okuyarak için, bedeni ve ruhi şifa bulun inşaallah” buyuruyorlar. Sularımızı içerken uyanıyorum.
Hasan Eraydın’ın Rüyası / Kocaeli / 16.10.2017
NOT: Rüyanın 3 gün öncesinde, düzeltmeleri yapılan Mealimiz, kontrol için yayınevinden bize gönderilmişti. Düzeltmelerin tam ve eksiksiz girildiğinin kontrolü için 5 kişiye görev verilmişti. (Ufuk EFE, Osman ERAYDIN, Nail KIZILKAN, Hasan ERAYDIN ve Neslihan BAYRAKTAR) Bu kişiler ayrı ayrı tüm Mealde baştan sonra düzeltmelerin doğru girilip girilmediğinin kontrolünü yapmışlardı. Bu yapılan kontroller sonucunda eksik görülen yerlerin Mealimize işlenmesi için Ufuk Efe’nin bürosunda toplanılmış (Ufuk, Nail, Osman, Hasan, Ramazan ve Orhan Yılan-Atay) Akşam 18:00’da başlanılıp her birimizin kontrol ettiği Meal düzeltmelerini tek tek kontrol etmiş ve eksikleri yayınevine gönderilmek üzere Mealimizde işlemiş, ayrıca Hocamıza sormamız gereken yerleri de not almıştık. Çalışmamız 03:30’da bitmişti. Ertesi gün bu çalışmadan ayrı Amcam (Osman Eraydın) bana “Meâl-i Kerim’in tamamında düzeltilen noktalama işaretleri, tam ve doğru şekilde girilmiş mi?” diye genel bir kontrol yapmamı istemişti. Sonrasında tüm tırnak işaretlerini genel olarak kontrol etmiştim…
Rüyamda:
Amcam’ın (Osman ERAYDIN) Meâl-i Kerim ile ilgili 7 maddelik -kâğıda yazılı olarak- bana bir görev verdiğini görüyorum. Ancak bu görevleri şu an hatırlayamıyorum. Hemen çalışmaya başlayıp 3 maddesini bitirdiğim sırada eşim (Elif ERAYDIN) beni uyandırıyor (gerçekten uyanıyorum ve yatağımdan kalkıyorum.) Gördüğüm rüya o kadar gerçekçi ve etkileyiciydi ki kalan 4 maddeyi de mutlaka bitirmeliyim diye düşünüyorum. Eğer yeniden uyuyabilirsem, rüyanın devamını göreceğim ve görevimi yerine getireceğim umuduyla tekrar yatağa uzanıyorum. Eşimden müsaade isteyip tekrar yatarak uyumaya başlıyorum. Hayret verici şekilde Rüya kaldığı yerden devam ediyor ve kalan 4 görevi de yapıyorum ve o şekilde uyanıyorum.
ÂLEM TECELLİ, RÜ’YA TESELLİDİR
Bütün Âlem tecellisi, esma ve sıfatlarının
Hakiki daimi Mevcud, sadece Cenabı Hak’tır…
Gafil olma be hey insan, kıymet bil fırsatlarının
Hesaba çekecek olan, Allah Kadir-i Mutlaktır…
Bin kere bin farklı san’at, aynı Nur’un tezahürü
Her şeyde Allah’ın mührü, insanın boş tefahürü1
Gururun seni aldattı, “Elhaküm-üt-tekasürü”2
Kibir; benlikle kirlenmek, Kör Şeytana iltihaktır3…
Hücrelerden Kürrelere4, tasarımın şahikası5
“Kün” emriyle her an milyar, yaratılış harikası
Bir şey iki kez yaratmaz, alamet-i farikası6
Halâ inkâr eden kâfir, cehenneme müstahaktır…
Canlı cansız tüm mevcudat, kendi diliyle seslenir
Karadaki deryadaki, bütün mahlûkat beslenir
Bunca nimet bunca lezzet, herkes hayran heveslenir
Bitmez Rahman’ın sofrası, yeryüzü eşsiz mutfaktır…
Rahmani rü’ya Mevla’dan; hikmeti hak, hitabı da
Şeriat gönderen Allah; hükmü de hak, Kitabı da
Elbet münezzeh7 muhaldir8; gafleti de bitabı9 da
Kur’an’a Resulûllah’a, itiraz çıkmaz sokaktır…
Gayesiz gayretsiz insan, “Meyyit-i mütaharrike”10
İmansız vicdansız kimse, o en sinsi bir tehlike
“Hayat iman ve cihattır”, yemin olsun Tek Malik’e11
Kur’an kulluk programım, sanma ki kuru meraktır…
Burya imtihana geldin, ruh bedende bir kırlangıç12
Son hesaba çeker Rabbim, çün Odur en adil yargıç
Ölüm yokluk değil dostum, sonsuzluğa bir başlangıç
Son istasyon olan kabir, ahirete ilk duraktır…
1- Tefahür: Övünme, böbürlenme
2- “(Servet, aşiret, parti ve şan şeref gibi konularda) Çoklukla (ve çoğunluğa sahip olmakla) övünüp avunmak, sizi sürekli oyalayıp gaflete sevk etmişti. (Kendinizden geçirmişti.)” (Tekasür: 1. ayet)
3- İltihak: Katılma, dâhil olma
4- Kürre: Yuvarlak gezegen ve yıldızlar
5- Şahika: Son zirve
6- Alamet-i Farika: Başkalarından ayıran ve taklidi mümkün olmayan farklı üstünlükler
7- Münezzeh: Her türlü eksiklik ve çirkinlikten uzak
8- Muhal: İmkânsız
9- Bitap: Çaresiz, etkisiz ve yetkisiz hastalık
10- Meyyit-i mütaharrike: Yürüyen cenaze, (İmansız, amelsiz ve şuursuz insan)
11- Tek Malik: Her şeyin, dünya ve ahiretin yegâne sahibi olan Allah (CC)
12- “Biz her insanın kuşunu (ruhunu ve amel durumunu) kendi boynuna doladık” (İsra: 13. ayet)